Çanakkale Belediyesi Hayvan Bakım Tedavi ve Rehabilitasyon Merkezinde olay sonrası başlatılan soruşturma kapsamında görevinden uzaklaştırılan Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet İrfan Mutluay, süreçle alakalı ilk kez konuştu.
Belediye Meclisi toplantısında söz alan Mutluay şunları söyledi; “Yaşanan üzücü olayla ilgili bilgi kirliliğini ortadan kaldırmak amacıyla bir açıklama yapma ihtiyacı hissettim. Tüm samimiyetimle söylüyorum, can dostlar bu kentin paydaşı. Onların canı da bir damla kanı da hepimiz için değerlidir. Bir takım yanlışları düzeltmek istiyorum. Burası barınak değil. Yani sağlıklı hayvanların barındığı bir alan değil, geçici kısırlaştırma ve rehabilitasyon merkezi. Yani burada kendi yaşamını dışarıda sürdüremeyecek, hasta ve düşkün hayvanlar barınıyor. Bunun dışında da kısırlaştırma amacıyla gelen hayvanlar var. Bir de bunun yanında 14 Ocak tarihinden sonra, yasaklı ırklarla ilgili çıkan genelgeden sonra Doğa Koruma Milli Parklarla iletişim halinde koordineli olarak gelen, yasaklı ırk hayvanlar var. Onlarda burada muhafaza edildi yaklaşık 2,5 ay süreyle. Şunu da düzeltmek istiyorum; bu ırklar, diğer köpek ırklarıyla kesinlikle bir arada değildi. Bunlar ayrı bir yerde barındırıldı. Peki biz bunları yaptık, diğer kurumlar ne yaptı? Yerel yönetimler deyince akla yalnızca Çanakkale Belediyesi gelmemeli. Burada özellikle kırsala hizmet veren kurumlar var. 576 Çanakkale köyüne hizmet veren kurumlar var. Fiziki alanlarında fiziki tesislerini yaptılar mı? Birimleri var mı? Bütçe ayırdılar mı? Personel istihdam ettiler mi? Bunun dışında başka belediyeler de var. Bunlarda henüz bu tesisleri yerine getiremediler. Dolayısıyla bu yükü kısıtlı da olsa, ihtiyaca yanıt vermese de kendi alanımızda bizler karşılamaya çalıştık. Oluşturduğumuz ek hizmet alanımızda da bu hizmeti vermeye çalışıyoruz. Eksik de olsa hizmetlerimiz eleştiriler olabilir, buna da saygı duyuyorum. Diğerleri sıfır iş yapıyor, bu hizmeti hiç sunmayanlar! Dolayısıyla sorunları sıfır, hataları da sıfır. Biz bir birim bir şey yapıyoruz. Bir, sıfırdan büyüktür. Bunu bir kere herkes bilsin. Bir birim bile iş yapsak sokak hayvanlar, canlar için bu herkes tarafından değerli olarak görülmelidir. Eksiğiyle, fazlasıyla. Yapılanlarla ilgili çok bir şey söylemeyeceğim, bunu bilen biliyor. Faaliyet raporunda başkanımız da anlatacaktır. Kısırlaştırma projelerinden tutun, randevu sistemlerine kadar; sivil toplum örgütleriyle, hayvan hakları federasyonlarıyla, veteriner hekimleri odasıyla yapılan işbirliklerine kadar birçok işi hayata geçirmeye çalıştık eksiğiyle, fazlasıyla. İl Hayvan Hakları Koruma Kurulu’na somut, yazılı öneriler sunduk. En somut çözüm önerileriyle gittik. İl Hayvan Hakları Koruma Kurulu’nda görevli, onun başkanlığını da yapan Valimiz Sayın Hakkı Uzun’u ziyaret ettik veteriner İşler müdürümüz ile önerilerimizi sunduk. İl Özel İdaresi Genel Sekreterimizi ziyaret ettik yine veteriner İşler müdürümüzle; kırsalda yapılması gereken işleri sunduk, önerilerimizi söyledik. Neden? Sorunun kaynağının özellikle köyler, kırsal alan olduğunu belirttik. Gelelim soruşturmaya! 1 Nisan tarihi itibariyle biliyorsunuz sosyal medyaya yansıyan, kamuoyunda da büyük yankı uyandıran görüntülerden sonra İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığınca müfettişler görevlendirildi. Bir kere şunu söyleyeyim; ben hiçbir şekilde soruşturmadan rahatsız değilim. Kendi adıma söylüyorum, 30 yıl devlette çalışan biri olarak. Teftiş edilmekten, soruşturulmaktan, sorgulanmaktan rahatsız olmadım. Sonuna kadar da bu görev yapılmalı mı, yapılmalı. Ancak, 1 Nisan tarihinde saat 15.00’te yani Meclis Toplantımızın olduğu gün ifadeye çağrıldım. Onun öncesinde de bizden yazı işleri müdürümüz kanalıyla müfettişlerimizce belgeler, bilgiler istendi ve onlar sunuldu. İfadeye çağırıldım, bir-iki şey soruldu iddialar… Ben de kabul etmediğimi söyledim. Saat 16.00 gibi ayrıldım, 17.00’de meclis toplantısına geldim. Daha meclis toplantısı bitmeden görevden uzaklaştırıldığımı öğrendim, veteriner İşler müdürümüzle birlikte. Yani bu hızdan dolayı da gerçekten kutluyorum, devletimiz çok hızlı çalışıyor. Sonrasında da valiliğimizin web sitesinde bunun duyurusu yapıldı. Buna da çok anlam veremedim ama dedim ki herhalde bu karardan dolayı gerçekten üzüntü duydular kendileri ve bu üzüntüyü de kamuoyu ile paylaşmak istediler. O saatten sonra telefonlarım susmadı. Teşekkürlerimi sunuyorum bu duyarlılıklarından dolayı da! Peki, sorularım olacak. Başka yerlerde neler yapıldı? İçişleri Bakanlığımız ilgili bakanlıklar… Biz bir Çorlu tren katliamı yaşadık. Kaza falan demiyorum, katliam. 25 insan yaşamını yitirdi, bildiğim kadarıyla 328 insan yaralandı. Kimler görevden alındı, uzaklaştırıldı? Gerçekten merak ediyorum. Soma katliamını yaşadık, 301 can gitti. Hangi üst düzey yöneticiler görevden uzaklaştırılmış, soruşturmanın selameti açısından? Çoğaltabilirim bu örnekleri; sel felaketleri yaşadık, dere yataklarına yapılan imar düzenlemelerini, yapılaşmaları, can kayıplarını yaşadık. Çok sayıda terör olayı yaşadık, gar katliamı yaşadık. Bunun dışında başka yerel yönetimlerde yine sokak hayvanlarıyla ilgili bir takım görüntüler sosyal medyaya, basına yansıdı. Belediye ya da diğer yerel yönetimlerin görevlilerinin burada olduğu görülüyordu ki bunlar da bir algı operasyonu olabilir. Ben yargısız infaz yapmam hiçbir zaman, yapmayacağım da, olabilir. Ama bunlarla ilgili ne tür işlemler ne tür bir açığa almalar, görevden uzaklaştırmalar, soruşturmalar yapıldı? Bu soruları da sormak içimden geldi. 31 Mart seçimleriyle birlikte mecliste görev almaya başladık. Daha öncesinde de 30 yıla yakın bir memuriyet yaşamım var. Siyasi görüşüm bellidir, arkadaşlar bilir. Ama memuriyet yaşamımla, siyasi görüşümü hiçbir zaman işin içine karıştırmadım. Eşitlikçi ve kamucu bir anlayışla işimi de yasalara, mevzuata uygun yapmaya çalıştım. Bu dönemin tamamına yakınında da sağ iktidarlar sağ iktidarlar görevdeydi. Sağ iktidarların atadığı amirler de benim amirlerimdi. Bunların tamamında da işimle ilgili hiçbir ceza, uyarı almadım. Aksine ödül, terfi aldım, performans ödülleri aldım. Bu süreçte de sessiz falan da kalmadım. Yurttaş sorumluluğu ile 1993 yılından itibaren gerek sendikal haklarda, gerek meslek örgütlerinde gerek yaşam alanlarının korunmasında; emek, demokrasi, eşit ve özgür bir dünya için demokratik ve meşru zeminde mücadelemi verdim. Örgütlü toplumun bir bireyi olarak da görevler aldım. Gerçekten 2-3 gün kötü geçti. Hiç üzgün değilim, gerçekten de kızgınım yalnız. Çok kızgınım, öfkeliyim onu söyleyeyim. Çok sayıda teşekkür aldım. Parti örgütlerimiz dahil olmak üzere; belediye başkanımız, yardımcılarımız, eski ve yeni çalışma arkadaşlarım Türkiye’nin her tarafından. Ama bunun ötesinde şu anda siyasi rakip olduğumuz, siyaseten de birbirimize muhalefet ettiğimiz, yönetici olan çok önemli noktalarda insanlardan destekler aldım. Şaşkınlıklarını ifade ettiler. Onlara da ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Son söz olarak şunu söyleyeyim; bir belediye meclis üyesi olarak tabi ki Çanakkale kentine sonuna kar hizmet vereceğim. Bunun dışında da unvan ve etiket peşinde olmayan birisi olarak yaşamım boyunca, bir yurttaş olarak da görevimi sonuna kadar kent için ülkem için eşit, özgür ve yaşanılabilir sağlıklı bir dünya mücadelemi sürdüreceğim. Bu noktada da kararlı olduğumun herkes tarafından bilinmesini isterim.”