Almanya yerle bir olmuştu...

Almanya yerle bir olmuştu...

Teslim oldular ve tekrar millet olma ve birlikte yaşama ideali için bir şey yapmaları gerekiyordu... Onlar da Tiyatroya sarıldılar...

En kötü anlarında tiyatro onların kurtuluş mesajının verildiği merkezler haline geldi... Şimdi yine, dünyanın ilk beş ekonomisi içinde yer alıyorlar...

Biz de tiyatro 19. Yüzyılın başlarında sarayda bazı gösterilerle başladı diyebiliriz...

Geleneksel gösteri tiyatromuz ise Türkistan'dan bu yana yaşıyordu...

Bizde modern tiyatro, daha çok müslüman olmayan unsurlar tarafından yapılıyordu... Tiyatro metni ise, oynanmak için değil okunmak için yazılıyordu...

20. Asrın başında, bilhassa 2. Meşrutiyet Döneminde gelişti... Cumhuriyet öncesi biz, tiyatro vasıtasıyla elde ettiğimiz gelirle hem silah hem de sosyal yardımlaşmayı sağladık... Tiyatromuz, Darül Bedai'nin kurulmasıyla Fransız Antuan'ın rehberliğinde ve Muhsin Ertuğrul 'un gayretleriyle gelişti... Cumhuriyet döneminde hem Türk Ocakları hem de daha sonraki Halk Evleri vasıtasıyla tüm Türkiye' de gelişti... Devlet Tiyatrolarının kurulmasıyla çok daha güçlü bir tiyatro hayatımız oldu... Daha sonra özel tiyatrolar kuruldu ve gelişti... Bu arada Öğretmen Okullarında da tiyatro faaliyetleri gelişti... Her ilçede okullar mutlaka yıl sonunda bir tiyatro  eserini sahneye koyuyorlardı... Ben de, ilk defa 1968 yılında Ezine'de Zor Nikah adlı eserle sahnede görev aldım... Sonra Çanakkale'de Zoraki Tabip adlı eserle 1970 yılında Öğretmen Okulunda sahneye çıktım... 1973 yılındaki stajda ise arkadaşlarımızla bazı kısa oyunları canlandırdık... Zeki, Reşat, Ahmet ve Ben erkek olarak ;Gönül, Aynur, Fatma, Günsel de kız arkadaşımız olarak oyunlar oynadık...

Sonra, 1974 yılında Ankara'da Yüksek Öğretmen Okulu'nda, Çanakkale 18 Mart Zaferi için sahnede görev almıştık... Sonra öğretmen olunca da yine ilgilendim...

Yine Gençlik Merkezi Müdürlüğü görevindeyken "Ah Şu Gençler" oyununu sahneledik...

Üniversite'de çalışırken de, "Türkmen Düğünü" adlı eseri, Ahmet Hakan arkadaşımla sahneledik... Aynı oyunu, yine bir Türkmen Köyü olan Kayadere Köyünde Traktör Kasalarını sahne yaparak oynadık... Sonra tiyatrodan koptuk, diyorduk ki, Hisar ve Türk Edebiyatı Dergileri'nde Tiyatro Teorisi Yazıları Konusu üzerine Yüksek Lisans Tezi hazırladım... Tabii ki, bu dönemde yayınlanmış birçok tiyayro eserini de okudum, araştırdım...

Beni en çok etkileyen ise 1. Dünya Savaşı Döneminde yazılan tüm tiyatro eserlerinde, erkek kahraman Çanakkale 'ye gönderiliyorsa bu mutlaka ölüm demekti... Eseri, büyük bir üzüntü ile okurdum... Çanakkale' ye gitmek, şehit düşmek demekti... Kahramanlarımız da büyük bir gururla Çanakkale 'ye giderlerdi... Şövalye ruhu içindeydiler...

Bu ruh hali, okuyan gençlerimizin Çanakkale' ye hangi duyguyla geldiklerini de, anlatmakta...

Tiyatro, milletleri ayakta tutacak en büyük sanat faaliyetidir...

Bence, şu netameli günlerde, hiç olmazsa TRT, yayınlarında  tiyatro eserlerini değerlendirse  çok güzel olur, derim...