Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Türkiye; Filistin, Gazze ve Lübnan için görünenden, konuşulandan, basına yansıyandan çok daha fazlasını yapmaktadır. Soykırım duruncaya, Gazze ve Filistin tamamen özgürleşinceye kadar tüm gücümüzle, tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanında olacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı. Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi “Buradan ekranları başında bizleri takip eden tüm vatandaşlarıma selam ve saygılarımı yolluyorum.

 

Gönül coğrafyamızın dört bir ucunda hayat ve haysiyet mücadelesi veren kardeşlerime aynı şekilde muhabbetlerimi iletiyor, Rabbim yardımcıları olsun diyorum.

 

Öncelikle maarif davamızın öncüleri olan öğretmenlerimizin dün kutladıkları 24 Kasım Öğretmen Günü’nü bir kez daha tebrik ediyorum.

 

23 Kasım’da gerçekleştirdiğimiz programla hem ulvi bir vazifeyi yerine getiren sevgili öğretmenlerimizle bir araya geldik, hem de 20 bin yeni öğretmenimizin atamasını gerçekleştirdik. Vatanımızın her bir köşesinde birer eğitim neferi olarak aşkla görev yapacaklarına inandığım yeni öğretmenlerimizi tekrar vazifelerinde tebrik ediyorum.

 

Eğitimi son 22 yıldır önceliklerinin ilk sırasına yerleştirmiş bir iktidarız. Evlatlarımızın en iyi şekilde yetişmesi için hiçbir fedakârlıktan kaçınmadık. Şurası da bir gerçektir ki; eğitim-öğretimde değişime ve yeniliğe direnmek bizatihi hayatın kendisine direnmek manasına gelir. Ülkemizde maalesef kendi hâlen 1940’ların şartlarında gören, eğitime bir gelişim ve tekâmül aracı olarak değil bir ideolojik formatlama aracı olarak bakan bir kesim bulunuyor. Kökü mazide ati tasavvurumuza uygun bir şekilde hayata geçirdiğimiz Türkiye Yüzyılı maarif modelimizin uygulanmasında bu çevrelerin temelsiz eleştirilerine, engellemelerine ve sabotajlarına maruz kalıyoruz.

 

“EĞİTİM-ÖĞRETİMİ GÜNLÜK SİYASİ TARTIŞMALARIN VE İDEOLOJİK TAKINTILARIN OBJESİ HÂLİNE GETİRMEK YANLIŞTIR”

 

Öğretmenlerimizle buluşmamızda da ifade ettim, milletçe hepimizin geleceğini ilgilendiren eğitim-öğretim meselesini günlük siyasi tartışmaların ve ideolojik takıntıların objesi hâline getirmek yanlıştır. Tüm paydaşların katkısı alınarak hazırlanmış bilimsel, kuşatıcı, modern, millî ve manevi değerleri önceleyen, insanı merkeze alan yeni modelimiz Türkiye yüzyılının inşasını kolaylaştıracaktır. İstikbalimizin teminatı olarak gördüğümüz 20 milyon öğrencimizin en iyi şekilde yetişmesi, en iyi eğitim-öğretimi alması, imkânlardan en iyi şekilde ve eşit olarak istifade etmesi için üzerimize düşeni yapacağız. Yine önümüzdeki dönemde Türkiye’nin ekonomik şartları iyileştikçe bunun öğretmenlerimize de etki etmesi için her türlü adımı atacağız.

 

Bir kez daha tüm öğretmenlerimize emekleri, fedakârlıkları, sabırları için ülkem ve milletim adına teşekkür ediyor, şehit öğretmenlerimizi rahmetle anıyor, emekli öğretmenlerimize sağlıklı, hayırlı ömürler diliyorum.

 

81 vilayetimizde, sınırlarımızın içinde ve dışında Türkiye Maarif Vakfı’nın Asya’dan Afrika’ya yayılan okullarında eğitim meşalesini gururla taşıyan tüm öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü tebrik ediyorum.

 

Bu vesileyle, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde şiddetin olmadığı bir Türkiye ve dünya için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğimizi özellikle vurgulamak istiyorum.

 

“KADINLARIN HAYATIN HER ALANINDA HAK ETTİĞİ YERE GELMESİ İÇİN ÇABA HARCADIK”

 

Kim ne derse desin, Türkiye bizim hükûmetlerimiz döneminde kadına şiddet başta olmak üzere şiddetin her çeşidiyle mücadelede tarihî nitelikte kazanımlar elde etmiş, ülkemiz çok ileri bir noktaya gelmiştir. Kadına yönelik yanlış algıların kırılmasından, iş, eğitim ve siyaset alanındaki bariyerlerin kaldırılmasına kadar nice başlıkta sorunları çözdük, eksikleri giderdik, meselelerimizin üzerin gitme cesareti gösterdik. Kadın hakları konusunun araçsallaştırılmasına izin vermeden kadınların hayatın her alanında hak ettiği yere gelmesi için çaba harcadık, son 22 yılda bu konuda çok köklü, çok kapsamlı reformları devreye aldık. Elbette tüm sorunları çözdük iddiasında değiliz, ama geriye doğru baktığımızda aşılmaz görülen duvarların yıkıldığı, nice yanlışın, nice hatalı uygulamanın düzeltildiği tartışmasız bir gerçektir. Dünün gözümüzde büyüyen sorunları bugün artık tarihe karıştı, inşallah bugünün sorunları da yarın önümüze çıkmayacak. Kadınlarla dayanışma içinde fiziki ve psikolojik şiddete karşı mücadelemizi devam ettireceğiz.

 

Dış politikada oldukça yoğun ve karmaşık bir gündemle karşı karşıyayız. İsrail’in Gazze’ye 7 Ekim 2023’te başlattığı saldırılar Lübnan’ı, Suriye’yi ve diğer bölge ülkelerini de içine alacak şekilde genişliyor. Birileri ısrarla görmezden gelse de Türkiye’nin hemen yeni başında son derece kanlı, son derece tehlikeli bir savaş tam 14 aydır devam ediyor. Türkiye olarak İsrail hükûmetinin saldırgan politikasına ilk günden itibaren en güçlü tepkiyi veren ülkelerden biriyiz. Katıldığımız her uluslararası toplantıda Gazze’de yaşayan vahşete dikkat çekiyoruz. Gazze’ye gönderilen insani yardımlar noktasında da 86 bin tona ulaşan yardım miktarıyla ilk sırada yer alıyoruz. İsrail’le ticareti tamamen keserek yaklaşık 9,5 milyar dolarlık bir ticaret hacminden sarfınazar ettik.

 

Uluslararası Adalet Divanı’nda, İsrail aleyhine açılan soykırım davasına müdahil olma başvurumuzu geçtiğimiz aylarda yaptık. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere tüm uluslararası örgütlerde İsrail’i çatışmaları durdurmaya zorlayacak tedbirler alınması için uğraşıyoruz. İslam dünyasının İsrail hükûmetine karşı tek yürek, tek bilek olması için yoğun gayret gösteriyoruz.

 

Şunun bilinmesini isterim Biz insanlığımızın sınandığı bu imtihan günlerinde Filistin halkına ve Gazzeli mazlumlara kardeşlik görevimizi yerine getirmenin gayretindeyiz. Türkiye’nin Filistin halkının haklı mücadelesine verdiği güçlü desteğin en yakın şahidi bizzat Filistinli, Gazzeli kardeşlerimizdir. Böyle insani bir meseleden siyasi rant devşirmeye çalışan siyaset tüccarlarını bugüne kadar muhatap almadık, bundan sonra da almayız. Çocuğu çocuk ve kadın 50 bin masumun kanı üzerinden oy hesabı güdenleri önce Allah’a, sonra da aziz milletimizin vicdanına havale ediyoruz.

 

Şahsımıza, partimize ve iktidarımıza iş birlikçi iftirası atanlar önce gitsinler Filistin direnişine terör yaftası vuranlarla kurdukları iş birliğini sorgulasınlar. 14-28 Mayıs seçim sürecinde Suriyeli mazlumlara yönelik ırkçı söylemlere sessiz kalmalarının hesabını versinler. Kimse kusura bakmasın, bizim Filistin davasına sağladığımız desteğin zekâtı bile bunların tamamının yaptıklarından katbekat fazladır.

 

“FİLİSTİN TAMAMEN ÖZGÜRLEŞİNCEYE KADAR TÜM GÜCÜMÜZLE KARDEŞLERİMİZİN YANINDA OLACAĞIZ”

 

Şunu çok net belirtmek durumundayım Türkiye, Filistin, Gazze ve Lübnan için görünenden, konuşulandan, basına yansıyandan çok daha fazlasını yapmaktadır. Soykırım duruncaya, Gazze ve Filistin tamamen özgürleşinceye kadar tüm gücümüzle, tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanında olacağız. Suudi Arabistan’ın ev sahipliğinde Riyad’da düzenlenen İslam İş Birliği Teşkilatı Arap Ligi İkinci Olağanüstü Ortak Zirvesi’ndeki konuşmamızda bu dik ve dirayetli duruşumuzu yine çok güçlü biçimde ortaya koyduk. Riyad toplantısında Gazze’deki katliamın durdurulması için ülkemizin attığı adımlardan ve insani yardım çabalarından sitayişle bahsedildi.

 

Dünya Liderleri İklim Eylemi Zirvesi’ne katılmak üzere gittiğimiz Bakü’de de iklim krizi yanında Gazze’deki İsrail barbarlığını gündeme getirdik. Burada ayrıca Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele ve bu mücadelede attığı adımları anlattım. Eşim Emine Erdoğan’ın girişimleriyle başlatılan ve kısa sürede küresel bir projeye dönüşen sıfır atık hareketinin önemini ifade ettim. Her iki zirvede pek çok devlet ve hükûmet başkanıyla görüşmeler yaptık. Bunların tamamında Gazze ve Lübnan’daki katliamlara dikkat çektik.

 

14 Kasım’da ülkemize resmî ziyarette bulunan Katar Emiri Şeyh Temim’le olan görüşmemizin ana konusu ticari ve ekonomik ilişkilerimizin yanı sıra Gazzeli ve Lübnanlı kardeşlerimizin yaşadıkları sıkıntılardı. Aynı şekilde 18-19 Kasım tarihleri arasında Brezilya’nın Rio şehrinde düzenlenen G-20 Liderler Zirvesi’nde de Gazze soykırımıyla birlikte İsrail’in işgal ve istila politikasının ülkemiz, bölgemiz ve tüm dünya için oluşturduğu tehdidi tüm boyutlarıyla muhataplarımıza izah ettik.

 

“KİMSEDEN ÇEKİNMEDEN, KORKMADAN FİLİSTİN HALKINA VE GAZZELİ KARDEŞLERİMİZE DESTEK OLUYORUZ”

 

Tüm bunlar apaçık ortadayken, Filistin meselesi konusunda Türkiye’yi haksızca eleştirmek bir hassasiyetin değil, kötü niyetin göstergesidir. Şehit edilen her Filistinli kardeşimizin acısı herkes gibi bizim de yüreğimizi dağlıyor. Sıkıştırıldıkları 360 kilometrelik dar bir alanda bombaların altında hayatta kalma mücadelesi veren kardeşlerimizin dramları herkes gibi bizi de hüzünlendiriyor. İnsan haklarında mangalda kül bırakmayanların katliamlarını sürdürmesi için İsrail’e verdiği koşulsuz destek herkes gibi bizi de öfkelendiriyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden uluslararası medya kuruluşlarına kadar elimizi attığımız her yerde şahit olduğumuz ikiyüzlülük herkes gibi bizim de umutlarımızı kırıyor. Ama tüm bu olumsuzluklara rağmen yılmadan, siyonist lobinin baskılarına teslim olmadan, kimseden çekinmeden, korkmadan Filistin halkına ve Gazzeli kardeşlerimize destek oluyoruz, olmaya da devam edeceğiz. Hep söylediğimiz gibi; “men sabera zafera” sabreden, zafere ulaşır. İnşallah Filistin halkı da bu zor günlerin sonunda feraha,  barışa, huzura kavuşacak, zalimler kaybedecek, kazanan Filistin davası olacaktır. Soykırım suçluları, döktükleri masum kanlarının hesabını mutlaka adalete vereceklerdir. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkarması bu yönde atılmış çok cesur bir adımdır. Netanyahu ve katliam şebekesi için çember giderek daralmaktadır. Bu kararın uygulanması, Roma statüsüne taraf ülkeler için bir samimiyet testi teşkil ediyor. Kararı uygulamakla yükümlü ülkelerin çoğunun destek beyan etmesini bu bakımdan takdire şayan buluyoruz. Türkiye olarak biz de Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin aldığı bu cesur kararı destekliyoruz.

 

“ENERJİDE TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE HEDEFİMİZ DOĞRULTUSUNDA EMİN ADIMLARLA İLERLİYORUZ”

 

BOTAŞ’ın kuruluşunun 50. yıldönümü münasebetiyle Anadolu Ajansımızın öncülüğünde Enerji Bakanlığımızın desteğiyle tertiplenen İstanbul Enerji Forumu sektörün geleceğine ufuk çizen bir toplantı oldu. Enerjide tam bağımsız Türkiye hedefimiz bu doğrultuda emin adımlarla ilerliyoruz. Madenciliğin gayri safi yurt içi hâsıla içindeki hacmini 20 yıl gibi bir sürede dört katına çıkararak 2023 yılında 270 milyar liraya ulaştırdık. Maden ihracatımızı yedi kat arttırarak 2023 yılında 5,7 milyar dolara çıkardık. 2024 yılında bor ürünlerinden yüzde 97’si ihracat olmak üzere toplam 1,3 milyar dolar satış rakamını yakalayacağız. Doğal gazda Sakarya Gaz Sahasındaki üretimimiz 7 milyon metreküpü buldu. Diğer sahalarımızla birlikte 3,5 milyon hanemizin ihtiyacını kendi doğal gaz üretimimizle karşılıyoruz. Bölücü terör örgütünden temizlediğimiz ülkelerde petrol arama sondaj çalışmalarımız kesintisiz sürüyor. Muhalefetin keşfimizi açıkladığımızda akıllarınca dalga geçtiği Gabar’daki petrol kuyularımızda günlük üretim miktarı 57 bin varile yükseldi. 2024 yılında Şırnak, Hakkâri, Van başta olmak üzere toplam 84 sondajı tamamladık. Bu sondajlarda 66 milyon varillik yeni rezerv keşfettik. 2025 yılında ise 143 arama sondajı yapmayı hedefliyoruz.

 

Türkiye’nin şu an günlük ürettiği petrol miktarı 155 bin varili geçmiştir. Son 1 yılda yenilenebilir enerji kaynaklı elektrik üretimi neticesinde 11 milyar dolarlık doğal gaz ithalatını önledik. Önümüzdeki 11 yılda rüzgâr ve güneş kurulu gücümüzü 4 kat artışla 120 bin megavata yükseltmeyi hedefliyoruz. Ülkemizin 70 yıllık hayali olan nükleer enerjiyi Akkuyu Santrali projemizle gerçeğe dönüştürüyoruz. Akkuyu Santrali devreye girdiğinde inşallah Türkiye’nin elektrik ihtiyacının yüzde 10’unu temin edecek, Rusya-Ukrayna Savaşı sebebiyle artan enerji ve emtia fiyatlarından vatandaşlarımızın olumsuz etkilenmemesi için her türlü tedbiri aldık. Vatandaşlarımızın elektrik ve doğal gaz faturalarına 2023 yılında 328 milyar lira, 2024 yılının ilk 10 ayında da 275 milyar lira destek olduk. Hâlihazırda meskenlerde kullanılan elektriğe düşük kademede yüzde 60, yüksek kademede yüzde 40, doğal gaza ise yüzde 63 destek uygulanıyor. Dar gelirli vatandaşlarımıza elektrik tüketim desteği kapsamında hanedeki kişi sayısına göre aylık 150 kilovat saat kadar destekleme yapıyoruz. Yılbaşından beri 4,1 milyon haneye 8,1 milyar lira elektrik tüketim desteği, 654 bin haneye ise 1,4 milyar liralık doğal gaz tüketim desteği verdik. Bu sene içinde 1,6 milyon haneye toplam 1,4 milyon ton kömür dağıtımı yapıyoruz. Bir taraftan enerjide yeni atılımlar gerçekleştirirken, diğer taraftan da sosyal devlet vasfımızın gereğini ifa etmeye çalışıyoruz.

 

“HALKA HESAP VERMENİN EN ÖNEMLİ NİŞANESİ OLAN BÜTÇE SÜRECİNE BÜYÜK ÖNEM ATFEDİYORUZ”

 

Bugünkü kabine toplantımızda çalışma sosyal güvenlikten dış politikaya, iç işlerinden savunma ve güvenlik meselelerine kadar pek çok konuyu değerlendirdik. Bakanlıklarımızın 2025 yılı bütçesine dair görüşmeler Plan ve Bütçe Komisyonu’nda devam ediyor. Halka hesap vermenin en önemli nişanesi olan bütçe sürecine kabine olarak büyük önem atfediyoruz. Geçen yıl boyunca yaptıklarımızı tek tek anlatırken, gelecek yılla ilgili vizyonumuzu ve hedeflerimizi de milletimizin temsilcileriyle paylaşıyoruz. Her zaman söylediğim gibi bizim halkımızdan gizlimiz, saklımız yoktur. Bizim hesabını veremeyeceğimiz hiçbir işimiz de yoktur. Hükûmetlerimizin alametifarikası bugüne kadar daima şeffaflık ve hesap verebilirlik olmuştur. Muhalefetten gelen her çeşit yapıcı eleştiriye, tenkide, teklife, fikre açık olduğumuzu defalarca vurguladık. Türkiye’nin ufkunu açan, yolunu aydınlatan, millete ve memlekete hayrı dokunan her öneriye kapımızı ardına kadar açık tutuyoruz. Akif’in ifadesiyle; yumuşak başlı ise zannetme ki uysal başlı bir koyunum. Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boynum. Ama zorbalığa, kabadayılığa, komisyon basıp Gazi Meclis’in çatısı altında terör estirilmesine de hiçbir surette eyvallah etmeyiz.

 

Geçtiğimiz günlerde Meclisimizden yansıyan sahneler hepimizin yüzünü kızartmış, muhalefetin hizmet gibi bir derdinin olmadığı ortaya çıkmıştır. Genel Kurul sefahatinde benzer kötü sahnelerin yaşanmaması en büyük temennimizdir. Herkesin sorumluluk duygusuyla hareket ederek Gazi Meclisimizin milletimizin gözündeki konumuna gölge düşürmeyeceğine inanıyorum.

 

Son olarak bir hususu ifade ederek toplantımızı tamamlamak istiyorum. Kamu hizmetlerinin etkin ve verimli şekilde yürütülmesi, eğitim, sağlık, gıda, ticaret gibi alanlar başta olmak üzere tüm hizmetlerin vatandaşların hak ve menfaatlerini koruyacak şekilde icra edilmesi önceliğimiz olmaya devam ediyor. Vatandaşlarımıza hizmet veren her kurumun denetim ve teftişi konusunda bugüne kadar gösterdiğimiz hassasiyet kamuoyumuzun malumudur. Ancak son günlerde kamuoyuna yansıyan birtakım hadiselerde denetim ve yaptırım zafiyeti olduğuna dair bir intiba oluştu, bu algının önüne geçmekte kararlıyız. Kim olursa olsun hiç kimse hukuktan, nizamdan, kanunun kendisine yüklediği mesuliyetleri yerine getirmekten azade değildir. Devlet kadroları içinde farklı vasıflarda çalışan herkesin görevi halkımıza en iyi şekilde hizmettir. Türkiye Cumhuriyeti devleti 85 milyonun tamamının hizmetindedir, bütün vatandaşlarının emrindedir. Millete hizmetten kaçmanın halkın verdiği imkânları suiistimal etmenin hiçbir mazereti olamaz. Hele hele bulunduğu konumu menfaat sağlama vasıtası olarak görenlere asla müsamaha ile yaklaşamayız. Bir süredir milletimizden çokça şikâyet aldığımız yetkisiz çakar ve tepe lambası kullanımıyla ilgili cezaları artırıyoruz. Ruhsatsız ateşli silahlar konusunda da kapsamlı bir düzenlemeyi hayata geçiriyoruz. Her iki hususta da bundan sonra kimsenin gözünün yaşına bakmayacağız.

 

Kamu kurum ve kuruluşlarının inceleme ve denetleme faaliyetlerinin daha etkin ve düzenli bir şekilde yürütülmesi amacıyla bir adım daha atıyoruz. Denetim konusunu düzenleyen bir genelgeyi inşallah bugün yürürlüğe koyuyoruz. Cumhurbaşkanlığına bağlı Devlet Denetleme Kurulumuz teftiş, rehberlik ve denetim faaliyetlerini bundan sonra çok daha sıkı takip edecek. Hatası, kusuru, ihmali, yanlışı olan kim varsa bunun gereğinin yapılmasını temin edecek. Aldığımız kararların ve yaptığımız istişarelerin hayırlı olmasını diliyorum.

 

Bu düşüncelerle kabine toplantımıza katkı veren tüm arkadaşlarımızı tebrik ediyor, sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyorum. Rabbim bizi millete ve insanlığa hizmet yolundan ayırmasın diyorum.”

 

Kaynak: Cumhurbaşkanlığı