Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Dermatoloji uzmanı Uz. Dr. Oya Ermiş, “Güneş kremi alırken ultraviyole A (UVA) hem de ultraviyole B (UVB)’ye karşı koruyucu olmasına dikkat edilmelidir. Ürünlerin cilt tipine uygunluğu da çok önemlidir. Koyu tenliler için 15 ve üzeri, açık tenliler için 30 ve üzeri SPF değeri olan ürünler uygundur” diye konuştu.
 
Uz. Dr. Oya Ermiş, “Güneşten koruyan ürünler, gün içinde açık havada vakit geçiren herkes tarafından güneşe çıkmadan 30 dakika önce uygulanmalıdır. Yeterli miktarda sürülmesi çok önemlidir. Örneğin; yüz bölgesinde, ürünün SPF değeri kadar koruma elde etmek için 1 çay kaşığı dolusu ürün kullanmak gerekir. Güneşten koruyucu ürünler hiçbiri gün boyu aynı etkinlikte koruma sağlamadığından 2 saatte bir yenilenmelidir. Koruma kremlerinin hiçbiri suya tamamen dirençli değildir. Deniz, havuz ve havluyla kurulanma ile etkinlikleri azalır.  Bu nedenle deniz ve havuzdan çıktıktan sonra da yenilenmelidir” dedi.
 
“ÖĞLE SAATLERİNDE GÜNEŞE ÇIKMAYIN”
 
Güneş koruyucu ürünlerin tek başına yeterli olmadığını dile getiren Uz. Dr. Ermiş, “Etkin bir korunma için güneş ışınlarının yoğun olduğu 10.00-17.00 saatleri arasında mümkünse açık havada bulunmamak, sık dokunmuş giysiler giymek,  şapka ve gözlük takmak, şemsiye kullanılmak önemlidir. Tüm dermo-kozmetiklerde görülebilecek yan etkiler bu ürünlerde de ortaya çıkabilir. Ürünlerin içindeki herhangi bir maddeye karşı tahriş, alerji veya egzama gelişebileceği gibi sivilcelerde artış ya da küçük yağ kistleri de oluşabilir. Böyle bir durumdan şüphelenildiğinde ürün bırakılmalı ve bir dermatoloji uzmanına başvurulmalıdır” diye konuştu.
 
“HAVUZ VE DENİZ SUYUNUN TEMİZLİĞİ ÇOK ÖNEMLİ”
 
Uz. Dr. Oya Ermiş, “Deniz ve havuz suyu saç, tırnaklar ve ciltte kurumaya yol açar. Deniz ve havuz suyundan deride alerji ve egzamanın yanı sıra kesik, sıyrık gibi alanlarda enfeksiyon gelişebilir. Temiz olduğundan emin olunan deniz ve havuzlar tercih edilmelidir. Deride açık yara varsa deniz ve havuza girilmemelidir. Havuz kenarındaki ıslak zeminlere çıplak ayakla basmak ya da başkasının terlik ve havlusunu kullanmak bulaşıcı mantar enfeksiyonlarına neden olur. Bu nedenle havuz kenarında terlik giyilmeli ve kişisel eşyalar kimse ile paylaşılmamalıdır. Nadiren de olsa “akuajenik ürtiker” denilen alerji, deniz ve havuz suyuyla oluşabilir. Havuz suyundaki dezenfektanlar tahrişe bağlı alerjik cilt hastalıklarına yol açabilir ya da var olan herhangi bir alerjiyi şiddetlendirebilir. Korunmak için hijyen kurallarına uygun klorlanan havuzlara girilmeli,  havuz ve denizden sonra duş alınmalı, ardından nemlendirici kullanılmalıdır. Alerji gittikçe şiddetleniyorsa dermatoloji uzmanına başvurulmalıdır” dedi.
 
 


Kaynak: Haber Merkezi