Bilgiye nasıl ulaşırız? Sorusuna tefekkürle cevabını vermiştim.  Yani dünyanın her tarafında standart  bir  bilgi varsa doğrudur,dedim.

Bilgiye nasıl ulaşırız? Sorusuna tefekkürle cevabını vermiştim.  Yani dünyanın her tarafında standart  bir  bilgi varsa doğrudur,dedim.

İşte, başka bir değerlendirmem...

Ancak,sizin söylediklerinizin doğru kabul edilmesi için edinilen bilgilerin tek merkezde toplanması ve formatlanması gerekir. Böyle bir merkez olmadığına göre ,tartışmalarda hangi doğruya gittiğimiz ne kadar doğru . O da tartışmalı.  

      "Eşari "zihniyet", selefi bakış tarzını doğururken sizin söylediğiniz "nas" kabul edici, bakış tarzına uygun hareket eder.

      Maturidilik ise bilgiyi sorgular,elde olan verilere göre "şimdilik elde ettiğimiz verilere göre ,bu doğru." der.

 Bizim, bütün meselelere bakış tarzımız da daima indidir.

      Ben ne kadar tarafsızım deseniz de "ön kabul ve ön red"lerimiz bunda hakim unsur  olur.

       Şimdi,asıl mesele biz hangi bilgiyi beynin ön tarafına göre istiyoruz veya reddediyoruz.

Beyin herşeyi istifleme durumunda olamayacağına göre,bizim doğru dediğimiz bilgi de bile ,bir noksanlık olacaktır.

      İnsanoğlu ,kendi sınırını çizmeli ve bu sınır içinde biriktirdikleri ile yaşamalı. Biriktirdiklerini yeniden gözden geçirebilmeli.

     Şu an dünyada bilgi, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika merkezli bir biriktirme işinde önde.

    Doğu'da ise Japonya, Çin, Güney Kore ikinci sırada takip ediyor. Rusya ,Avrupa'ya eklemlenme çabasında.

      Peki  İslam Dünyası, Afrika Yerlileri'nin biraz üstünde.

 İslam Dünyası içinde de Türkiye en önde. Ancak patent hakkı konusunda "İslam Dünyası" yerlerde sürünüyor.

   Şimdi asıl mesele şu. Biz bu seviyemizle tefekkür ve bilimsel bilgiye nasıl ulaşacağız?

İşte! Atatürk, bunları görmüş birşeyler yapmak istemiş. Ondan sonrası, yine tufan olmuş.

En acınacak halimiz de bu!  

  Yine ,nakli ilimlerde ne kadar iyiyiz ,yukarılardayız, denebilir.

  Peki akli ilimlerde ,yani pozitif bilimlerde neredeyiz ve katkımız ne? İşte burada, bilginin istiflenmiş olduğu yere gidenler,bilgiye katkı sağlıyor.

Bilimi toplum hayatımızın temeline oturtmadığımız müddetçe de hep yerimizde sayarız.

Bir meczup nakli ilimlerde bir "illüzyon "oluşturup  toplumumuza ihanet edebiliyor. Hatta "bir can alan bütün insanlığı öldürmüş olur." hükmüne rağmen,

aklını başkalarına kiraya vermiş kişilerle de bilimsel bilgiyi tartışamazsın.

  Yine, hür insan,tefekkür eder.

Hür olmayan insanlar sürüdür. Biz, dolu dizgin sürü olmaya doğru gidiyoruz.

İşte size söylediğim, önce kavramlara aynı anlamı verelim, sonra neyi tartışmak istersek tartışalım.

Tartışmaktan da korkmayalım.

Bilgi edinmeniz dileğiyle...

******

Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...