Referandum ve yaşanılan süreç ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Turan, referandumdan çıkacak sonuç için ‘Milletin kararı başımızın tacıdır’ diye konuştu.
Referandumdan ‘EVET’ çıkması durumunda, mevcut sistemdeki seçilmiş iki lider riskinin azalacağını ve referandumun bu riski ortadan kaldırmak için zemin hazırlayacağını savunan Turan, MHP ve diğer partilerle bir araya gelerek, demokratik ölçülerle sistemin uygun hale getirileceğini, seçim kanunu, iç tüzük gibi önemli kanunları çıkarmayı ümit ettiklerini kaydetti.
Referandumdan ‘HAYIR’ çıkması durumunda da, ülkede hiçbir şeyin değişmeyeceğini, mevcut durumun devam edeceğini dile getiren Turan, referandumu hükümet krizlerinin, 28 Şubat’ların, 15 Temmuz’ların tekrar yaşanmaması için önerdiklerini kaydetti. Sonucun ‘HAYIR’ olması durumunda halka bunu anlatmakta güçlük çektikleri ve eksik anlattıkları düşüncesiyle kendilerini hesaba çekeceklerini belirten Turan, çıkacak sonuca ilişkin ‘’Milletin kararı başımızın tacıdır’’ dedi.
‘Referandum Süreci Seçimlerin Üzerinde Bir Havada Sürüyor’
Referandum kampanyalarının başlamasıyla birlikte Cumhurbaşkanı’nın meydanlara inip kalabalıkla buluşmasını değerlendiren Turan, vatandaşların sadece meydanları değil, sokakları ve evlerinin önlerini de doldurduklarına dikkat çekti. Referandum sürecinin seçimlerin üzerinde bir havada sürdüğünü belirten Turan, Cumhurbaşkanı’nın özel bir lider olduğunu ve şehirlerdeki kalabalığın Cumhurbaşkanına verilen değerin ifadesi olduğunu söyledi. Seçmenin neyi oylayacağını bilmediğini iddia eden kesimin izan sahibi olmadığına değinen Turan, anayasa değişikliği paketinin daha çok yeni olduğunu, ancak vatandaşın bu değişikliğin sebebini net olarak anlamış olduğunu belirtti. Toplumda, 15 Temmuz sonrası ülkede ortaya çıkan havanın üzerine kurulan siyaset tarzının Milliyetçi Hareket Partisi ile beraber ortaya konulan reaksiyonun karşılık bulacağını ifade etti.
‘’Millet Kendi Liderini Doğru Bir Şekilde Bulur’’
Mevcut Cumhurbaşkanı’ndan sonra gelecek kişinin doğru kişi olup olmayacağının bilinmeyeceğini savunan yaklaşımın, Cumhuriyet Halk Partisi’nin halka olan güvensizliğinden kaynaklanan bir yaklaşım olduğuna dikkat çeken Turan, milletin yanlış kişiyi seçmeyeceğini, topluma güvenilmesi gerektiğini, millet ne derse onun olacağını söyledi. Turan, endişelenmeye gerek duymadığını ve milletin bundan sonra da kendi liderini doğru bir şekilde bulacağını kaydetti.  Muhalefetin, yeni sistem için "Ya Erdoğan sonrası akıl nizam sahibi birisi gelmezse" şeklindeki eleştirilerine cevap veren Turan; ‘’Bu millete güvenmemek! Tayyip Bey sonrası ne olur değil, halk ne derse o olur. Bu millet yanlış ideolojik takıntısı olana prim vermez’’diye konuştu.
 ‘’%50’den fazla oy olmak zorunda olan birinin tek adam olmasına imkan yok’’
Anayasa değişikliği sonrası tek adam yönetiminin kurulacağı iddialarına da cevap veren Turan, ‘’%50’den fazla oy olmak zorunda olan ve 5+5 şeklinde iki dönem seçilebilecek birinin tek adam olmasına imkan yok. Kaldı ki; meclis kanun yapımı ve denetim yolları ile hükümeti denetleyebilecek. Kendi bütçesini yapamayan birinin tek adam olmasına imkan var mı? Meclis’in bütçeyi kabul etmeme hakkı var. Uzlaşma olmazsa ne olur? Karşılıklı seçime gidilir’’ dedi.
Gensoru ve güvenoyunun kaldırılmasıyla ilgili, bunların parlamenter sistemin doğasında bulunduğunu ve yürütmenin yasamanın içerisinden çıktığını belirten Turan, yeni sistemle birlikte halkın yürütme için direkt oy vereceğini söyledi. Bu durumda yasamanın onayına ihtiyacının kalmayacağına dikkat çeken Turan, eskiden yasamanın elinde olan onayın, yeni sistemle halkın elinde olduğunu belirtti.
 ‘’Kuvvetler Ayrılığına Halel Gelmiş Bir Yapı Var’’
Turan, yeni sistemde oluşacak kuvvetler ayrılığı ile ilgili soruya; ‘’Şu an meclisin içinde AK Parti içinden seçilen hükümet yok mu, bakanlar yok mu? Ben vekilim, yarın bakan olurum diye talebim olabilir mi, olabilir. Şuanda asıl kuvvetler ayrılığına halel gelmiş bir yapı var. Ama yeni dönemde bence tam ayrılacak. Yargı zaten ayrı bir erk. Yani şu an diyorlar ki AYM üyelerini Cumhurbaşkanı atayacak. Şuanki AYM üyelerini Cumhurbaşkanı atamıyor mu? O zaman yeni bir durum yok. Ama şu var; Cumhurbaşkanı beş artı beş en fazla on yıl seçilebiliyor. Ama AYM  üyeleri 12 yıl seçilebiliyor. Yani atayan kişiye göre karar vermek diye bir şey olmaz. Atarsınız mahkeme üyesini önündeki mevzuata göre karar verir. Kendisini atayan kişiye hep kıyak geçecek tarzı bir güvensizliktir’’ şeklinde cevap verdi.
Yeni sistemde Cumhurbaşkanı ile hükümetin farklı partilerden seçildiğinde sistemin tıkanıp tıkanmayacağı sorusu üzerine, farklı kültürlerden bile olmalarının sıkıntı doğurmayacağını ifade eden Turan, yasama ve yürütmenin farklı işleyeceğini hatırlatarak şunları söyledi: ‘’Neden tıkansın. Farklı kültürlerden olsa ne olur ki. Birisi yasama ile ilgili iş yapacak, birisi yürütme ile ilgili işi yapacak. Hatta belki de bu bizim için tecrübe olacak. Cumhurbaşkanı yürütme faaliyeti yaparken başka bir partiden  olan meclis çoğunluğu belki daha sert denetleyecek. Bu problem değil’’.
 
 ‘’Bizim kadınlarla ilgili çok farklı bakış açımız var. Kadınlar arasında ‘EVET’in daha az olduğu iddiasını da doğru bulmuyorum’’
Kamuoyunda çoğunluğunu kadınlardan oluşturan kararsız %20’lik bir kesim olduğuna dair bir algının yaratıldığını ancak bunun doğru olduğuna inanmadığını söyleyen Turan sözlerine şu şekilde devam etti: ‘’Gördüğüm aslında olağanüstü kararsız falan yok ortada. Net kararını vermiş durumda. MHP’nin içinde karşı  cenahta yer alan insanlar var, o  önümüze konan sorun olarak gösteriliyor. Ama onun kadar belki CHP ve HDP’de mevcut yönetime kızan ve mevcut yönetime kızdığı için ‘EVET’ demek isteyenler var, onu da görüyorum. Dolayısıyla Anadolu illerine baktığımızda öyle çok büyük kararsız yok. Tabi  her seçimin kararsızı vardır, bu kararsızlar için de daha çok kampanya yapılır, daha çok izahta bulunulmaya çalışılır, ama yüzde 20 olduğunu düşünmüyorum. AK Parti kurulduğu günden bugüne kadınlar ve gençler hep özel bir yer teşkil etti. O yüzden bizim kadınlarla ilgili çok farklı bakış açımız var. Kadınlar arasında ‘EVET’in daha az olduğu iddiasını da doğru bulmuyorum. Belki kadınların daha hassas olduğunu, daha duygusal olduğunu hatırlatarak anayasa görüşmeleri sırasında meclisteki tablodan rahatsız olduklarını düşünüyorum. Ben kadınların bizi daha iyi anlayacağına, daha fazla ‘EVET’ diyeceğine inanıyorum’’.
 ‘’ ‘HAYIR’ Diyene Baskı Var Diye Bir Algı Var, Oysa Tam Tersi’’
‘’ ‘EVET’ diyen de, ‘HAYIR’ diyen de bu memleketin evladı. Fakat şöyle bir şey oluştu; bir kişi özellikle sosyal karşılığı varsa, sanatçı, iş adamı, siyasetçi vs. ‘EVET’ dediği zaman direkt bu insana hakaretler, yalaka tarzı yaklaşımlarla baskı oluyor. ‘HAYIR’ diyene böyle bir şey olduğunu görmüyorum. Ben bunu adil bulmuyorum. Şu an ‘HAYIR’ deseniz, size hiç kimse neden dediniz demez. Ama ‘EVET’ deseniz dünya kadar basın organı, siyasetçi neden ‘EVET’ dedin diye çok büyük hakaretlerde bulunur. Bakın ‘HAYIR’ diyene baskı var diye bir algı var, oysa tam tersi. Mesela Sn. Kılıçdaroğlu “EVET diyen ihanet eder” diye açıklamalarda bulunmuş. Nasıl ‘EVET’ diyene ihanet eder dersiniz. Hüda Kaya “inancımıza göre EVET demek Allah’ı inkar etmektir” demiş, bu ne rezillik. Bir sürü örnek var. ‘HAYIR’ dediğiniz zaman bunun adı demokratik özgürlük ama ‘EVET’ dediğiniz zaman yalakasınız. Oysa her ikisini de rahatlıkla bunu söyleyebilmesi lazım.’’
 ‘’Bizim hükümetimiz ‘terör örgütleri HAYIR diyor’ dedi. Bu yanlış değil ki, yalan değil ki’’
 ‘Hayır diyen teröristtir’ tartışmasının çarpıtılarak kamuoyunda yanlış algı yaratma çabası bulunduğuna dikkat çeken Turan, konunun manipüle edildiğini söyleyerek; ‘’Seçmene iki tercihte bulunma hakkı tanınmışken tercihinden ötürü seçmeni terörist ilan etmek mümkün mü? Ak parti asla böyle bir dil kullanmaz. Burada hem Cumhurbaşkanı, hem de Başbakan bir tespitte bulunuyor. Bakın Başbakanımız ‘hayır diyenler haindir’ demedi. Bizim hükümetimiz ‘terör örgütleri hayır diyor’ dedi. Bu yanlış değil ki, yalan değil ki. Terör örgütleri hayır diyor. Söylemeyelim mi FETÖ’nün ve PKK’nın hayır dediğini? İyi niyetle ‘HAYIR’ diyeni uyarmaya çalışıyoruz’’ şeklinde konuştu.
 
 
 ‘’Anketler ne derse desin biz son güne kadar işimizi sıkı tutacağız, daha çok oy almaya çalışacağız’’
Turan, anayasa değişikliğiyle ilgili oylamanın anket sonuçlarının açıklanmaya başlamasına ilişkin; ‘’Şuan  ‘EVET’ ile ilgili hiçbir sorun yok. Anketler ne derse desin biz son güne kadar işimizi sıkı tutacağız, daha çok oy almaya çalışacağız. Bizim için şu an ‘EVET’ mi, ‘HAYIR’ mı tartışması yok. ‘EVET’ yüzde kaçla çıkar tartışması var.  Daha üst seviyede çıkmazsa bir başka anlayışı ortaya koyacak, o yüzden biz ‘EVET’in çok olmasını istiyoruz’’ diye konuştu.
 
 ‘’Sayın Bahçeli’yi MHP’den uzaklaştırma iddiasından başka bir şey değil’’
Milliyetçi Hareket Partisi içerisinde yaşanan muhaliflerden kaynaklı sorunlara da değinen Turan, partide tutunamayan muhaliflerin MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi partiden uzaklaştırma çabasında olduklarını iddia ederek şöyle konuştu: ‘’Her partinin tabanında etkilenme potansiyeli vardır. CHP’de de, AK Parti’de de, MHP’de de var. MHP şu an kendi alanı içinde bir kriz yaşadı fakat bu krizi büyük oranda aştı. Dolayısıyla kongrede sonuç alamayanların, referandumundan sonuç alma iddiasında bulunması samimiyetten uzak. Sayın Bahçeli’yi MHP’den uzaklaştırma iddiasından başka bir şey değil. Onlara MHP’de yer olmadığından dolayı, ‘Sayın Bahçeli olmadan nasıl bir adım atarız’ derdindeler. ‘HAYIR’ çıkması halinde Bahçeli’nin de yorulacağını düşündükleri için ‘HAYIR’ diyorlar’’.
‘’140 yıllık parlamenter deneyimimiz yok, sürekli kavga eden cumhurbaşkanları var’’
Parlamenter sistem değişeceği için endişe eden ve 140 yıllık parlamenter sistemin değişmemesinin gerektiğini savunanlara da bir cevap veren Turan, ‘’1877’de Meclis-i Mebusan açıldıktan birkaç ay sonra kapatıldı ve 30 yıla kadar da kapalı kaldı. 140’ın 30’u geçti. Sonra İttihat Terakki yılları var. 1950’de ancak demokrasiye geçtik ama ondan sonrada her 10 yılda bir darbe oldu. Bir on yıllık parlamenter rejim var doğru düzgün işleyen. O nedenle bunu sakin değerlendirdiğimizde, halkımıza anlattığımızda bu derdimizin iyi anlaşılacağını düşünüyorum ben. 140 yıllık parlamenter deneyimimiz yok, sürekli kavga eden cumhurbaşkanları var’’ diye konuştu.
‘CHP Başkanlık Sistemiyle Yönetiliyor’
CHP’nin referandum kararının AK Parti karşıtlığından dolayı ‘HAYIR’ olduğunu ifade ederek, CHP’nin parti içi yönetiminin yıllardır başkanlık sistemi olduğunu vurgulayan Turan şunları söyledi: ‘’CHP esasında sistemi inceleyip de düşündüğünden değil, AK Parti’den dolayı ‘HAYIR’ diyor. Siyaset üretemediğinden dolayı da AK Parti karşıtlığı üzerinden siyaseti dizayn etmeye çalışıyor. Bu yüzden baktığınızda Chp’lilerin eski tarihlerde başkanlığa evet dediğini biliyoruz. 2008 yılında yaptıkları kongrede önemli bir değişiklik yapıyorlar. CHP’nin  genel başkan yardımcıları parti meclisine karşı sorumluyken ve parti meclisi oyuyla seçilirken 2008 değişikliğinden sonra artık genel başkan yardımcılarını genel başkan atıyor ve genel başkana karşı sorumlu oluyorlar. Bakın bu tam başkanlık demek işte. Aslında Türkiye’nin başkanlık sistemin geçmesinden önce CHP başkanlık sistemini kullanmış oluyor’’.
‘Kılıçdaroğlu’nun 18 yaş için söyledikleri çok sığ bir yaklaşım’
Milletvekili sayısının 600’e çıkarılması ve seçilme hakkının 18 yaşına çekilmesi ile ilgili değerlendirmeler yapan Turan;  ‘’Vekil başına düşen seçmen sayısında hala Avrupa’nın gerisindeyiz. Buna bir ayar vermek gerekiyordu. Bunu israf olarak değerlendirmek darbecilerin bakış açısıyla aynıdır. Tam tersine millet iradesi daha fazla Meclis’e yansıyacak. Dünya’nın gelişmiş ülkelerine baktığımızda hemen hemen çoğunda 18 yaşın seçme seçilme yaşı olduğunu görüyoruz. Türkiye’de 30’ken biz 25’e indirdik. Bununla ilgili zaten iddiamız vardı. Şimdi siz seçme hakkı veriyorsunuz ama seçilme hakkı vermiyorsunuz. Bunun doğru olmadığını düşünüyoruz. Fakat Kılıçdaroğlu’nun bunu kendi çocukları için istiyorlar söyleminin çok şık olmadığını düşünüyorum. Çok sığ bir yaklaşım olduğunu ve gençlere hakaret olduğunu ve kendi siyaset hayatında kötü bir hatıra olarak kalacağını düşünüyorum. Çünkü bu konuda bizim niyetimizin ne olduğu belli. Biz 25-26 yaşında vekil koyduk, hangimizin çocuğuydu?’’ dedi.
‘’ Ben de idamın gelmesinden yanayım ama…’’
‘’İdam bizim ceza kanunumuzda kaldırılmıştır. Bunun için toplumumuzun büyük beklentisi olduğunu biliyorum. Bunu iyi tartışmak lazım. Çünkü kaş yapalım derken göz çıkartmayalım. İdamın Türkiye’de uygulanmasının muhtemel riskleri var. Yanlış karar verme ihtimali gibi. Daha da ötesi Gülen’in iadesi meselesi. ‘Türkiye’de idam tartışılıyor, dolayısıyla Türkiye’ye vermeyelim’ dedi bazı uluslararası hukukçular. Eğer sonuç alacaksak idamın gelmesinden ben de yanayım ama Türkiye’ye ayak bağı olacaksa, idamı istenen kişilerin iadesine engel olacaksa, bunu iyi tartışmak lazım.’’
‘’AK Parti Hata Yapınca Bedel Ödetelim, CHP Yapınca Susalım’’
AK Parti Anamur Gençlik Kolları Başkanı Hasan Baki’nin ‘’Atatürk keşke olmasaydı, Türk’e benzemiyor’’  ve Ak Partili İl Başkan Yardımcısı Ozan Erdem’in ‘’Referandumdan ‘EVET’ çıkmazsa iç savaş çıkar’’ sözlerine de açıklık getiren Turan, teşkilatlarda zaman zaman hata yapanların ya da kötü niyetli insanların bulunabileceğini, bu kişilere parti olarak gerekli işlemlerin yapıldığını ifade etti.
‘’AK Parti Türkiye’nin en büyük siyasi hareketi ve çok büyük bir teşkilat. Bu teşkilat içinde zaman zaman hata yapanlar  veya kötü niyetli  insanlar olabilir. Zaman  zaman bazı arkadaşların büyük bir gaf yaptığını üzülerek görüyoruz. Bizim Manisa’daki bir üyemizin konuşmasındaki bir hatadan dolayı aynı gün  genel merkezimiz toplantı kararını verdi ve istifasını aldılar. Yetmedi yargı adım attı, savcılık soruşturma başlattı. Yani hem hukuki, hem siyasi olarak bedel ödettik arkadaşımıza. Ama elimizde örnekler var.  Kılıçdaroğlu’nun aynı ifadeye çok yakın “kan dökmeden başkanlık olmaz” ifadesi var. Bakın Manisa’daki CHP’li  Tur Yıldız Biçer “iç savaş arifesindeyiz” demiş. Bizim üyemizin söylediğinden ne farkı var bu ifadenin? CHP’li vekile  CHP’nin herhangi bir adım atığını duydunuz mu? Basının, yargının adım attığını duydunuz mu? Böyle bir şey yok, ben buna isyan ediyorum. AK Parti’nin herhangi bir üyesi bir hata yaptığı zaman hem siyasi olarak, hem hukuki olarak, hem basın olarak bedel ödeteceğiz ama CHP’nin vekilleri bunu söylediği zaman kimse elini atmayacak, susacak. Ben bunu doğru ve adil bulmuyorum’’.
‘’Bir Oyun Döndüğünü Düşünüyorum’’
İrfan Değirmenci’nin işine son verilmesi ile ilgili de görüşlerini belirten Turan, Değirmenci’nin referandum görüşünü açıkladığı için Doğan Medya’daki işinden çıkarıldığı iddialarını doğru bulmadığını belirterek, ‘’İrfan Değirmenci’nin reytinglerde başarısız olduğunu, bununla ilgili zaten eleştirildiğini biz de okuduk basından. Eğer Doğan Grubu ‘HAYIR’ diyen birisini atacaksa, bunun belki en son İrfan Değirmenci olması lazımdı. Bir sürü yazarının bu şekilde dediğini herkes biliyor, burada ben bir oyun döndüğünü, kötü niyet olduğunu düşünüyorum. Zaten çıkarılacak olan bir kişinin bu söylemle  çıkarılarak hem İrfan Değirmenci’nin büyütüldüğünü, hem de ‘EVET’ diyenlerin baskı yaptığının örnek hale getirildiğini düşünüyorum’’ dedi.
 
 


Kaynak: Haber Merkezi