Dün, her zaman gittiğim fırından ekmek aldım. Ekmek, boyutları açısından çok küçülmüştü... Şaşırdım!

Dün, her zaman gittiğim fırından ekmek aldım. Ekmek, boyutları açısından çok küçülmüştü... Şaşırdım!

Çalışan Hanımefendi'ye sordum: "Ben üçlü ekmek istemiştim. Bu ikili gibi duruyor! " dedim. Hanımefendi: Dün ekmeklerin gramajı düşürüldü;ancak, fiyatı aynı kaldı, dedi.

Ben de "bunun neden duyurulmadığını?" sordum.

"Gramaj küçüldü, fiyatlar aynı kaldı. Üçlü ekmekler, artık ikili gramajda üretiliyor." dedi.

Ben de teşekkür edip, fırından ayrıldım...

Durduk yerde ekmek fiyatları yüzde otuz üç pahalılanmıştı.

Dar gelirli için ekmek, nimetti... Nimetin boyutları  küçülmüştü... Ben de mukayese olsun, diye bir şeftali ile yan yana fotoğrafladım...

Bu durum, yeni çürümenin bir fotoğrafı...

Sabit ve dar gelirliyi" kuru ekmeğe mahkum etmek"demektir, derim...

Bu tür uygulamalar, toplumsal çözülme ve çürümeyi artırır...

Bunun sonucu olarak, görünürde dindar ama, ahlâk açısından yerlerde sürünen bir toplum oluruz...

Bu gidişat, hayra alâmet bir gidişat, değil...

Toplumumuzun, birlikte yaşama kararlılığını törpülüyorsunuz... Passioner itki, yerlerde sürünüyor.

Bu, Anadolu Selçuklu sonrası Anadolu'nun durumuna dönmemize benzer...

Yine, Mondros sonrası, Anadolu'nun durumuna dönmeye benzer...

Yüz yıl sonra, yeni bir faciaya gidişin işareti gibi, bunu algılamak gerekir ve yine gereğini yapmak gerekir...

Yönetimde, benim adamım olsun;ama, çamurdan olsun tavrı yanlıştır... İçimizde, en liyakatli kişiler kimse, onları görevlere getirin...

Toplumu ayrıştıracak söylemlerden uzak durun...

Milli birliği artıracak söylemlerden ayrılmayın.

Adaletli olun...

Toplumun tüm fertlerini kucaklayın...

Ekonomiyi derhal düzeltecek yöntemleri geliştirin.

 Üretim ekonomisine geçin.

Yanan orman alanlarını imara açmayın, derim .

Şimdilik bu kadar...

Bilgi edinmeniz dileğiyle...

******

Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...