Benim, 12 Eylül öncesi birçok yargılanma sürecim olmuştu. Bu yüzden bir Avukata ihtiyacım vardı. Birkaç Avukatla görüştüm.
Benim, 12 Eylül öncesi birçok yargılanma sürecim olmuştu. Bu yüzden bir Avukata ihtiyacım vardı. Birkaç Avukatla görüştüm. Onlar, benim davalarımı alamayacaklarını ifade etmişlerdi. Çünkü, onların dünya görüşüne ters bir kişiydim.
Bir Dostumuz, ben Işık Bey'le görüşeyim, dedi. Sonra, Işık Ağabey kabul etmiş. Ben, bürosuna giderek görüştüm ve benim Avukatım olmuştu...
Benim, sürekli Avukatım olmuştu.
Hukukun işleyişi yönünden bilgi sahibi olmuştum. Art niyetli Hakimlere karşı da beni korumuştu. Bu siyasi yargılamalardan beraat etmiştim.
Dostluğumuz böyle başladı.
Yıllar içinde, nerede karşılaşsak hemen ayak divanı kurar, sohbet ederdik. Fırından yeni çıkmış şiirlerini de okurdu... Memleket meselelerinde benim kırmızı çizgilerimi biliyordu. Ben de onun kırmızı çizgilerini biliyordum. Ortak kırmızı çizgilerimiz Türk, Türkiye'nin toprak bütünlüğü, Atatürk, Anayasamızın ilk dört maddesi, Türkçe bizim ortak kırmızı çizgimizdi...
Ben, hep Işık Ağabey! diye hitap ederdim. O, Sayın Tonkadiye hitap ederdi...
Üniversite vakfının da üyesiydi... Genel kurullarda da görüşürdük.
28 Şubat'ın meşum Rektörü için ben negatif düşünür ve Genel Kurullarda hiçbir zaman oy birliğiyle karar alınmazdı.
Işık Ağabey, divan başkanıyken bir oylamada, kabul edenler, dedi ve sonra oy çokluğuyla kabul edilmiştir, diye tutanağa yazdırırken bir üye niçin oy çokluğuyla diyorsunuz diye sordu.
Sayın Tonka, sürekli karşı oy kullanıyor, bu yüzden, dedi.
Ama, oylama yapmadınız, diye konuşunca, Işık Ağabey, kabul etmeyenler, diye sordu. Birtek ben, ret! cavabı verdim. Işık Ağabey, buyurun! Gördünüz herhaldededi ve kendi bildiği yoldan tutanağı yazdırdı. Bu durum, Sayın Prof. Dr. Ali Akdemir dönemine kadar devam etti. Sonra, benim oyum da bazen müsbet bazen de menfi olmaya devam etti. Bu durum günümüze kadar gelmiş oldu.
Yazar, Arkadaşımız Sayın Mustafa Atmaca, Çanakkale'nin Ağabeyleri, diye bir yazı yazarak beş Ağabey tespit etmişti...
Bunlar, Rahmetli Mehmet İhsan Gençcan, Işık İşgüden, İsmail Şen, Ülgür Gökhan ve ben...
İlk defa aramızdan Mahmet Ağabey Ayrıldı. 2019 Haziran'ında onu kaybettik. Sonra geçen yıl İsmail Şen Ağabey'i kaybettik. Bu gün de Işık Ağabey'i kaybettik...
Şehrimiz için büyük bir kayıp.
Işık Ağabeyler, Kırım'dan Romanya'ya oradan da Çanakkale'ye göç eden bir ailenin çocuğuydu.
Entelektüel bir kişilikti...
Torunum doğduğunda ona da güzel bir şiir yazmıştı...
O, Güzelyalı camisinde Ramazan Ayı içinde Teravih Namazında müezzinlik de yapacak kadar toplumla iç içeydi...
Çanakkale, çok renkli bir kişliği kaybetmiş oldu...
Çanakkale içinde bütün siyasi kimliklerle barışık olarak yaşayan ender bir kişilikti. Herkesle barışıktı...
Çanakkale, bir değerini, biz de bir Ağabey'i kaybetmiş olduk...
Üzüntümüz sonsuz...
Allah rahmet eylesin.
Durağın cennet olsun.
Dua ile...
Sevenlerine baş sağlığı ve sabırlar dilerim.
Hatıralarımızda yaşamaya, biz yaşadıkça devam edecektir...
Onu şimdiden özlüyoruz...
Çanakkale'den bir Işık İşgüden geçti...
Ama unutulmayacak!
Çanakkalemizin ve Baromuzun başı sağ olsun...
Sabırlar dilerim.
Göz yaşlarımızla...