Akdeniz’de Mavi Vatan söylemi her geçen gün çok daha konuşulmaya başlandı. Hem doğalgaz yatakları hem de ulaşım açısında büyük önem arzeden bu bölgenin önemli bir bölümü Türkiye ve KKTC’nin sahası içinde. Boğaz Medya’ya yapılan röportajda Mavi Vatan vurgusunu KKTC Cumhurbaşkanı Tatar da net bir şekilde dile getirdi.
“KKTC’Yİ, sadece 3 bin 800 kilometrekare bir toprak parçası olarak görmemek lazım.” siyen Tatar, “Biz Kuzey Kıbrıs Türk hükümeti olarak 3.800 kilometrekarelik bir toprağız fakat ben hep bunu ifade ederim, bir kez daha size de belirmek istiyorum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin toprağı Benim toprağım Evet toprağımdır. Ama onun ötesinde, Uluslararası Denizcilik Hukukuna göre denizlerde de yetkim vardır. Çünkü ben ayrı bir devletim ayrı bir halkım vardır. Her türlü Deniz Yetki alanların da, karasularım da, ekonomik münhasır bölgemde Devletime hak veriliyor. Bu çok önemli bir kazanımdır. Çünkü biz verdiğimiz mücadelede sadece 3.800 kilometrekarelik toprak ta egemen olmayı kazanmadık. Aynı zamanda etrafımızdaki denizlerde, ekonomi bölge hakları bakımından da, her türlü Deniz yetki alanları, Deniz ekonomik münhasır bölge karasuları, kıta Sahanlığı kavramlarının hepsi, ayrı özellikler taşımaktadır. Kıta sahanlığımız kimi noktada, 200 kilometreye kadar gidiyor. Sadece toprakta değil, Akdeniz’de de hak ve söz sahibiyiz. Aynı zamanda, KKTC üzerindeki Gök vatanda’ da hak sahibiyiz. Dolayısıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni, sadece 3.800 Kilometrekare bir toprak parçası olarak görmemek lazım.
Benim görevde olduğum dönemde ilişkilerimiz çok iyi bir noktaya gelmiştir, hamdolsun. Ben sürekli olarak, Türkiye'deki farklı yerlerden aldığım davetlere icabet ettim, Üniversiteler, Ticaret Sanayi Odaları Kıbrıs Gazileri Dernekleri, Belediyeler, Valilikleri ziyaret ettim. Farklı sosyal etkinliklere katıldım.
Aynı zamanda benim çok sık Ankara ziyaretlerim oldu. Gerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Devletin en üst düzeyi ile yaptığım temaslar, konuşmalar, bizlerin Buradaki törenlere en üst düzeyde Sayın Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere katılımlar gerçekleşti. Bu, ilişkilerin sürekli ve taze tutulmasına vesile oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız Allah sağlık uzun ömür versin,
Türk Devletleri teşkilatına Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak bizim de kabul edilmemizdeki gayretleri, bütün Dünyaya bizim duyuramadığımız sesimizi Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘Artık Kuzey Kıbrıs hükümeti tanıyınız, tanıma zamanı gelmiştir.’ demesi.
Kıbrıs Türk halkı üzerinde uygulamakta olan İzolasyonların, çağ dışı olduğunu ve bir an önce kaldırılması gerektiğini ifade etmeleri, bizi güçlendirmiştir.
Şu an Temsil etmekte olduğumuz iki devletli siyaset için kendisine teşekkür ediyorum.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bir dizi ziyaret ve görüşme yapmak için iki gün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine geldi. Kendisine ziyaretinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Burada yaptığımız basın toplantısında, iki devletli siyaseti, açık ve net desteklemekte olduklarını, Türkiye Cumhuriyeti adına burada ifade etmesi, beni ziyadesiyle memnun etmiştir, mutlu etmiştir.
Tartışmasız gerçektir şudur; Türkiye Cumhuriyeti, Dünya’ da söz sahibi bir ülke. Son dönemde yaşananlar, gerek Gazze' de, gerek Suriye' de ve bunların yansımaları ve bunun bölgedeki etkileri, Türkiye Cumhuriyetinin Dünya’da giderek daha da fazla küresel bir aktör olarak kabul edilmesinin göstergesidir.
Türkiye Cumhuriyeti Sayın Erdoğan'ın liderliğinde, tüm dünyada varlığını hissettirmiştir. Amerika başta olmak üzere, diğer ülkelere ‘burada bir Türkiye Cumhuriyeti var. Türkiye Cumhuriyeti’nin dokunuşu olmazsa, burada devlet ve hükümet çöker ve dolayısıyla işbirliği yapmaları gerektiğini’ bütün Dünya görmüştür.
Şimdi bu bölgeye baktığımızda Türkiye Cumhuriyeti, Suriye, Irak, burada da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Karpaz Burnu, bölgeyi bir bıçak gibi kesiyor, orada İskenderun kesimine doğru bir duruşu vardır.
Dolayısıyla biz, Kuzey Kıbrıs Türk hükümeti olarak 3.800 kilometrekarelik bir toprak parçasıyız, ama ben hep bunu ifade ederim bir kez daha size de belirmek istiyorum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin toprağı Benim toprağım Evet toprağımdır.
Ama onun ötesinde Uluslararası Denizcilik Hukukuna göre denizlerde de yetkim vardır. Çünkü ben ayrı bir devletim ayrı bir halkım vardır, Ayrı kültürüm vardır, ayrı devletim vardır. Her türlü Deniz Yetki alanlarında, karasularımda ekonomik münhasır bölgemde hak veriliyor, hakım doğuyor. Bu çok önemli bir kazanımdır. Çünkü biz verdiğimiz mücadelede sadece 3.800 kilometrekarelik toprak ta egemen olmayı kazanmadık. Aynı zamanda etrafımızdaki denizlerde ekonomi bölge hakları bakımından gerek dediğim gibi her türlü Deniz yetki alanları Deniz ekonomik münhasır bölge karasuları, kıta sağanlığı kavramların hepsi ayrı özellikler taşımaktadır ve Kimisi 200 kilometreye kadar gidiyor. Bütün bu bölgelerde sadece toprakta değil denizler’ de de hak sahibi oluyoruz. Aynı zamanda onun üstündeki Gök vatanda’ da hak sahibiyiz.
Dolayısıyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sadece 3.800 kilometrekare bir toprak parçası olarak görmemek lazım.
BİZSİZ HİÇ BİRŞEY ŞEKİLLENEMEZ
Bunun ötesinde denizlerde Mavi vatanda bütün bu zenginlikler de payımız vardır, söz hakkımız vardır ve onun üzerindeki Gök vatanda da fırsatlar bağlamında bize hak doğurmuştur. Dolayısıyla bugün Ankara'dan Kalkan bir uçak eğer Mısır'a gidecekse Libya'ya gidecekse belki de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin üzerinden geçer ve Kıbrıs Türk sivil havacılık dairesin yetkilileri ile Konuşurlar ve ön hizmet alırlar. Çünkü biz artık bir aktörüz. Bu konularda bizlerin varlığının takdir edilmesi, varlığımızın bilinmesi, varlığının değerlendirilmesi de ayrı bir konudur. Nitekim son yıllarda bütün bu yaptığımız çalışmalar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin statüsünü yükselmiştir.” dedi.
YILMADIK
Bu yıl için görüşlerini de aktaran Cumhurbaşkanı Tatar, “2025 yılı itibariyle Tabii insanlarımızın mutlu olabilmeleri için elimizden ne gelirse yapılacaktır, yapılmaktadır. Anavatanımız Türkiye'deki kardeşlerimizle birlikte bu coğrafyada huzur ve güvenlik içerisinde varlığını sürdürmek ve gerçekten trafik kazalarının olmadığı, ölümlerin olmadığı, sakatlıkların olmadığı, insanların birbirleri ile çatışma yerine, birbirlerini sevdikleri bir yıl olmasını temenni ediyorum, diliyorum.
Belki sayısı bütün dünyada 1 milyonu geçen, Kıbrıs Türkünün Tek Yürek, nerede olsa olsunlar, gerek Kıbrıs' da gerek Anavatan Türkiye'de, gerek İngiltere'de, gerek Avustralya'da.
Çünkü 1920'den 1930’lardan sonra çok sayıda insanımız, İngiliz adayı yönetmeye başladığı döneminde göç etmek zorunda kaldı. Dağıldılar ve gittiler. Tabii İlk olarak 1878’de Ada’nın İngiltere‘ye kiralanmasından sonra çok sayıda İnsanımız göç etmek zorunda bırakılmıştır.
Birçok Kıbrıs Türkü, Anadolu’ya, Torosların eteklerine, Antalya bölgesine Karaman'a kadar gidip yerleşmişler. İngiliz döneminde de Kıbrıs Türkleri, İngiliz pasaportuyla İngiltere ve Avustralya'ya gitmiştir. Yani ilk yıllarda Anadolu’yu tercih etmişler, daha sonra İngiliz pasaportunun etkinliğiyle İngiliz pasaportunu alıp gemiye binmiş. O zaman pek uçak yok, gemiye binmiş İngiltere'ye gitmiş, 3 ayda Avustralya'ya gitmişler. Bizim tahmin ettiğimiz rakamlara göre, en az İngiltere'de yaşayan 300.000 Kıbrıs Türkü var. En az da 100.000 Avustralya'da var.
İngiltere ve Avusturya toplamı kadarda anavatanda Kıbrıs Türkü bulunuyor. Bu iletişim çağında, bu küresel yakınlaşmalar da bütün Kıbrıs Türkleri olarak bütün Dünyada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine daha da kenetlenmeliyiz. Tüm Kıbrıs Türklerinin varlık sebebi budur. İnanıyorum ki ve biliyorum ki bizim insanlarımız nerede olursa olsunlar, Kıbrıs Türkleri olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine çok büyük değer vermektedir. Çünkü Kıbrıs Türklerinin her ailesinde acı vardır.
Kıbrıs Türklerinin ataları, dedeleri, Mücahitler zamanında şehit olmuşlar almışlar götürmüşler onları kurşuna dizmişler.
Burada bizim halkımız, soykırımdan geçti. Bir değil ikiden fazla soykırımdan geçtik, imha edilmek için Kıbrıs Türklerine taarruzlar ve saldırılar yapıldı. Ama direndik ve gerçekten şu anda çok iyi bir durumdayız. Çünkü bir devletimiz vardır, tanınma noktasında evet daha yapacaklarımız vardır.. Devlet vardır ve bütün kıdemiyle duruşuyla değerleriyle bir devlet vardır. Ve o devlet güçlenmeye devam ediyor.
Tabii Ben bir kez daha, Türkiye’nin bize verdiği desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum.”
Hasan Sami Er