Kentin en önemli kültür ve sanat etkinliklerinden biri olan ve bu yıl 59.'su düzenlenen Uluslararası Troia Festivali'nin resmi açılış töreninde konuşma yapan Troya Kazı Başkanı Prof. Dr. Rüstem Arslan Troya’nın ilk günden bugüne geldiği sürece değinerek hayallerin bir bir gerçek olduğunu söyledi. Başkan Arslan Homeros coğrafyasının önemini de aktararak; “Biz bu topraklara olan borcumuzu, buranın önem ve değerini arttıran projelerle ödemeye çalışıyoruz. Bu yetmez çünkü Troya daha iyisini hak ediyor.  Kazı ekibimizin de isteği bu ve her gün bunu hissederek çalışıyoruz” dedi.
Kentin en önemli kültür ve sanat etkinliklerinden biri olan ve bu yıl 59.'su düzenlenen Uluslararası Troia Festivali'nin resmi açılış töreninde konuşma yapan Troya Kazı Başkanı Prof.Dr. Rüstem Arslan Troya’nın ilk günden bugüne geldiği sürece değinerek hayallerin bir bir gerçek olduğunu söyledi.
Başkan Arslan Homeros coğrafyasının önemini de aktararak şu başlıklara  vurgu yaptı:
34 YILDIR BURADA ÇALIŞIYORUM
“Benim için 2800 yıldır Homeros’un  dizelerininhırçınladığı bu gökyüzünün altında sizlerle Kazı Başkanı olarak selamlamak bir onurdur.  Aslında bu akşam Biz kazı ekibi için sevinçli bir akşam. Çünkü  Pandemiz sonrasında bir arada bulunmak ve 59 yıllık festivalin  coşku ile kutlanması bizleri sevindiriyor.  Yine 2005 yılında rahmetli Kazı Başkanımız Osman Korfman’ınÇanakkale Fahri Hemşehrilik beratını aldıktan birkaç saat sonra vefat etmesini hatırladıkça birazcık da üzülüyoruz.  Ben yaklaşık 34 yıldır Troya’da çalışıyorum.  1988 yılında geldim”
1988 YILI DÖNÜM NOKTASI İDİ
“ 1988 yılında Troya Ören Yeri bir harabe harabesine dönüşmek üzereydi.  O zamanda Korfman, 50 yıllık bir aradan sonra Yeniköy’deki kaz çalışmalarını bitirip buraya gelmişti.  Ekipte bulunan ben dahil hepimizin hayalleri vardı.  O hayaller de 1988 yılından sonra aşama aşama gerçekleşti.  Ben de ömrümü adadığım, kariyerimi yaptığım bu topraklarda gönülden projelerin içerisinde yer aldım.  1988 yılından sonra özellikle dönüm noktalarından bir tanesi 1996 yılında Ören yeri ve çevresinin Troya Milli Park olması oldu.  Bugün Anadolu’da belki en önemli konuma gelmiş, Homeros coğrafyasının en iyi konuma gelmiş yerlerden bir tanesi.  Burası için dönemin pek çok yetkililerinin katkıları oldu.1988 sonrasında yaşanan önemli bir diğer olay ise 1998 yılında Troya Dünya Kültür Mirası oldu. Yani burası sadece bizim değil herkesin, dünya kültür mirası olması aslında çok önemli bir olaydı.  Onun sonrasında bu etki ile beraber Kültür mirası olmasının 20. Yılını Troya Yılı ilan ederek çok büyük bir Turizm hareketine dönüştürdük”
MÜZE FİKRİNİN PEŞİNDEN 20 YIL KOŞTUK
 “ Burada 2000’li yıllarda Korfman’ın üçlü polisi vardı özellikle Dünya Kültür Mirası olduktan sonra doğada, Kültürde ve siyasette ‘Barış’ diye bir mottosu vardı.  Özellikle ‘Doğada Barış’tan kast ettiği  Troya Milli Parkının içindeki ekolojik türlerinin canlanması.  ‘Siyasette Barış’ta ise savaşla anılan böyle bir yerin barış görüşmelerinde en azından sembolik olarak kullanılmasını istemişti. Ama asıl vurgulamak istediği ‘Kültürde Barış’ta ise Troya Müzesi fikri.  Troya Müzesi Fikri de bizlerin 20 yıldır peşinden koştuğumuz fikirdi.  O dönem beraber çalıştığımız arkadaşlarımız Kültür ve Turizm Bakanlığının yetkilileri ile beraber Troya Müzesini de açtık ve ‘Kültürde Barış’ mottosunu da gerçekleştirdik.  Hayalimizi gerçekleştirdiğimiz Troya  Müzesi Açılıştan sonra  pek çok ödül aldı. Ve bundan sonra da bu ödülleri alacak.”
BU TOPRAKLARA BORCUMUZU ÇALIŞARAK ÖDÜYORUZ
Osman Bey’in yaklaşımı şuydu ve ben de onu hissederek çalışmalarımıza devam ediyorum.  Bu topraklar çok önemli ve bu topraklara bizim borcumuz var bunu ödemenin de buranın önem ve değerini arttırmak. Bizim peşinden koştuğumuz bütün projelerde Troya Milli Park, Troya Müzesi ve Şu an Troya Ören Yeri Türkiye’nin bir anlamda en iyi korunan, en iyi dolaşılabilen ören yerlerinden birine dönüştü.  Biz bu topraklara olan borcumuzu, buranın önem ve değerini arttıran projelerle ödemeye çalışıyoruz. Bu yetmez çünkü Troya daha iyisini hak ediyor.  Kazı ekibimizin de isteği bu ve her gün bunu hissederek çalışıyoruz” dedi.
 
Dilek Akşen