Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar et ve süt sektöründe yaşanan sıkıntılara ilişkin açıklama yaptı.
 
Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak uzun süredir gerek kurum gerekse üretici örgütleriyle bir araya gelerek süt sektöründe yaşanan krize yönelik açıklama yaparak yetkilileri tedbir almaya davet ettiklerini ve kamuoyunu bilgilendirdiklerini ifade eden Bayraktar, sözlerine şöyle devam etti: “Başta yem olmak üzere elektrik, mazot, gübre ve işçilik gibi birçok maliyette ciddi artışlar olduğunu, belirlenen fiyatların üreticileri sektörden kopardığını, damızlık hayvanlarını kestirdiklerini, işletmelerin ya küçülmeye ya da bir bir kapanmaya başladığını, ilerleyen zamanlarda süt ve ette krizler yaşanabileceğini, bu gidişin en ağır sonuçlarını tüketicilerin fiyatı yüksek ürünlere ulaşamayarak yaşayacaklarını söyledik. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın etkisinde olan Gıda Komitesi’nin enflasyonu düşürmek amacıyla üretici fiyatlarını baskılamasının enflasyon ithal etmekten başka bir işe yaramayacağını, tabana ve sektörün temsilcilerine kulak verilerek bu yanlıştan dönülmesi gerektiğini de dile getirdik. Gıda komitesi süt ürünleri ve yem fiyatlarına müdahale etmezken neden üretici fiyatlarına müdahale ediyor? Yem sanayicisi, süt sanayicisi ve marketler artan maliyetlerini fiyatlara yansıtıyor. Neden üreticilerimizin artan maliyetlerini fiyatlara yansıtması engelleniyor? Üretimi yok eden ve üreticiyi üretimden uzaklaştıran bu çifte standarttan derhal vazgeçilmelidir. Üreticilerimizin günah keçisi yapılması doğru değildir. Üreticide 7 liradan satılan süt, marketlerde 4 kat fazla artarak 30 liralara kadar çıkmaktadır. Buna kim dur diyecektir?
Geldiğimiz noktada ne oldu? Tüketici fiyatları mı artmadı? Enflasyon mu düştü? Üretim mi arttı? Üreticilerin ceplerine daha fazla para mı girdi? İşletmelerini mi büyüttüler, teknolojiye mi yatırım yaptılar? Tüketiciler uygun fiyatlarla daha fazla süt ve et ürünleri mi tüketebildi? Hayvancılık mı kalkındı?
 
Aksine üreticilerimiz damızlıklarını kestirip elden çıkarmaya, genç dişi hayvanları (düve) ise damızlığa çekmek yerine besleyip kesime göndermeye başladılar. Ellerinde tuttukları damızlıklara ise çok pahalı olduğu için daha az yem veriyorlar. Hayvanlarını dengeli beslemekten vazgeçtiler. Dengesiz beslemeye bağlı olarak damızlık hayvanlarda besleme hastalıkları ve üremeye yönelik sorunlar arttı. Sonuçta üretim ve verim kayıplarına bağlı olarak süt üretimi azaldı. Sanayiciler ürün alabilmek için birbirleriyle kıran kırana bir mücadeleye girdi.
 
Ne oldu baskılanan çiğ süt fiyatı? Saha bu fiyatı kabul etmedi, alan yangın yerine döndü. Fiyatlar yukarı yani olması gereken yöne doğru hızla hareket etti. Şu an azalan süt nedeniyle sanayici ve üretici örgütleri olması gereken çiğ süt fiyatını sahada belirlemeye başladılar. Tarım sektörünün iç dinamiklerini hesaba katmayan, tek amacı enflasyonu düşürmek olan, bunun tek yönteminin artan maliyetleri dikkate almadan üretici fiyatlarını baskılamak olduğunu düşünen, bu amaçla da Ulusal Süt Konseyi’ni talimatla yönlendiren Hazine ve Maliye Bakanlığı, hayvancılığı büyük bir krizin içerisine soktu.
 
Bütün bu süreçte en az bir milyon başa yakın damızlık anaç hayvan yani hayvancılığın geleceği kesime gitti. Maalesef hayvancılığımızın geleceğini keserek bir bir yedik. Bu bir milyon hayvanı yerine koymanın bize maliyeti yaklaşık 2,3 milyar avro olacaktır. Bu külfet bugünkü kurla 41,8 milyar liraya tekabül ediyor. Tabii bu kadar sayıda ve kalitede hayvan bulunabilirse! Kapanan işletmeleri, yıkılan hayalleri, kararan umutları hesaba katmıyoruz…
 
Hayvan bulsanız bile kalifiye üreticileri tekrar sektöre davet edebilmek, etseniz bile öngörünün mümkün olmadığı bir piyasada tutabilmek kolay olmayacaktır. Öyle bir noktadayız ki bırakın gençleri mevcut orta yaş üzeri üreticiler bile hayvancılık yapmak istemiyor. Yaşanan bütün bu süreçte büyük beklentilerle kurulan Ulusal Süt Konseyi (USK) hür iradesiyle hareket etmedi, talimatla hareket ederek yanlış kararlar aldı, süte sahip çıkmadı, en zor zamanında üreticilerimizin yanında olmadı. Görevi süt üretimini sürdürülebilir kılmak olan ancak kararları ile üretimi sürdürülebilir olmaktan çıkaran ve üreticiyi perişan eden süt konseyi işlevini yitirmiştir ve kapatılmalıdır. Süt fiyatını artık sahada sanayiciler ve üretici örgütleri belirliyor. Buna devam edilmeli, üretimin durmasının önüne geçilmelidir.”