Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.
 
Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:“Aziz milletim, değerli basın mensupları; sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Sözlerimin hemen başında milletimizin ve tüm Müslümanların Muharrem ayı ile 1444 Hicri yılbaşını tebrik ediyorum. İnancımızda ve medeniyetimizde de önemli bir yeri olan Muharrem ayının 10’u aynı zamanda Aşure Günü’dür. Aşure Günü, tüm İslam dünyasında öncesi ve sonrasında tutulan oruçlarla, yapılan ibadetlerle temizlenmenin, tazelenmenin vesilesi olarak görülür.
 
“MUHARREM AYININ MİLLETİMİZLE BERABER TÜM İSLAM ÂLEMİ İÇİN HAYIRLARA VESİLE OLMASINI DİLİYORUM”
 
Hazreti Hüseyin Efendimizin Kerbela’da şehit ediliş tarihi hasebiyle bu mübarek gün aynı zamanda hepimiz için bir hüzün ve matem günüdür. Ünlü divan şairimiz Fuzuli’nin mersiyesinden küçük bir bölümle Ehl-i Beyt’i ve tüm şehitlerimizi rahmetle yâd ediyorum:
 
‘Mâh-ı Muharrem oldu meserret harâmdır
 
Mâtem bugün Şeri’ate bir ihtirâmdır!
 
Her medd-i âh çekilir kim Ehli Beyt içün
 
Miftah-ı Ravza-i der-i Dârü's-Selâm'dır
 
Şâd olmasın bu vâkıadan şâd olan gönül
 
Bir dem belâ vü gussadan âzâd olan gönül’
 
Muharrem ayının milletimizle beraber tüm İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını diliyor, Rabbim birliğimizi, dirliğimizi, muhabbetimizi daim eylesin diyorum. Aziz milletim; son kabine toplantımızın ertesi günü Tahran’da Türkiye-İran Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi 7. Toplantısı ile Astana Süreci kapsamındaki Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesini gerçekleştirdik. Her iki toplantı da oldukça verimli geçti.
 
“TAHIL KRİZİNİN AŞILMASI KONUSUNDA ATILAN ADIM, TAMAMEN ÜLKEMİZİN GAYRETLERİNİN ÜRÜNÜDÜR”
 
Rusya ve Ukrayna tarafıyla da her seviyede görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Dünyanın yakından izlediği tahıl krizinin aşılması konusunda atılan adımın tamamen ülkemizin gayretlerinin ürünü olduğu herkes tarafından kabul edilmektedir. Öyle ki son olarak Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres bunu şükranlarıyla ifade etti, Türkiye’ye teşekkürleriyle ifade etti. Ve artık bugün adım atıldı ve gemiler de yola çıktı. İstanbul’da 22 Temmuz’da imzalanan anlaşmalar, dünyanın neredeyse üçte birinin tahıl ihtiyacını karşılayan Rusya ve Ukrayna pazarlarındaki düğümün çözümü bakımından tarihî bir dönüm noktası olmuştur. Türkiye, Rusya, Ukrayna ve Birleşmiş Milletlerin iş birliğiyle yürüyen bu sürecin sağlıklı bir şekilde devamı için her türlü gayreti gösteriyoruz. Bu süreci takip edecek müşterek koordinasyon merkezi 23 Temmuz’da İstanbul’da faaliyete geçti. Tahıl yüklü ilk gemi bugün Ukrayna’nın Odessa Limanı’ndan hareket etti. Bu gemi İstanbul Boğazına ulaştığında Rusya, Ukrayna, Türkiye ve Birleşmiş Milletler temsilcilerinden oluşan bir heyet tarafından kontrol edilecek, ardından da yükünü indireceği limana doğru yolculuğunu sürdürecek. Diğer gemilerin de belirlenen şartlar çerçevesinde tahıl ve diğer gıda ürünlerini taşımaya devam edeceğine inanıyoruz.
 
Her ne kadar muhalefet idrak edemese de, ülkemizin öncülüğünde başlatılan bu çalışma insani ihtiyaçların karşılanmasına yönelik önemli bir diplomatik başarıdır. İnşallah benzer diplomatik çalışmaları enerji başta olmak üzere diğer alanlara da teşmil edebiliriz. Esasen Rusya-Ukrayna savaşının her iki taraf açısından adil bir barışla neticelenmesi için de çok gayret sarf ettik. İstanbul ve Antalya’da yapılan toplantılarda ortaya çıkan olumlu hava, maalesef sahadaki müessif gelişmelerle akamete uğradı. Şayet bir gün taraflar yeniden barışa yönelirlerse, bunu bizim kolaylaştıracağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
 
Millî Güvenlik Kurulumuzun Temmuz ayı toplantısında terörle mücadeleden NATO Zirvesine, Yunanistan’ın iyi komşuluk ilişkileriyle uyuşmayan tavırlarından Kıbrıs’a kadar pek çok meseleyi enine boyuna değerlendirdik. İstanbul’un tarihî ve potansiyeliyle önde gelen ilçelerinden Eyüpsultan’da 22 Temmuz’da belediyemiz tarafından tamamlanan eser ve hizmetlerin açılış törenine katıldık. Bu vesileyle İstanbul’un manevi muhafızı Eyyüb Sultan Hazretlerini bir kez daha rahmetle tazimle yâd ettik. Aynı gün İstanbul Arkeoloji Müzelerimizdeki sergilerin açılışını da gerçekleştirerek her köşesi buram buram tarih, kültür ve sanat kokan İstanbul’umuzun zenginliğini bir kez daha hatırladık. Hafta sonları programımız elverdiği ölçüde bir şehrimizi ziyaret ederek hem vatandaşlarımızla hasret gideriyor, hem de tamamlanan eser ve hizmetlerin resmî açılışını yapıyoruz.
 
KAYSERİ VE ORDU ZİYARETİ
 
Önceki hafta sonu da Kayseri’deydik. Kamunun, belediyelerimizin ve özel sektörümüzün Kayseri’mize kazandırdığı 30 milyar liralık yatırımı hizmete açarken 24 milyar liralık Ankara-Yerköy-Kayseri Hızlı Tren Hattı Projesinin de temelini attık. Bizleri coşkuyla bağrına basan resmî rakamla 70 bin kişinin katıldığı Kayseri’deki bu törenlerde gerçekten alana ulaşana kadar bütün halkımızın ilgisi-alakası bizler için ayrı bir teveccühtü. Kayserili kardeşlerimize bir kez daha buradan selamlarımı gönderiyorum.
 
24 Temmuz’da ise, kısa sürede seçkin bir yükseköğretim kurumu hâline gelen İbn Haldun Üniversitemizin ilk mezuniyet töreninde öğrencilerimizin sevinçlerine ortak olduk.Cumartesi günü de Ordu’daydık. Hem toplu açılış törenine katıldık, hem Toprak Mahsulleri Ofisi’mizin fındık alım fiyatını açıkladık, hem de uzunca bir süredir yüz-yüze görüşemediğimiz Ordulu kardeşlerimizle, hemşerilerimizle hasret giderdik. Ve orada da gerçekten büyük bir katılımın olduğu, yine resmî rakamla 55 bin kişinin katılımıyla Ordu’daki toplantı cadde boyunca bütün halkımızın ilgi-alakasıyla ayrı bir heyecan vesileydi.
 
İki hafta boyunca çok sayıda kabul, toplantı ve görüşmeyle milletimizin bize tevdi ettiği sorumlulukları yerine getirmeye çalıştık. İnşallah bu hafta sonu Cumartesi günü de Kocaeli’nde yine Kocaeli’ndeki tüm halkımızla, kardeşlerimizle hem toplu açılışlar, hem de bir bütünleşmeyi birlikte yaşayacağız. Allah ömür ve milletimizi de destek verdikçe büyük ve güçlü Türkiye’nin inşası yolunda gece-gündüz çalışmayı, mücadele etmeyi, ülkemize yeni eserler ve hizmetler kazandırmayı sürdüreceğiz.
 
Aziz milletim; Türkiye’nin son 20 yılda demokrasi ve kalkınma yolunda katettiği mesafenin önemini karşımıza çıkan her bölgesel ve küresel krizde bir kez daha görüyoruz. Peki, son 20 yılda ne yaptık? Sadece başlıklarıyla ve birer cümleyle ifade edecek olursak; Son 20 yılda ülkemiz demokrasisini vesayetin cenderesinden kurtararak her kesimden insanımızın asırlık hak ve özgürlük beklentilerini karşıladık.
 
“81 VİLAYETİMİZİN TAMAMINDA GÜVEN İKLİMİNİ TESİS ETTİK”
 
Temel hizmetlere ilişkin altyapımızı eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, ulaşımdan enerjiye, sanayiden spora kadar her alanda tamamlayarak ayağımızdaki geri kalmışlık prangasını söküp attık. Terör örgütleriyle mücadelemizi sınırlarımız dışına taşıyarak, mafyatik yapılara göz açtırmayarak 81 vilayetimizin tamamında insanlarımızın huzur içinde hayatını sürdürebileceği bir güven iklimini tesis ettik. Türkiye’nin siyasi, ekonomik, diplomatik gücünü dost-düşman herkese kabul ettirerek, haklarımızı ve çıkarlarımızı en etkin şekilde savunabileceğimiz bir devlet konumuna geldik. İmkânları artmış, potansiyeli genişlemiş, altyapısı tamamlanmış, öz güveni güçlenmiş bir ülke olarak her alanda hedeflerimizi büyüttük. Velhasıl, gelecek 1 ayımızı, 1 yılımızı bile göremediğimiz bir yerden Allah’a hamdolsun bugün 2053 vizyonunu inşa etmeye başlamış bir ülke durumuna geldik. Hiç şüphesiz, bu sürecin her adımında elde ettiğimiz kazanımlar yanında büyük bedeller de ödedik. Son dönemde verdiğimiz mücadelede de enflasyonun sembolü olduğu bedeller ödemeye devam ediyoruz. Bugüne kadar her başarımızı gayrete, sabra ve azme borçluyuz. İnşallah, mevcut sıkıntılarımızın üstesinden de çok çalışarak, sabrederek ve azmederek geleceğiz. Önümüzdeki fırsatların ödediğimiz bedellerden çok daha büyük olduğunu bilerek kararlılıkla hedeflerimize doğru ilerleyeceğiz.
 
“DÜNYA, SİYASİ VE EKONOMİK OLARAK KAÇINILMAZ BİR YENİDEN YAPILANMA SÜRECİNE GİRMİŞTİR”
 
Geçmişte özellikle ülkemizi siyasi istikrarsızlıklarla, sosyal gerilimlerle, ekonomik yıkımlarla, yeri geldiğinde darbelerle, kendi istedikleri çizgide tutanların oyunları artık işe yaramıyor. Daha önemlisi; bizi bu tür oyunlarla sömürerek geri kalmışlığa mahkûm edenler, artık kendi güvenlik ve refah düzenlerini korumakta bile zorluk çekiyor. Bu tablonun ilk önemli işareti 2008 küresel finans krizinde görülmüştü. Bir sağlık krizi olarak başlayıp genişleyen koronavirüs salgınıyla gelişmiş ülkelerin üzerine titredikleri sırça köşklerin camlarında çok daha derin çatlaklar oluştu. Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği küresel ekonomik kriz ise, makyajları iyice dökmüş, ardındaki gerçek yüzü ortaya çıkarmıştır. Dünya, siyasi ve ekonomik olarak kaçınılmaz bir yeniden yapılanma sürecine girmiştir. Türkiye olarak bu tarihî dönüşümü asırlardır dışlandığımız küresel yönetim sisteminde hak ettiğimiz yeri almanın bir fırsatı olarak görüyoruz. Ülkemizi uzunca bir süredir küçük sorunlar, küçük aktörler, küçük krizler, küçük ödüller üzerinden oyalayanların bu fırsatı değerlendirmemize engel olmalarına müsaade etmeyeceğiz.
 
“ÜLKEMİZE YAPILAN DIŞ VE İÇ DAYATMALARI REDDEDİYORUZ”
 
Artık bu ülkeyi terörle, darbeci sivil ve askerî bürokrasiyle, üretmek yerine rantiyeyle beslenen iş dünyasıyla, kifayetsiz siyasetçilerle oyalama devri bitmiştir. Hamdolsun, artık devlet ve millet olarak tüm bu hakikatlerin farkındayız. Ülkemize yapılan dış ve iç dayatmaları reddediyoruz. Kendi vizyonumuzdan ve hedeflerimizden zerre taviz vermiyoruz. Sorunlarımızı çözecek imkâna ve dirayete sahip olduğumuz gerçeğinden hareketle yolumuzda kararlılıkla yürüyoruz. Bu anlattıklarımın hiçbiri hikâye değildir, senaryo değildir, muhal bir geçmiş değildir. Tam tersine yaşı 35-40’ın üzerinde olan her vatandaşımız filmi şöyle bir geriye sardığında bu sürecin kendi hayatındaki izlerini rahatça görecektir. Eski Türkiye’yi yaşamamış gençlerimiz ise, hem büyüklerinden sorarak, hem de bilgiye erişmenin bu kadar kolay olduğu bir dönemde basit bir araştırmayla aynı gerçeklere ulaşabilecektir. Doğruyu eğriden ayırmazsak, hele bir de unutursak, aynı felaketleri tekrar yaşama ihtimalimize karşı bu tür hatırlatmaları zaman-zaman yapıyoruz.
 
“TERCİHİMİZİ İSTİHDAMDAN YANA KULLANDIK”
 
Aziz milletim; ülke olarak pek çok alanda verdiğimiz istiklal ve istikbal mücadelesinin ekonomideki yol ayrımında hükûmet olarak bir tercihte bulunduk. Ya faiz-kur-enflasyon denklemine uygun şekilde finansal sıkılaştırmaya gidip, bu arada belki 10 milyon vatandaşımızın işsiz kalmasına yol açacaktık ya da istihdam odaklı yeni bir yola girecektik. Bir ara 26,5 milyona kadar gerileyen istihdamın ekonomik ve sosyal maliyetlerini en iyi biz biliyoruz. Bunun için tercihimizi istihdamdan, yani vatandaşlarımızın işinden, aşından, huzurundan, geleceğinden yana kullandık. Nitekim bu sayede dünya küçülürken biz üreterek büyüdük ve ihracatımızı 250 milyar dolar sınırına getirdik. Yine bu sayede dünyada istihdam azalırken biz 31 milyon sınırına dayanarak tarihimizin en yüksek rakamına ulaştık. Geçtiğimiz yıl elde ettiğimiz yüzde 11’lik büyümeyle G-20 ülkeleri içinde ilk sıraya yerleştik. Her ne kadar birileri bu politikanın başarısını gölgelemek için yalan üstüne yalan uyduruyorsa da, uluslararası değerlendirmeler tam tersini gösteriyor. Mesela geçtiğimiz günlerde IMF dünyanın büyüme rakamını aşağı yönlü, ülkemizin büyüme rakamını yukarı yönlü güncellemiştir. Pek çok faktörün bir araya gelmesiyle yaşanan enerji ve gıda başta olmak üzere küresel emtia fiyatlarındaki dengesizlikler elbette bizi de etkiliyor. Bu gelişmeler küresel ticaretin hacmini daraltmış, işleyişini zorlaştırmıştır. Petrol fiyatlarında bir ara 128 dolara kadar varan artışların ülkemizdeki pompa fiyatlarını 30 liraya kadar yükseltmesi, bu dalgalanmanın bir sonucudur. Fiyatı neredeyse 11 kat artan doğal gazda yaptığımız yüzde 80’i geçen sübvansiyon sayesinde vatandaşlarımızın olabilecek en düşük maliyetle evlerini ısıtmalarını sağlıyoruz. Küresel fiyatlardaki dengesizliği istismar edenlerin, otomobilden konuta, gıdadan elektroniğe kadar içeride pek çok alanda yaptıkları manipülasyonlarını yakından takip ediyoruz. Aldığımız ve alacağımız tedbirlerle bu istismarcıların kötü niyetlerini ellerinde patlatmakta kararlıyız.
 
“TÜRKİYE EKONOMİ MODELİNDEN TAVİZ VERMEYEREK KRİZDEN POZİTİF AYRIŞMA STRATEJİMİZİ DİKKATLE UYGULUYORUZ”
 
Diğer yandan, Amerika ve Avrupa başta olmak üzere gelmiş ülkelerin küresel ekonomik krize verdikleri tutarsız tepkiler sorunu çözmek yerine daha da ağırlaştıracak neticeler doğurmaktadır. Biz ise yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazlayla ülkemizi büyütme esasına dayanan Türkiye ekonomi modelinden taviz vermeyerek krizden pozitif ayrışma stratejimizi dikkatle uyguluyoruz. Bugüne kadar hayata geçirdiğimiz yapısal reformlar sayesinde klasik dayatmaların dışında kalan bu programı başarıyla sürdürüyoruz. İhracattaki başarılı performansı turizmdeki sevindirici gelişmelerle tahkim ederek hedeflerimize ilerliyoruz. Yılın ilk yarısındaki gerçekleşmeler, 2022’yi, buraya özellikle dikkat edelim, ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum, 2022’yi 47 milyon turist ve 37 milyar dolar turizm geliriyle hedeflerimizin üzerinde bir seviyede kapatacağımızı işaret ediyor. İnşallah ilerleyen tarihlerde bu rakamları da aşacağımıza inanıyorum. Küresel piyasalardaki gelişmeleri değerlendirmek için bir yandan kapasite büyütme, bir yandan yeni pazarlar arayışında olan ihracatçılarımızın gayretlerini yakından takip ediyoruz. İşte gördünüz, Ordu’da fındık fiyatlarını açıkladık, Bay Kemal rahatsız oldu. Söylediği ne? Ben 72 söylemiştim diyor, ben 72’yi düşüyordum diyor. Ya sen düşünmeye yine devam et, senin sırtında küfe yok. Bak sen hâlâ tahminlerden, düşünüyorsun, düşünce âleminden bahsediyorsun, biz icraattan bahsediyoruz Bay Kemal, icraattan. Senin icraatın var mı? Yok. 72 düşünüyormuş, yavru ortağı da 75 düşünüyormuş. Bunların hepsi tahminlerle konuşuyorlar ve bunların hepsi, cek-cak, bunlarla konuşuyorlar, biz ise icraat. Ve 1 dolardan 3 doların üzerine fındık fiyatlarını nasıl getirdik, buna bakın. Biz orada vatandaşlarımızla da gittik evinde, bahçesinde sohbet ettik, evinde, bahçesinde sohbet ederken kendilerine sordum, beklentiniz nedir, düşündüğünüz nedir? Hepsi samimiyetle beklentilerini söyledi. Ya vatandaşın dili başka, vatandaşın gönlü başka ve vatandaşın dilinden ve gönlünden geçeni biz ne yaptık, meydanda açıkladık ve o zaman da tabi meydan patladı. Vatandaşla hemhal olmak başka bir şey, vatandaşı aldatmak başka bir şey. Biz vatandaşımızla beraberiz, beraber olmaya da devam edeceğiz.
 
“ENERJİ VERİMLİĞİNİ TEŞVİK EDECEK YATIRIMLARI DESTEKLEDİK”
 
Aynı şekilde dış ticaretimizde ortaya çıkan açığın en önemli sebebi, enerji ithalatımızın bedelinde 3 kata varan artış ile sanayi üretiminde kullanılan diğer emtia maddelerinin fiyatlarındaki ciddi yükseliştir. Şayet özellikle enerji fiyatlarındaki bu dengesizlik olmasaydı, Mayıs ayı itibarıyla 12 aylık cari işlemlerde 34,5 milyar dolar fazla verecektik. İnşallah, hiç endişe etmeyin, o günler de göreceğiz. Bu vesileyle, küresel enerji darboğazına karşı vatandaşlarımızı mevcut kaynakları etkin ve verimli bir şekilde kullanmaya davet ediyorum. Bilindiği gibi, 2018 yılında ilan ettiğimiz ulusal enerji verimliliği eylem planıyla bina ve hizmetlerin enerji verimliğini teşvik edecek yatırımları desteklemiştik. Yapılan hesaplamalar geçtiğimiz yıl enerji verimliliği için yapılan 1,3 milyar dolar yatırımın karşılığında 372 milyon dolarlık tasarruf elde ettiğimizi gösteriyor. Bu yatırımlar aynı zamanda yol açtığı sera gazı azaltımıyla, iklim değişikliğiyle mücadelemize de katkı sağlıyor. Geçtiğimiz yıl 50 milyar dolarlık enerji ithalatı yapan, bu yıl aynı faturanın 2 katına çıkması ihtimali olan bir ülke durumundayız. Tasarruf ve verimlilik tedbirleriyle bu rakamda yüzde 10 düşüş sağlamamızın ülkemize 10 milyar dolarlık katkısı olacağı açıktır. Vatandaşlarımızın her birinden dışa bağımlı olduğumuz enerji kaynaklarını basit tedbirle daha verimli kullanmak suretiyle hem aile bütçelerine, hem de millî bütçeye katkı sağlamalarını istiyorum. Bunun için hanelerdeki ısı yalıtımı çalışmaları için vatandaşlarımıza daire başı 50 bin liraya kadar uygun şartlı kredi imkânı sunuyoruz. Yaşadığı yerin enerji yalıtımı konusunda eksiği olan tüm vatandaşlarımızı bir an önce bu imkândan istifade etmeye çağırıyoruz.
 
“ÇALIŞAN TÜM KESİMLERE PEK ÇOK İMKÂN SUNDUK”
 
Aziz milletim; bir diğer önemli ve sevindirici gelişme, küresel krize rağmen bütçe dengemizde herhangi bir bozulmaya meydan vermemiş olmamızdır. Yılın ilk 6 ayında 94 milyar liraya yakın fazla veren bütçemiz, mali disiplinden asla geri adım atmadığımızın en somut ispatıdır. Üstelik bu görünüme işçilerimize, memurlarımıza, emeklilerimize ve sosyal kesimlere verdiğimiz desteklere yaptığımız yüksek oranlı artışlara rağmen ulaştık. Asgari ücrette tarihiîartışlar yaparken, tüm ücretlerin bu seviyedeki kısmından Gelir ve Damga Vergilerini kaldırarak herkese ilave kazanç sağladık. Çiftimizden esnafımıza kadar kendi hesabına çalışan tüm kesimlere de pek çok imkân sunduk. Gelir Vergisini kaldırarak 3 milyon çiftçimizi desteklerken, basit usule tabi 850 bin esnafımızın kazançlarını da vergiden istisna tuttuk. Gıdadan temizlik maddelerine kadar çok sayıda üründe yaptığımız KDV indirimleriyle hem vatandaşlarımızın fiyat artışlarından etkilenme seviyesini düşürdük, hem de sistemi sadeleştirdik. Sadece 2022 yılında vatandaşlarımıza enflasyona karşı güvence altına alma çabalarımıza destek için vergi indirimleriyle vazgeçtiğimiz kamu geliri 251 milyar lirayı bulacaktır. Devletin imkânlarını her kesimden vatandaşımızla paylaşarak sosyal adaleti ve gelir dağılımındaki dengeyi koruma hassasiyetimizden taviz vermedik. Sosyal amaçlı harcamaların bütçe içindeki payını bu yıl yüzde 5’in üzerine çıkartarak 146 milyar liraya yükselttik. Artık sosyal yardımları sadece mutlak yoksullukla sınırlı tutmayıp, gelişen ve büyüyen Türkiye’nin imkânlarının adil dağıtımı aracı olarak kullanıyoruz. Bu kapsamda doğumdan ev onarımına, eşi vefat eden kadınlardan öksüz, yetimlere kadar 49 farklı düzenli yardım programımız için ayırdığımız bütçeyi de neredeyse 2 kat artırarak 11,5 milyar liraya çıkarttık. Tüm bu adımları atarken enflasyonun insanımızın günlük hayatında yol açtığı sıkıntılarla mücadele için ilave tedbirler de geliştirdik.
 
“YAVAŞ YAVAŞ FİYATLARDA DURULMA EĞİLİMİ BAŞLAMIŞTIR”
 
Dünyanın enerji ve emtia fiyatlarındaki mevcut yükü uzun süre taşımayacağı açıktır. Nitekim yavaş yavaş fiyatlarda durulma eğilimi başlamıştır. Bu durum ülkemizdeki enflasyonun küresel fiyatlarla ilgili kısmında da bir iyileşme başlayacağı anlamına gelmektedir. Değerli kardeşlerim; hatırlarsanız bir dönem ayçiçek yağı üzerinden öyle bir fırtına kopartılmıştı ki, tüm insanlık 5 litrelik bir yağ bidonunun içinde boğulacak endişesi ortaya çıkmıştı. Şimdi hem ithalat kanallarının açılması, hem yerli üretimin artmasıyla bu konu gündemimizden kalkmıştır. Stratejik tüm gıda ürünlerinin tedarikleri ve üretimleriyle ilgili benzer tedbirleri alarak milletimizin bir daha böyle endişelere kapılmasının önüne geçiyoruz. Bugün Türkiye, tüm Avrupa’da herkesin dışarıdan aynı fiyatla aldığı petrol ürünlerini en uygun rakamla vatandaşlarına sunan ülke durumundadır. Bu imkanı vatandaşlarımıza akaryakıt ürünleri üzerindeki vergi yükünü önemli ölçüde azaltarak sunduk. Elektrik tarifelerinde yaptığımız benzer bir vergi indirimiyle de faturaları düşürdük. Dünyanın her yerinde etkisi görülen enflasyon ve döviz kuru kaynaklı sorunlara karşı aldığımız makroekonomik tedbirleri bankacılık uygulamalarıyla destekliyoruz. Millî paramızla tasarrufu teşvik için başlattığımız kur koruma mevduat ve katılım hesapları çok büyük ilgi gördü. Kredileri, yatırımı, istihdamı, üretimi teşvik edecek alanlarda olabildiğince genişletiyor, buna karşılık enflasyona ve döviz kuruna olumsuz etki edecek alanlarda da sınırlandırıyoruz. Bu yılın ilk 7 ayında Türk Lirası ticari kredi rakamının 2,7 trilyon liraya yükseldiğini görüyoruz. Ekonomimize dinamizm sağlayan KOBİ’lerimizi kullandırılan kredilerdeki artış ise 384 milyar lirayı buldu. Ziraat Bankası vasıtasıyla çiftçilerimizin kullandığı kredi miktarı yüzde 85’i sübvansiyonlu olmak üzere 152 milyar liraya ulaştı. Ticari kredilerde ilk sırayı imalat sanayi alıyor. Amacımız, tüm kesimleri yaşanan küresel şoklara karşı destekleyerek istihdamın ve üretimin kesintisiz artışını sağlamaktır. Önümüzdeki süreçte bu amaçla hayata geçireceğimiz arz güvenliğiyle fiyat istikrarını birlikte gerçekleştirecek tüm ihtimalleri hesaba katan yeni adımların hazırlıklarını da sürdürüyoruz. İnşallah yeni yılın ilk aylarıyla birlikte enflasyonun belirgin bir düşüş trendine gireceğini ümit ediyoruz. Aziz milletim; vatandaşlarımızı enflasyona ezdirmeme sözümüzü diğer alanlarla birlikte konut sektöründe de yerine getirecek yeni projeler geliştirdik. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemizde en büyük değişimleri gerçekleştirdiğimiz alanlardan biri de şehirciliktir. TOKİ vasıtasıyla 1 milyon 170 bin vatandaşımızı çevre düzenlemeleri ve sosyal donatılarıyla ev sahibi yaparak, ekonomik, sağlıklı, güvenli konut üretiminde dünyada eşi benzeri olmayan bir başarı ortaya koyduk. Bundan yaklaşık 1,5 yıl önce de 100 bin sosyal konut inşası için çıktığımız çağrıya 10 katından fazla talep aldık. Ülkemizin 81 şehrinde hız kesmeden toplu konut projelerini sürdürüyoruz. Pek çok ilimizde şehir içinde kalan sanayi alanlarını dışarıya taşıyor, bu konudaki talepleri de süratle yerine getiriyoruz.
 
“CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK SOSYAL KONUT HAMLESİNİ BAŞLATIYORUZ”
 
Şimdi de Cumhuriyet tarihinin en büyük sosyal konut hamlesini başlatıyoruz. İlk kez ev sahibi olacak vatandaşlarımızın sabırsızlıkla beklediği bu projeyle ilgili hazırlıklar bitmek üzeredir. Vatandaşlarımızı kira öder gibi taksitlerle yerel ve yatay mimari anlayışına göre inşa edilmiş konut projeleriyle ev sahibi yapacağız. Sıfır atık uyumlu, enerji verimli, iklim dostu malzemelerle yapılacak bu konut projelerinin tamamında yenilenebilir enerji sistemleri kullanılacaktır. Amacımız, salgın döneminde daralan konut arzını hızla artırarak hem inşallah sektörünü canlandırmak, hem de insanımızın erişebilir şartlarda ev sahibi olmasını temin etmektir. Bu adım son dönemde ciddi şikâyet konusu olan kiraların da düşmesine yol açacaktır. Her zaman olduğu gibi bu projede de şehit yakınları ve gazilerimiz ile emeklilerimize özel bir kontenjan ayıracağız. Ayrıca, ilk defa evlenen gençlerimiz de bu projede kota sahibi olacaktır. Önümüzdeki ay bir tanıtım toplantısıyla tüm detaylarını milletimize duyuracağımız bu konut kampanyasının şimdiden ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Projenin yürütücüsü olan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız ile TOKİ’yi tebrik ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum.
 
Bir müjde de gençlerimize vermek istiyorum. Gençlik ve Spor Bakanlığımızın ülkemizi gezmeye çıkan gençlerimize yurtlarımızın kapılarını açtığını daha önce kamuoyuyla paylaşmıştık. Seyahatsever adını verdiğimiz bu uygulamaya gerçekten çok fazla talep geldi. Gençlerimizin bu imkândan daha fazla katılımla istifadesini sağlamak için onlardan gelen istekler doğrultusunda yaş aralığını 18-25’ten 18-30’a yükselttik, böylece 1 Eylül tarihine kadar gençlerimizin yurtlarımızda konaklayarak diledikleri gibi ülkemizi gezmelerine imkân sağlıyoruz. Aynı şekilde sporda da başarı çıtasını her geçen gün daha yükseğe çıkartıyoruz. Konya’da 9-18 Ağustos tarihleri arasında ev sahipliği yapacağımız 5. İslami Dayanışma Oyunları’nın hazırlıklarını önemli ölçüde tamamladık. Bu oyunlar için 56 ülkeden 4 bin 200 sporcu ve heyet üyesiyle on binlerce sporsever Konya’ya gelecek. İslami Dayanışma Oyunları için Konya’mıza kazandırdığımız tesisler daha sonra hem şehirdeki gençlerimize hizmet edecek, hem de benzer organizasyonlar için kullanılacaktır. Dünya çapında ses getireceğine inandığım bu oyunlar için ülkemizde misafir edeceğimiz kafilelere şimdiden hoş geldiniz diyor, sporcularımıza başarılar diliyorum. Yine bu vesileyle, genç yaşta Manş’ı aşan Aysu Türkoğlu kızımızı da şahsım, milletim adına tebrik ediyorum. Tabii bu bir rekor, bizler için de ayrı bir gurur vesilesi. Aynı şekilde ailesini, hocalarını kutluyorum. Hepinizi de bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum, kalın sağlıcakla.”