Son 6 ay içinde Çanakkale durmadan sallanıyor. Daha önce hiç böyle bir durumla karşılaşmayan kentte vatandaşlar tedirgin, bilim adamları da buna bir anlam veremiyor. Bölgedeki yer hareketlerini yakından inceleyen uzmanların başında gelen Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Bölümü'nden emekli Prof. Dr. Doğan Perinçek, çarpıcı bir analiz ve istatistikler ortaya koydu. Perinçek, "Önceki yıllara göre günlük deprem sayısının normalin üzerinde olduğu bir yıl yaşıyoruz. 2 bin ile 2015 yılları arasında ortalama günlük deprem sayısı 7 ile 56 arasında gerçekleşmişken bu yıl ortalama günlük deprem sayısının 60'ı geçtiğini görüyoruz. Boğaziçi Üniversitesi tarafından hazırlanan ve 1985 yılından 2015 yılına kadar olan depremlere baktığımızda  son 5 yılda deprem sayısının hızla artığını saptanmış. Bu artışta belki istasyon sayısının artmasının da bir etkisi olabilir. Fakat istasyon sayısının artışının genel resmi pek değiştirmeyeceği düşünülmektedir.
Geçmiş yıllarda en çok sayıdaki depremi 20 bin 608 sayısı ile 2012 yılında yaşadığımızı görüyoruz. Aynı yıl için günlük ortalama deprem sayısı ise 56 olarak verilmiş. İçinde bulunduğumuz yıla baktığımızda ise ilk 6 aydaki deprem sayısına bakıldığında 2012 yılı toplam deprem sayısının geçileceği söyleyebiliriz. Sadece Gülpınar-Ayvacık depremleri bile 3 bin sayısını geçmiş durumda. Ayvacık depremlerinin tek başına 2000, 2001 ve 2002 yılları toplam deprem sayılarını geçmiş durumda.  dedi.
Olağanüstü bir yıl yaşıyoruz
Bu yılbaşından beri ülkemizin batısında yaşadığımız 4 depreme baktığımızda olağanüstü bir yıl yaşadığını belirten Prof. Dr. Perinçek, dikkate alınması gereken şu açıklamalarda bulundu: "Burada değineceğimiz depremlere sırasıyla bakarsak  Gülpınar-Ayvacık, Etili Çan, Manisa Gölmarmara ve Midilli depremleri.
Gülpınar depremleri; 15 Ocak 2017 de 4,8 ve 6 Şubat 2017 tarihinde 5,4 büyüklükte iki ana depremler yaşadık. Şubat ayında olan artçıların sayısına bakıldığında Ayvacık depremleri son 15 yılda en çok artçısı olan deprem olarak dikkati çekiyor. Bu alanda olan artçılar halen devam ediyor. Anormallik sadece artçı sayısının çok sayıda olması ile sınırlı değil. 6 Şubat sonrası üç adet 5,3 ve 5,2 büyüklüklerde artçı yaşanması da önemli bir ayrıntı. Bu alanda yaklaşık 20km uzunluğunda olan fayın 3 bin üzerinde artçı yaratması da diğer bir anormallik olarak değerlendirilmektedir. Ayvacık ta artçı depremleri birkaç ay daha süreceği bekleniyor fakat bu alanda biriken enerji önemli oranda tüketildiği için bundan sonra yıkıcı bir deprem olması söz konusu değil.
Etili-Çan depremi; 1 Mayıs 2017 tarihinde 3,5 büyüklükte bir deprem yaşandı. Aynı alanda haftada bir ya da iki artçı deprem yaşanmaya devam ediyor. Her ne kadar depremin büyüklüğü 3,5 olsa da Çan depremini önemsiyoruz. Bayramiç, Çan, Biga, Yenice, Erdek arasında çok sayıda diri fay bulunuyor. Bu faylar üzerinde uzun yıllardan beri büyük bir deprem yaşanmadı. Etili-Çan depreminde ise buradaki faylar üzerinde biriken enerji yeterince boşatmadı. Bu nedenlerle yukarıda sıralanan yerleşim alanları dolayındaki fayların önümüzdeki ay ve yıllarda büyük bir deprem yaratması muhtemel olarak görülüyor. Ülkemizde güçlendirme çalışmalarının öncelikle başlatılması gereken yerlerden biri Bayramiç, Çan, Biga Erdek dolayı olmalıdır.
Manisa ve Gölmarmara depremleri;21 Nisan 2017 tarihinde 5.1, 27 Mayıs 2017 tarihinde ise 5,2 büyüklükte iki depremle Manisa dolayı etkilendi. Aynı alanda artçılar devam ediyor. Söz konusu alan için enerjinin yeterince boşaldığını düşünülmektedir. Manisa dolayı için tehlike geçmiştir. Bu alanda olan depremlerin komşu fayları tetiklemesi olasılığı ise mevcuttur.
Midilli depremleri; 12 Haziran 2017 tarihinde 6,2 büyüklükte olan depremin ardından yüzlerce artçı yaşadık. Artçılar devam ediyor, son 24 saatte ise 60 artçı oldu. Midilli güneyinde olan artçı depremlerin Karaburun Yarımadasına kadar yayıldığını görüyoruz. Son bir hafta içinde Urla –Alaçatı arasında büyüklükleri 1,6 ile 3,9 arasında değişen 34 depremin Midilli depremleri ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Midillli depremlerinin Karaburun yarımadası üzerindeki Kuzey-Güney doğrultulu aktif fayları tetikleyerek bu alanda yeni depremler yaratması ihtimal dahilinde görülmektedir."
Sonuç olarak 2017 yılında ülkemizde olan depremlerin sayısında önemli bir artma gözlemlenmiştir. Deprem aktivitesinde 2011 yılında başlayan artış 2017 yılı içinde de devam etmektedir. Ülkemiz deprem kuşağında yer almaktadır. Deprem öldürmez bina öldürür gerçeğinden hareketle ülke olarak tedbirlerimizi almanın zamanı geldi geçiyor. Hızla eski binaların yıkılıp yerine yenilerinin yapılması gerektiğinde binaların güçlendirme ile depreme dayanıklı hale gelmesi sağlanmalıdır. Bu konuda hepimize görevler düşmektedir. Ne yazık ki bu yenileme ve güçlendirme işinden rant elde etme girişimleri belirgin hale gelmiştir. Yenileme işlemlerinde denetim yetersizdir ve halkımızın evlerini yenileme çabasında önemli kayıplar yaşaması söz konusudur"
 
Mehmet Güler
 


Kaynak: Haber Merkezi