Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörlük makamına Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile atanan Prof. Dr. Sedat Murat, geçtiğimiz gün Prof. Dr. Yücel Acer’den görevi devraldı. Görevi devralan ÇOMÜ’nün yeni Rektörü Prof. Dr. Sedat Murat, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Terzioğlu Yerleşkesi’nde bulunan Troia Kültür Merkezi’nde düzenlenen resepsiyonla akademik personelle tanıştı. Resepsiyonda konuşan Rektör Prof. Dr. Sedat Murat, birlikte çalışmaları gerektiğini söyleyerek, “Gerçekten şunu istiyorum; herkesle kucaklaşarak, omuz omuza vererek, sadece resmi otoriteyle hareket etmeyi değil, gönül otoritesini de devreye sokarak herkesle çaycısından, idari personelinden, güvenliğinden, en üst kademeye kadar herkesle çok uyum içerisinde çalışmamız gerekir. Sonuçta bu bir ekip işidir.” İfadelerini kullandı.
HERKESLE ÇOK UYUM İÇERİSİNDE ÇALIŞMAMIZ GEREKİR
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sedat Murat, herkesle uyum içinde çalışmaları gerektiğini vurgulayarak, “18 Nisan itibariyle atamamamız buraya yapıldı. İnşallah hayırlı olur. Hep birlikte bir 4 yıllığına buraya gelmiş bulunuyoruz. Öncelikle bu görevi bize tebliğ eden başta Sayın Cumhurbaşkanımıza, YÖK başkanlarına, YÖK üyelerimize çok çok teşekkür ediyoruz. Bu çok önemli kutsal bir görevdir. Biraz öncede senatoda da dile getirdim. Rektörlük makamı bir yöneticilik makamıdır. Ama benim için en önemli rütbe hocalık rütbesidir. Biz öncelikle bir akademisyeniz. Rütbelerin en yükseği ilim rütbesidir. Bu unvanı kolaylıkla elde etmedik. Bu unvana sahip burada yüzlerce hocamız var. Bizim açımızdan önemlidir. Bunun onuru her şeyin üzerindedir. Ben yönetici olarak buraya kaydedildim. İşletmeciler iyi bilir. Şimdi yönetimde bir yöneticilik vardır, birde liderlik vardır. Ben niyetimi söyleyeyim. Yönetici olarak geldim. Gerçekten şunu istiyorum; herkesle kucaklaşarak, omuz omuza vererek, sadece resmi otoriteyle hareket etmeyi değil, gönül otoritesini de devreye sokarak herkesle çaycısından, idari personelinden, güvenliğinden, en üst kademeye kadar herkesle çok uyum içerisinde çalışmamız gerekir. Sonuçta bu bir ekip işidir.” İfadelerini kullandı.
BİZİM KARŞIMIZDA EN ÖNEMLİ KONULARDAN BİR TANESİ EĞİTİMDİR
Öğrencileri en güzel şekilde eğiteceklerini söyleyen Prof. Dr. Sedat Murat, “Tabii ki her yöneticinin, her liderin olduğu gibi benimde hedeflerim var. Üniversitelerin belli başlı bazı yapması gereken çok acil öncelikleri vardır. Öncelikle bizim karşımızda en önemli konulardan bir tanesi eğitimdir. Öğrencilerimiz bize emanettir. Eğitim konusunda önümüzdeki günlerde bu konuyla ilgili stratejilerimizi, taktiklerimizi dile getireceğiz. En güzel şekilde eğitebilmek için, bakın her şeye teamül ederim. Asla öğrencileri ihmal eden, dersleri ihmal eden hocalara teamül edemem. Çünkü bunlar bize emanettir. Şuanda da bu emaneti en üst düzeyde ben devralmış oluyorum. Bu öğrenciler bizim geleceğimizdir. Menfaatimizi düşünüyorsak sadece ülke veya Çanakkale, 18 Mart Üniversitesi değil kendi menfaatimizde düşünüyorsak, öğrencilere yönelik çok özel gayret göstermemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.
GENÇLİK BİZİM AÇIMIZDAN ÖNEMLİDİR
Prof. Dr. Sedat Murat gençliğin önemini vurgulayarak, ileri teknolojiye sahip çıkacak gençler yetiştirilmesi gerektiğini söyledi. Murat, “Öğrenci odaklı bir yönetim oluşturmak durumundayız. Bütün dünya buna doğru gidiyor. Gençlik bizim açımızdan önemlidir. Türkiye genç bir nüfusa sahiptir. Nüfusunun çok önemli bir kısmı çocuk ve gençlerden oluşuyor. Bu genç nüfusun en önemli kısmı da üniversite öğrencileridir. Biz bunlara ne kadar güzel eğitirsek, ne kadar güzel yetiştirebilirsek ama her yönden. Hem bilgi, görgü, edep, adap, milli ve manevi değerlerine, devletine bağlı bunlar çok önemlidir. Çağımız biliyoruz ki bunalım çağı. Gerçekten bu kadar ekonomik gelişmeler, teknolojik gelişmeler meydana geliyor ama maalesef aynı oranda insanı gelişmeler yaşanamıyor. Ben bir sosyal bilimciyim, iktisatçıyım ama özel alanım çalışma ekonomisi. Sosyal politikacıyım. Ben doktora tezinde gençler üzerinde çalışma yaptım. Akademik çalışmalarımda önemli bir yeri vardır gençliğin. Gençliğimizi spora yönlendirmemiz lazım, çalışmaya motive etmemiz gerekir. Dünya çok hızlı değişiyor. Özellik akademisyenlerimiz çok iyi bilir. Sanayi devrimi itibaren 2,5-3 asırdır muazzam değişikliler meydana geliyor ama bu son yıllarda dünyada akıllara durgunluk verecek derecede değişiklikler meydana geliyor. Bu çağda kim öncü olursa teknolojiye, bilgiye sahip olursa dünyaya hakim olacaktır. Artık kitlesel silahlar, tanklar, uçaklar bunlar önemini kaybetti. Beyinlere hükmediliyor. İnsan beyinlerine hükmedilecek. Akıllı şehirler, akıllı robotlar, yapay zekaların gündeme geldiği bir dönemde, böyle ileri teknolojilere sahip çıkabilecek bir gençlik yetiştirmezsek, bunun temellerini atmazsak biz geride kalırız. O zaman dünyanın kölesi oluruz. Her yönden gençliğimizi gerçekten çağa uygun bir şekilde yetiştirmemiz gerekir ama gençliğimizi bekleyen birçok tehlike de var. Daha doğrusu bu sadece gençliği değil toplumu da. Bazen genç deyip x, y kuşakları şimdi z kuşağı diyoruz. Maalesef olumsuz dalgalanmadan gençler kadar büyükler de nasibini alıyor. Ahlaki değerlere sahip çıkmamız gerekir. İnsanları mutlu eden, medeniyet vasfı kazandıran onlardır. Yüksek binalar medeniyet değildir. Çok büyük barajlar, köprüler medeniyet değildir. Önemli olan bunlara uygun, bunları anlayacak, birbirleriyle uyum içerisinde olabilecek birbirine saygılı insanlar yetiştirmemiz gerekir. Şu anda hiçbirimiz bundan emin değiliz. Güvenin kaybolduğu bir dünyadayız. İnsanlar birbirine gülerken birçok kişi diyor ki ya bu numaradan gülüyor. Bunun birçok yerde zaman zaman söylerim. Niye böyle olalım? Niye birbirimize güvenmeyelim? İçimiz, dışımız, gözümüzün aynı olması lazımdır. Ama tebessümü asla eksik etmeyeceğiz. Ama zoraki değil. Riyakar değil. Hakikaten insanlara bu tebessümü göstermek gerekir. Bütün yöneticilerimize elamanlarına, çevresine karşı bu güler yüzlü göstermek gerekir. Hepiniz iyi bilirsiniz ki, Hz. Peygamberimizin de hadisi vardır. Tebessüm etmek sadakattir. O kadar önemlidir ki boş yere bunu söylemiyor.” Dedi.
UYUŞTURUCU BAĞIMLISI OLMUŞ BİR GENÇLİK İSTEMİYORUZ
Teknoloji bağımlısı gençlik istemediklerini vurgulayan Prof. Dr. Sedat Murat, “İnsanlara güven vermek durumundayız. İçimiz dışımız bir olacak. Gençliğimizi de bu şekilde yetiştirmek durumundayız. Değer tanımayan örf adet tanımayan gelenek tanımayan bir gençlik bizi temsil edemez. Ecdadımız binlerce şehidimiz şu anda karşıda. Abide bizim karşımızda. Orası bizi çok düşündürmelidir. Dedelerimiz yaklaşık 1 asır önce orada şehit oldular. Neden? Bizler rahat olalım diye. Çok önemli bir coğrafyadayız. Bizi en çok motive edecek konulardan bir tanesi budur. Gençliğimizin de bunun farkında olması lazım. O şehitliğin nasıl bir alan olduğunu, nasıl yedi düvelin üzerimize geldiğini, ama nasıl bir imanla o yedi düvelin hakkından geldiğimizi gençliğimizin bilmesi gerekir. Biz böyle bir gençlik istiyoruz. Teknoloji bağımlısı olmuş, uyuşturucu bağımlısı olmuş bir gençlik istemiyoruz. Spor merkezlerini harekete geçireceğiz. Yönetimde bununla ilgili kararlar da aldık. Spor konusunda gençliğimizi yönlendireceğiz. Eğitim konusuna geldik. Eğitim hakikaten bizim vazgeçilmez bir unsurumuzdur. Tabi ki kendimizi de eğitmemiz gerekir. Hocalarımızın bir an durmaması gerekir. Devlet bize yatırım yapıyor. Bize maaş veriyor. Niye bize maaş veriyor? Kendini geliştir, doktoranı ver. Doktora öğretim üyesi ol. Doçent ol, profesör ol. Makale yaz. Yayın yap. Özellikle YÖK bu konuda çok önemli bir öncülük yapıyor. Araştırma yayın faaliyetleri. Önümüzdeki günlerde akademik birimlerde bu konuları gündeme getireceğiz. Bütün fakültelerde bu heyecanı oluşturmak durumundayız. Başarmanın yolu başarı eşittir yetenek artı motivasyon. Önce bir yetenek kazandırmamız gerekiyor. Bu da araştırma ile olur, yayınla olur. Bu doğrultuda ben ana hatlarla söylüyorum bugün burada fazla vaktinizi almayacağım, tek tek fakültelere gidip akademik konuları toplayıp teknik birimlere bunları anlatacağız. Fakat gönül gözümüzü de harekete geçirmemiz gerekir. Gönül değerlerini moral değerlerini harekete geçirdiğimiz zaman önümüz açılır. Ama öyle insanlar vardır ki yöneticisine küsmüştür. Çevresine küsmüştür. Ülkesine küsmüştür. Karamsarlığa kapılmıştır. Birbirimizi sevmek, motive etmek durumundayız. Asla hiçbir yönetici resmi otoritesini kullanarak kalkıp İstanbul Üniversitesinden bilgi alırsınız. Böyle tanıdıklarınız muhakkak vardır. Mezuniyetleriniz, hocalarınız, idari bilimler vardır. İnsan insandır. Hiçbir kimseye kötü gözle kem gözle bakmaya bile tahammül edemem. Bu mobbinge girer. İnsanlara mobbing yapmaya hakkımız yoktur. Elimizden ve dilimizden emin olacağız. Bu emniyeti bu güveni sağlamak durumdayız. Benim önemli bir sıfatım vardır. Geçen dönem Başbakanlık döneminde başbakanlık kamu görevlileri etik kurulu başkanlığı yaptım. Dört yıl başkanlık yaptım. Etik değerler oluşturmak için Türkiye’yi köşe bucak dolaştım. Bütün bürokratlara, valilere, kaymakamlara bu değerleri anlattım.” şeklinde konuştu.
ULUSAL PROJELER, DÜNYA BANKASI GİBİ ULUSLARARASI PROJELERE YÖNELMEMİZ GEREKİYOR
Prof. Dr. Sedat Murat Yöneticiliği özelliklerini vurgulayarak, ulusal alanda projeler üretmenin önemli olduğunu söyledi. Murat, “Özellikle projeler çok önemli. Duyduğum çok güzel proje yapan hocalar var. Onlar benim baş tacımdır. Bunların ayrı bir yeri olacak. Bütün fakültelerdeki yöneticiler bu gizli güçleri potansiyelleri bulup harekete geçirmek durumundadır. Yöneticinin önemli özelliği budur. İş olsun diye yönetici olmanın bir anlam yok. Makam ve mevki bugün var yarın yok. Ama bir eser bıraka biliyor muyuz? Bu ülke, bu vatana bir şeyler yapabiliyor muyuz? Mutlaka güzel projeler yapacak hocaların hepsi buna adaydır. Bu konuda ben bütün yöneticilerimize ve dekanlarımızla özel destek ve gayret bekliyorum. Arkadaşlar bu iş zorlama ile olmaz. Kendimizi de heder etmeyeceğiz. Umarım en güzel şekilde bunların değerlenmesini v e değerlendirmeyi biliriz. Ulusal Projeler, dünya bankası gibi uluslararası projelere yönelmemiz gerekiyor. Önemli bir rüya bunu gerçekleştirirsem kendimi bahtiyar hissederim. Araştırma üniversitesi sıfatını kazanmak için hep birlikte hareket edelim. Bugünden itibaren enerjimizi bu alana odaklayalım. 11 üniversite var. Aday üniversiteler ama şuana da mevcut araştırma üniversiteleri eğer istenilen özellikleri devam ettirmezlerse onlar geriye düşe bilir. Bizim hedefimiz o listeye gire bilmek. Bunun için özel gayret göstereceğiz. Çalışmadan tevekkül etmek gibi bir şey yok.” Dedi.
YÜCEL HOCA BENİM ÇOK ESKİ DOSTUMDUR
Bunun bir bayrak değişimi olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Sedat Murat, “Diğer taraftan Çanakkale büyük şehir değil. Tepeden baktığında sınırları belli olan bir yer. Bir Ankara, İstanbul çok farklı buraların güzel tarafları da var. Bana göre avantaj ama bazen dezavantajda var. Pazartesi devir teslim törenini güzel hocamızın odasında yaptık. Aslında böyle geniş bir alanda olsa çok daha iyi olurdu. Yücel hoca benim çok eski dostumdur. Ayrı bir yeri vardır. Ben bundan sonra ki hayatında başarılar diliyorum. Bu bir bayrak yarışıdır. Biz bu bayrağı devir aldık. Ama zor bir dönemde hakikaten de zor görev yaptı. Bu millete ihanet edilen bir dönemde canla başla hayret etti. Eli taşın altına soktu. Ben yapmış olduğu bütün çalışmalar için teşekkür ediyorum. Tabi her yiğidin bir yoğurt yeme şekli vardır. Mutlaka bazı farklılıklarımız da olacaktır. Zaten öyle olmasa değişimler olmaz. Taze kan önemlidir. Ama ben bu başarıyı gerçekleştire bilirsem tek başına bir anlamı yoktur. Hep birlikte bu başarıyı sağlayacağız. Çanakkale’nin küçük olması bazı avantajlara da sahip yani, halkla daha iyi iç içe olacağız. Çanakkale halkına özellikle hizmet önemli bir görevimiz olacak. Çünkü Çanakkale’ye karşı bir borcumuz var. Bütün milletimize karşı borcumuz var. Ama önce kendi şehrimizden başlayacağız. Eşim Bigalı yani bizde Çanakkale’nin damadıyız. Buraya bir vefa borcumuzda var. Bunu gerçekleştirmemiz lazım. Adım atıyorum hocam hayırlı olsun dediler. Konuşmalara, hal ve hareketlere dikkat edeceğiz. Hani söyle derler insanın adama ola bilmesi için iki şey olması gerekir. Biri hak, diğeri halk bir arada hakkın da etkisi önemli halkında etkisi önemlidir. Bu ikisi insanı hizaya sokar. Çanakkale’de rahat dolanamayacağız ama İstanbul’da dolan ne kimse tanır. Halka hizmet toplumsal katkı, STK’larla iş birliği Çanakkale halkına hizmet etmek bizim için önce eğitim, sonra kendimizi yetiştireceğiz ama bu duruma da katkı sağlamak durumundayız. Benim önemli bir ilkem vardır. Çalışan insanları çok severim, çalışma çok önemli bize tembel insan lazım değil. Ama tembelleri de harekete geçirmek durumundayız. Devletin, milletin ekmeğini yiyecek tembel tembel oturmasına izin veremem. Ama gönül ister ki herkes canı gönülden hareket etsin. Gerçekten bir şeyler yapmaya çalışalım. Adalet konusunda yanlı yaparsak birçok insanın gönlünü kırarız. Üniversitemizi çok güzel bir yere getireceğiz. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’ni en güzel yere çıkaracağız.” Şeklinde konuştu.
Nazif Cemhan Şen