Boğaz Medya Canlı Yayını’na katılan İl Başkanı Yıldırım, siyasette yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi, Yıldırım şu değerlendirmelerde bulundu; “Ama öncelikle bu altılı masanın kuruluşu, hatta altılı değil, yedili diyoruz. Niye altılı değil? Bunların bir de gizli ortakları var. Malum terörist iltisaklı HDP'yle de temasları var. Bu teması da kabullendiler. Yok diyen olmadı. Yedili masa kuruldu ve uzunca bir dönemdir de toplanıyorlardı. Bu yedili masa. Ne kadar altılı görünse de bu yedili masa bir takım organizasyonlar yapıyordu. Toplanıyorlardı. Bir, iki, üç, beş, on bir, on iki sefer toplandılar.
 
Vatandaş bir şeyler bekledi. Biz de yakinen tabii ki Malum bu sürece girilir Cumhur İttifakı ve bizim rakibimiz olarak da Millet İttifakı bu masayı oluşturan Millet İttifakı vardı. Bizler de bu rakiplerimizi yakinen takip ettik. Ne yapıyorlar? Ne ediyorlar diye inceledik. Bunca toplanmanın arkasından aylarca gündem oluşturdular. Fakat bir aday belirleyemediler. Son süreçte de işte İP Başkanı Meral Akşener çıktı işte zor işte dayatma altındayız. İşte bizi zora koşuyorlar. Bizi işte masanın dışına itmeye çalışıyorlar vesaire. Benzeri açıklamalarla bu sürecin artık olamayacağını yani masanın dağılacağıyla ilgili sinyaller verdi ve masa dağıldı.
Şöyle incelemek gerekiyor aslında. Bakıldığı zaman yani süreci başından itibaren irdelediğinizde bu masadan aslında sağlıklı bir sonucun çıkmayacağı ortadaydı.
Vatandaşın boşuna vaktini aldılar. Zamanını harcadılar. Oluşamayacak hiç biraraya gelemeyecek bir sürü benzemezin oluşturduğu bir masadan Türkiye Cumhuriyeti'ne hayır gelmesini beklemek zaten abesle iştigaldi. Ve aslında beklenen oldu. Malumun ilamı olmuş oldu. Bizim aslında burada değinmek istediğimiz hususlardan bir tanesi aslında netice alınamayacağı halde son toplantılarının akabinde işte sürekli tarih verdiler. Şu günü açıklayacağız. Bugün açıklayacağız. Biz Cumhur İttifakı olarak öncelikle Milliyetçi Partisi Genel Başkanımız iki yıl öncesinde adayımızın Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olduğunu vurguladı.
Biz hazırız dedik ve önceki yılı yani 2020 yılının Eylül ayından itibaren bu sürece başladık. Birçok çalışmalar gerçekleştirdik. Adayımız belli. Kararımız net diyerek sahaya çıktık. Köy programları gerçekleştirdik. Işte esnaf Ahilik programları gerçekleştik. Il il anlatma, aydınlatma, ilçe ilçe anlatma toplantılarımız. Birçok organizasyonda bulunduk ve en son açık hava mitinglerimize başladık. Ne dedik? Aday belli karar net dedik. Bizim adayımız iki yıl öncesinden netti ve belliydi. Biz bu yarışa o günden beri hazırlandık, devam ettik. Ama karşı taraf işte on bir, on iki toplantı boyunca bir aday konusundan dahi bir araya gelemedi. Ortak karar açıklayamadı.
 
Burada sağlıklı bir yapının olmadığını, yani yarışa hazır olmayan bir durumun olduğu açık ve netti. Şimdi Sayın Akşener'e şunları sormak gerekiyor diye düşünüyorum. Tabii biz Sayın Akşener'in nasıl bir siyaset tarzının olduğunu biliyoruz. Sadece bu masa değil, daha önce birçok partide birçok yerde gördüğümüz bir isim kendisi. Ya madem ki böyle bir tablo oluşacak. Ortak bir anlayışa, ortak bir isme imza atıyoruz. İşte uzlaşıyı sağladık tarzında bir beyanatları oldu bu partilerin. Buraya da imza attınız. Ya madem ki daha önceden de böyle bir şey baskı altındaydınız. Bu imzayı niye attınız? Böyle bir söylemde neden bulundunuz? Bunu çıkıp bu paydaşlarına aktarması gerekiyor. Ha bu saatten sonra aktarsa ne olur? Aktarmasa ne olur ayrı bir tablo ama masa dağıldı. Bu masanın zaten Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne hiçbir şekilde fayda sağlamayacağı açıktı. Bu tabloyu iyi okumak lazım. Çünkü neden? Sayın Kılıçdaroğlu'nun da CHP Başkanı'nın da aday edilme sürecinin böyle kronolojik olarak tablosunu ortaya koyduğunuzda sağlıklı işlemeyen bir süreci de ortaya alacaksınız.
Şimdi şunu da söylemeden geçmek istemiyorum. Sayın Akşener ne yaptı? Açıklama yaparken de Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarını ortaya atarak. Hani sanki kazanılacak adayla çıksak da Kılıçdaroğlu işte istenilen potansiyelde değil. Beyanatlarıyla kendi parti içindeki ayrılıkçı işte bir takım durumları ortaya atar yani onları hissettirircesine bir beyanatta bulundu. Ne oldu? Bugün yine ters köşeye yattı. Dün açıklamadan sonra açıklamadan önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu ve açıklamasından sonra da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş, Kılıçdaroğlu'nu destekledikleri üzere açıklamalarını yaptılar.
Yani yalnız kaldı.
 
Ne oldu? Bugün aynı tablonun tekrarı ve benzeri yaşandı. İşte CHP Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu belediye başkanlarını, Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarının da aralarında olduğu belediye başkanlarının topladığı toplantısını yaptı ve bir fotoğraf paylaştı. Çok manidar bir fotoğraftı zaten. Bir tarafına İstanbul Belediye Başkan, büyükşehir belediye başkanını. Ankara bir tarafına da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı'nı aldı. Ve çok manidar bir fotoğraf paylaştı.
Yani burada Akşener'in ortaya attığı isimlerin de Kılıçdaroğlu'na destek olduğu, Kılıçdaroğlu'nun adaylığını desteklediği bir tablo çıkardılar. Akşener burada ortaya attığı isimlerin de desteğini alamadığı bir tabloyla karşı karşıya. Yani Akşener'in yapmış olduğu kendi içerisindeki siyasi hareketin aslında hiçbir anlam ifade etmediğini görmüş olduk. Tabii burada İstanbul ve Büyükşehir Belediye Başkanlarının adaylık süreçlerini de şöyle bir ince yorumlamak istiyorum. Malumunuz İstanbul ve Ankara'da belediye başkanlığı makamı Millet İttifakı'nın adaylarında olsa bile biliyorsunuz encümenler, belediye encümenleri büyükşehir belediye encümenlerinin çoğunluğu Cumhur İttifakı'nın elinde. Bizim ekiplerimizin elinde. Onların herhangi bir adaylığa çıkması hususunda tüzük gereği, kanun gereği, malumunuz başkanlıktan ayrılmaları gerekiyor. Ve başkanlıktan ayrılacakları tablonun akabinde de Cumhur İttifakı'na yani bizlere belediyelere teslim edecekleri bir tablo oluşuyor. Bu açık ve net. Bu tablonun da bu süreci etkilediğini düşünüyoruz. Çünkü biz başkanlıkta o illerde ittifak olarak kaybetmiş olabiliriz ama encümende ve çoğunlukta gene gücü bizde olduğunu da vurgulamak istiyorum. Bunun da adaylık sürecini bir karşılığı olduğunu ve bu hesaplar yapılırken de muhtemelen bu hesapların da gündeme alındığını tahmin ediyorum.
Şunu da çok net bir şekilde belirtmek istiyorum. İşte birçok toplantı yapıldı. İşte o partide toplanıldı. Olmadı diğer partide toplanıldı. Işte şu gün açıklayacağız, bugün açıklayacağız. Birçok beyan, birçok husus vurgulandı. Bunlar yapılırken aslında böyle yolu takip ettiğinizde, süreci takip ettiğinizde işte HDP'nin HDP'nin bu terör iktisatlı, PKK sözcüsü partinin burada belirleyici rolde olduğunu da görmek gerekiyor. Bu tabloyu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarımızın, kıymetli Çanakkaleli hemşehrilerimizin de gözden kaçırmadığını düşünüyorum. Niye? Şimdi bakıyorsunuz son birkaç toplantıya girildiğinde öncelikle işte HDP'nin önceki vekili Ahmet Türk.
Şu anda vekilliği var mı? Çok anımsayamadım ama önceki milletvekili olduğunu biliyorum. Bir açıklama yaptı ve Kılıçdaroğlu'nun HDP kadroları tarafından istendiğini işte benimsendiğini, aday olmasının mantıklı olacağı tarzında bir takım kamuoyu açıklamaları oldu. Ve akabinde afeti yaşadığımız, zor günleri gördüğümüz bu tabloda başkaca bir Diyarbakır gezisi ve bu gezide de işte Pervin Buldan'ın yanında el pençe divan duran ne dese başını sallayan, onaylayan, noter makamı gibi, noter şeyi gibi hareket eden bir Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı izledik.
Ve bu tablo aslında hiç de Cumhuriyet Halk Partisi'nin ana güzergahına yakışmayacak bir tabloydu. Ve bu tablonun arkasından bir husus gerçekleşti. İşte önceki dönem yine bu HDP'nin adayı Selahattin Demirtaş cezaevinde kendisi biliyorsunuz ve biz terörist olduğunu düşünüyoruz. Ve Selahattin Demirtaş bir şeyde bulunuyor. Yürü Bay Kemal diyor. Yani bunlar hep birbirini destekleyen ve sürecin sürecin ilerlediği noktayı gösteren de belirleyici olduğunu gördüğümüz kavram var. Şimdi ne yapıyor? Selahattin Demirtaş HDP'li isim çıkıyor. Ve Bay Kemal sen yürü diyor. Yani adayımız biz seni destekliyoruz diyor. Yani CHP'deki bu durumu bu masanın bu işleyişini asıl yorumu, asıl istikametini hedefe gösteriyor. Ya bu iş kabul edilebilecek bir şey mi? Yani bu demektir ki yani HDP bu masada baskın. Görünmeyen masanın ayağı demek ki bu masaya istediği yönü verebiliyor. Burada Cumhuriyet Halk Partisi de gönül vermiş, vatan sevdalısı seçmenleri de bu tabloyu kaçırmamalarını Cumhuriyet Halk Partisi'nin yönetim kadrosunun vatan millet sevdalısı CHP'li kardeşlerimize yakışmadığını tekraren de vurgulamak istiyorum.
Genel Başkanımız, bu bizim ayrılık sürecini yaşadığımız dönemin arkasında birkaç sefer partimizden hasbelkader bir şekilde ayrılmış, kandırılmış işte birtakım vaatlerle bizden koparılmış arkadaşlarımıza sonuçta biz bu isimlerle daha önceki dönemlerde birlikte yol aldık.
 
Birlikte bir hareket ettik. Hani bu birçoğu bu partide yer alan arkadaşların bir bir kısmı, büyük bir kısmı diyelim. Bizim hatta önceki dönem nedir? Arkadaşımız. Ve genel başkanımız her seferinde bu isimleri partimizin kapısı sizlere açık dedi. Bir şekilde partimizden bir şekilde koparılmış, bir şekilde kandırılmış birtakım etkiler altında siyasi olarak etkilenmiş arkadaşlarımıza kapının açık olduğunu her zaman söyledik. Ve bu kapı Milliyetçi Hareket Partisi kapısı her zaman Milliyetçi Hareket Partisi'ne gönül verecek, bizimle birlikte hareket edecek arkadaşlarımıza açıktır tabii ki.
Bu süreçte biz sadece şunları vurgulamak istiyoruz. Şimdi ortada işte altılı, yedili saydığımız bir grup var. Ve bu masada bir vefasızlık örneği olduğu tablosu var. Biz bu vefasızlığı daha öncelerden yaşadığımız için bu vefasızlığa daha önce şahit olduğumuz için çok net bir şekilde şunu söyleyebiliyoruz yani. Bir kere satan her sefer satan. Bunu Genel Başkanımız 2018'de partimizin 12. olağan genel kurulunda Ankara'da vurgulamıştı. Ben de o dönem yine üst kurul delegesiydim ve bu anlara şahit oldum.
 
O dönem söylediği gibi biz bu vefasızlığı gördük ki bu tarla kongreleriyle hareket eden İYİ Parti tarla kongreleri hareket eden grup, maalesef k genel başkanımızın hastalık sürecinde, bir dönem kalp sıkıntıları yaşadığı dönemde parti içerisinde bir kargaşa çıkartarak bu hareketlere başladı. Yani genel başkanının sağlık sıkıntılarıyla uğraştığı bir dönemde parti kovanını kaynatarak birtakım sonuçlar elde etmeye çalıştık. Biz bu vefasızlıkları gördüğümüz için bu tablolara, bu masaların dağılmalarına çok şaşırmıyoruz.
Çünkü vefasızdılar ve aynı vefasızlığı devam ettirdiler. Yani bize karşı yaptıklarını vefasızlığı başka tarafta da gördüğümüzde de çok şaşıracağımız bir tablo çıkmıyor. Çünkü bir uzlaşı ortamının olmayacağını biz zaten izliyorduk, takip ediyorduk belliydi. Ha Cumhur İttifakı kapısı İP'e açık olur mu, olmaz mı? Bu tabloyu dikkatlice takip etmek gerekir. Yani ben şöyle düşünüyorum, çok Cumhur İttifakı tarafına gelecek olsalardı bugüne kadar zaten bununla ilgili birtakım hamleleri olurdu diye süşünüyorum. Biz malum az önce de bahsettim. Tam bir buçuk yıl kadar hatta bir buçuk yılı aşkın bir dönemdir. Adayımızı belirledik. Bugüne bugün bizim adayımız hakkında olumlu bir söylevleri oldu mu bu ekibin? Kesinlikle olmadı. Işte hep kargaşa çıkartacak. Işte kötüleyecek. Işte bizim tercihimizi sorgulayacak şeylerle hareketlerle devam ettiler. Hani çok bizim tarafımıza geleceklerini düşünmüyorum. Ama gelecek olurlarsa ki bu buraya bir anti parantez koymak gerektiğini düşünüyorum. İP'ten de yani Meral Akşener'in başkanlığını yaptığı ipten de bu dönem arasında kopmaların yaşandığını da görmek gerekiyor. Yani birkaç örnek vermek gerekiyorsa biz münferit olarak mesela Kalkım'daki encümen İYİ Parti'den istifa edip tekrar MHP saflarına döndü. Bizim abimiz, arkadaşımız bir isimdi ve bizimle devam ediyor. Hani daha örnekleri büyütecek olursak Balıkesir Milletvekili İsmail Ok, işte İP'ten bağımsıza, bağımsızdan sonra Balıkesir'de AK Parti'ye geçti. Demek ki İYİ Parti'nin yönetemediği bir süreç var ki. Bu süreci kabul etmeyen bir yönetim anlayışı var ki hani kabul edilmeyen bir durum sonrasında milletvekilleri ayrılıyor ki Aydın'da Nazilli belediye başkanları ayrıldı. O da AK Parti'ye geçti. Bakıyorsunuz bizim tarafa bir geçiş var. Münferit geçişler kabul ediliyor ama hani bu şu tabloda bu çok önemli ve kıymetli demek ki onlar bu ayrılığı yaşayanlar içerideki bu durumu demek ki net şekilde görüyorlar ve ayrılıyorlar.
 
Ve bu isimlere benzer birçok isim yine sayabiliriz. Gerek belediye encümenliklerinde, gerek il genel meclisinde, gerek işte milletvekilliklerinde ve belediye başkanlıklarında ayrılmalar var. Bunlar seçilmiş makamlar. Biliyorsunuz. Bu seçilmiş makamların harici de partisel olarak üye bazlı İYİ Parti'den ayrılıp gerek partimize, gerek bağımsıza düşen arkadaşlar oluyor. Bunları takip ediyoruz ama hani İYİ Parti'nin komple Cumhurbaşkanımızı destekleyeceği malum biz açık açık söyledik. Aday belli. Karar net dedik. Hani tabloda onlara işte İYİ Parti'ye işte şey olan İYİ Parti'nin çatısı altında olan isimler.
 
Bu tabloya ne derler? Zaten Cumhurbaşkanımıza karşıydılar. İYİ Parti'nin Cumhur İttifakı'na geçişini hazmedebilirler mi? Hazmedemezler mi? Bunu tabi biraz daha kronolojik olarak yorumlamak gerekiyor. Ben komple bir geçişin çok yaşanacağını düşünmüyorum ama parti içerisinde bu yaşanan durumları tek tek böyle yorumlayıp bu partiyle bir yol alınamayacağını, bir çözüm üretilemeyeceğini düşünen isimlerin münferit olarak Cumhur İttifakı çatısı altına gelebileceklerini düşünüyorum. Bu mümkün olabilir.
 
Günlerce takip ettik. Siyaset etmemeye çalıştık bu dönemde. Çünkü derdimiz siyaset değildi. Insanlarımızın sağlığı, işte barınması, beslenmesi ki devlet millet el birliğiyle, sahada müthiş bir aktif hareket gördük. Ve bu sürecin de bir müddet daha devam edeceği, çünkü yıkım çok büyük. Yüz seksen bin sanırım bugün açıklanan rakam.Konutumuzun hasar aldığı, ağır hasarlı olduğu işte bunlarla ilgili birtakım sürecin yürütüleceği ve bu tablonun da sanırım bir yıl kadar süreceği ki Cumhurbaşkanımız da bir yılda yapılacak konutların teslimini öngören bir çalışmayı başlattı. Hani bu tabloyu görüyoruz, üzülüyoruz. Bizim derdimiz öncelikle on bir ilimizin hızlı şekilde ayağa kaldırılması, vatandaşlarımızın mağduriyetinin giderilmesi. Bu dönemde de malum seçim dönemine denk geldi. Işte ne kadar siyaset etmeyelim desek de tablo ortada. Burada on bir ilimizi kaldıracağız inşallah. 2023 yüzüncü yıl lider ülke Türkiye yolunda. Hızlı şekilde, aktif şekilde 2023'ü gerçekleştirmek için Cumhur İttifakı olarak ve Milliyetçi Hareket Partisi'nin değerli kadroları olarak yapılabildiği ölçüldü.
 
Ne şekilde gerçekleşmesi gerekiyorsa bir seçim gerçekleştireceğiz ve bizim adayımız belli, kararımız net ve kazanacak aday polemiklerine de çok şeye gerek yok. Kazanacak aday belli. Kazanacak aday Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan biz de kendisini destekliyoruz. Buradan tekrar açıklamış olalım. Bu olmaz masalarda HDP'nin işaret ettiği HDP'nin gösterdiği, yön verdiği bir tabloda Türkiye Cumhuriyeti'nin evlatlarını, asil evlatlarını hiçbir şekilde yer almayacağını da tekraren vurgulamak istiyorum.”
 
Turgut Engin