Çanakkale Halk Sağlığı Müdürü Dr. Burhan Kütük oboziteyle ilgili yapmış olduğu açıklama, “Obezite; Besinlerle alınan enerjinin(kalori) harcanan enerjiden fazla olması ve fazla enerjinin vücutta yağ olarak depolanmasının (%20 veya daha fazla) sonucu ortaya çıkan, yaşam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalık olarak kabul edilmektedir.
Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat programı kapsamında İlimizde aktif olarak 2012 yılından beri Obezite ile mücadele ve fiziksel aktivitelerin arttırılmasına yönelik faaliyetlerimiz yaygınlaştırılarak devam etmektedir. Bu doğrultuda ilimizdeki kilolu veya obez bireylerin tespit edilmesi amacıyla aile hekimlerimiz tarafından kendi nüfuslarına kayıtlı her bireyin boy-kilo BKİ (beden kitle indeksi) ölçümleri yapılıp Aile Hekimliği sistemine kayıtları yapılmaktadır. Elde edilen tespitler sonucu kilolu vatandaşlarımızın durumlarına göre danışma, bilgilendirme hizmeti verilmekte gerekli durumlarda İlimiz 12 ilçe Toplum Sağlığı Merkezleri bünyesinde bulunan “Sağlıklı Beslenme ve Obezite Danışma Birimleri”nde görevli diyetisyenler tarafından beslenme ve diyet danışmanlığı yapılmaktadır.
Ayrıca önleme çalışmaları çerçevesinde ilimiz genelinde okullarımız başta olmak üzere, tüm kamu kurum ve kuruluşlarına, halkımıza, askeri birliklere ve talep halinde her gruba yönelik eğitim faaliyetleri sürdürülmektedir.
Halkımızın farkındalığının arttırılması son derece önemlidir. Her birey ne yediğini ne içtiğini ve ne kadar fiziksel aktivite yaptığını sorgulamalıdır. Eğer önlem alınmazsa obezite engelliliğin yanında kronik hastalıklar için de çok daha fazla risk oluşturacaktır. Bildiğiniz gibi kalp hastalarımızın yaklaşık %35’nin tip 2 diyabetin, % 80’nin hipertansiyon hastalarının % 55’inin obez olduğu tespit edilmiştir.
Obeziteyi etkileyen faktörlerin başında yemek yeme alışkanlıkları gelmektedir. Yine obezitenin yaşla orantılı olarak arttığı gözlenmiştir. Kadınlarda vücutlarındaki yağ oranı daha fazla olduğu için erkeklere oranla obezite daha fazla görülmektedir. Kişilerin yaşam tarzı, hareket azlığı, televizyon ve bilgisayar karşısında fazla vakit geçirme, ulaşımın daha hızlı ve zahmetsiz sağlandığı araçların tercih edilmesi gibi sebepler günümüzün en yaygın ve tehlikeli sağlık problemi olan obeziteyi tetiklemektedir. Obezite yaşam kalitesinde düşüş, ekonomik kayıplar, iş gücü kayıplarını da beraberinde getirmektedir. Aynı zamanda obezite toplumun iş gücü verimliliğinin azalması, sosyal güvenlik ve sağlık giderlerinin artışı nedeniyle toplumsal açıdan da giderek artan ağır bir yüktür. Obezite ciddi ve kronik hastalıklara yol açmaktadır; diyabet, kalp hastalığı, kanser, solunum problemleri ve eklem problemleri bu hastalıkların başında gelmektedir. Dünya Sağlık Örgütü ve diğer obeziteye yönelik çalışan örgüt ve sivil toplum kuruluşlarının amacı; obezitenin bir sağlık problemi olarak kabul edilmesi ve tedavisinin sağlanmasıdır. Yine toplum bilinçlendirme çalışmaları ile obezitenin önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Obezite kontrol çalışmaları uzun soluklu çalışmalar olup sağlık, eğitim, ulaşım, pazarlama, iletişim, şehirleşme, gıda, spor gibi birçok alanı doğrudan ilgilendiren geniş kapsamlı çalışmalardır.
Çağımızın en büyük sağlık problemlerinden biri olan obeziteden korunmada bireylere de farklı sorumluluklar düşmektedir. Halkımız sunulan hizmetleri takip ederek, yeterli ve dengeli beslenme ile düzenli fiziksel aktivite alışkanlıkları kazandıran bir hayat tarzını benimsemelidir.
Obezitenin Tedavisi
Obezite oluşmadan korunma büyük önem taşımaktadır. Obeziteden korunma, çocukluk çağında başlamalıdır. Çocuk ve adolesan döneminde oluşan obezite, yetişkinlik dönemi obezitesi için zemin hazırlamaktadır. Bu nedenle aile, okul ve çevre yeterli ve dengeli beslenme ve fiziksel aktivite konularında bilgilendirilmelidir. Obezite tedavisi, bireyin kararlılığı ve etkin olarak katılımını gerektiren, tedavisi zorunlu, uzun ve süreklilik arz eden bir süreçtir. Obezite tedavisinde hekim, diyetisyen, psikolog, fizyoterapistten oluşan bir ekip gerekmektedir.
Obezite tedavisinde amaç, gerçekçi bir vücut ağırlığı kaybı hedeflenerek, bireye yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir. Vücut ağırlığının 6 aylık dönemde %10 azalması, obezitenin yol açtığı sağlık sorunlarının önlenmesinde önemli yarar sağlamaktadır.
Obezite tedavisinde kullanılan yöntemler 5 grup altında toplanmaktadır. Bu yöntemler;
1.Tıbbi beslenme (diyet) tedavisi,
Obezitenin tedavisinde tıbbi beslenme tedavisi anahtar rol oynamaktadır. Obezitede beslenme tedavisi ile:
Vücut ağırlığının, boya göre olması gereken (BKİ= 18.5 – 24.9 kg/m2) düzeye indirilmesi hedeflenmelidir. Tıbbi beslenme (diyet) tedavisinin bireye özgü olduğu unutulmamalıdır. Başlangıçta belirlenen hedefler, bireyin olması gereken ideal ağırlığı olabildiği gibi, ideal ağırlığının biraz üzerinde de olabilir.
Uygulanacak zayıflama diyetleri yeterli ve dengeli beslenme ilkeleri ile uyumlu olmalıdır. Amaç, bireye doğru beslenme alışkanlığı kazandırılması ve bu alışkanlığını sürdürmesidir.
Vücut ağırlığı boya göre olması gereken (BKİ= 18.5 – 24.9 kg/m2) düzeye geldiğinde tekrar ağırlık kazanımı önlenmeli ve kaybedilen ağırlık korunmalıdır.
2.Egzersiz tedavisi
Yetişkinlerin her gün ortalama 30 dakika orta şiddette egzersiz yapması önerilmektedir. Bu düzey bir aktivite günlük 200kkal enerji tüketimini sağlar. Obez kişilerde her gün fiziksel olarak aktif olmak amaçlanmaktadır. Enerji harcaması kişinin vücut ağırlığı ve aktivite şiddetine göre değişir.
3.Davranış değişikliği tedavisi
Vücut ağırlığının denetiminde davranış değişikliği tedavisi, fazla ağırlık kazanımına neden olan yemek yeme ve fiziksel aktivite ile ilgili olumsuz davranışları olumlu yönde değiştirmeyi veya azaltmayı, olumlu davranışları ise pekiştirerek yaşam biçimi haline gelmesini amaçlayan bir tedavi şeklidir.
4.Cerrahi tedavi
Obezitede cerrahi yaklaşım temelde ikiye ayrılır. Besinlerle alınan enerjinin azaltılmasına yönelik bariyatrik cerrahide hedef, besinlerin gastrointestinal sistemde emilimlerini azaltmaktır. Bu amaçla bypass, gastroplasti, gastrik bantlama, gastrik balon vb. yöntemleri kullanılır. Rekonstrüktif cerrahide ise amaç; vücudun çeşitli bölgelerinde lokalize olmuş mevcut yağ dokularının uzaklaştırılmasıdır. Bu tedavi estetik ağırlıklıdır ve eğer hasta obezite tedavisinin gereklerini yerine getirmezse yağ birikimi tekrar gerçekleşmektedir.
Kaynak: Haber Merkezi