Mustafa Kemal, Karlsbad Hatıraları' nda, bir gün yetkili bir konuma geldiğimde,toplumumuzun tüm problemlerini bir çırpıda çözeceğim,der. Vatanı kurtardıktan sonra bu çalışmalara başlar.
Osmanlı bakiyesinden kalan ne kadar aydın varsa onlarla görüşür. Sovyetlerden gelmiş aydınlarla görüşür. Çıkış yolu bulamadığı zaman da yurt dışından işin uzmanlarını getirtir ve onların fikirlerine baş vurur.
Cumhuriyetin ilk yıllarında yaptığı tespit,Türk Toplumu, okuma yazma bilmeyen ve son derecede cahil bir toplum...
Bu durumdan kurtulmak için bir eğitim seferberliği başlatır.
Bu arada, müslümanız ama, dinden haberdar değiliz.
Bizim ,Hoca Efendiler ,tekke ve zaviyelerde ,camilerde verdikleri derslerde ve vaazlarda " halkı korkutarak islam dinini anlatmakta;Paşa ise ,işin" severek olması" için bir çözüm üretmek ister.
Camiden çıkan herkese ,dini bilgiler konusunda, sorular sordurur.
Alınan cevaplar, ya yok ya da dinle ilgisiz cevaplardır.
Bunun önüne geçmek için Kuran'ı Türkçeye çevirttirir.
Hedef, anlaşılır bir dini hayat olsun,diye.
Bu arada, camilerde verilen vaazlarda, Hoca Efendiler, hep Allah'ı sopa gibi( haşa) kullanarak,Yukarıda Allah var,sizi görür. Cehennem narında sizi çayır çayır yakar, diye vaaz vermekteler.
(Meraklısına not: Hüseyin Rahmi Gürpınar, Kadınlara Vaaz, adlı kitabı okursanız,bu atmosferi daha iyi anlarsınız)
Mustafa Kemal, Allah'ın Subuti Sıfatlarından olan; Allah bütün mekanlardan münezzehtir'in burada çiğnendiğini ve Allah'a bir mekân tayin edildiğini bunun yanlış olduğunu ifade ederek.
" Gökten indirildiği sanılan bu kitap" diye başlayan cümleyi kurar ve bunu anlayarak,bilerek okuyun,der.
Bu tam islami bir duruştur.
Hoca Efendiler, farkında olmadan ,sözün hangi anlama geleceğini bilmeden,halk cahil, ben ne dersem inanır ,bakış tarzıyla konuşmalarına devam ederler. Yani ,Allah göktedir. Oradadır,diye Allah'a mekan tayin etmiş olurlar.
Allah, mekandan münezzehtir,düsturu bu anlatımda akıllarına bile gelmez.
Kendilerine nakledilenleri de,onlar nakletmekteler.
Allah,bizi ve tüm kainatı kapsamakta ve her yerdedir.
Bunu,düşünmeden konuşan Hoca Efendiler, şirke girmiştir ve böylece dinden çıkmışlardır.
Mustafa Kemal, bu hoca efendileri,gerçek dine davet ediyor ama ,bunu anlayacak bilgi ve feraset yok.
Şimdi, derim ki :
Mustafa Kemal' in bu söylediğini daha anlamadan itham eden ,ne kadar insan varsa ,dinden çıkmıştır.
Tekrar müslüman olmak istiyorlarsa, abdest alsınlar...Hayır...Hayır ... Boy abdesti alsınlar,önce vücutlarını temizlesinler,sonra Müftü Efendilere giderek,dinsizlikten kurtulmak için isterlerse Kelime-i Şahadet getirerek, islama duhul ederek, ruhlarını da temizlesinler,derim.
Ezanı Türkçe okutmaktaki amaçta buydu.
Hoca Efendilerin,etkisiyle Kuranı ,Türkçe anlamını öğrenmeden okumak isteyenlerde bu işi mağaralarda,ağaç kovuklarında yaptıysa,bunda Mustafa Kemal' in ne suçu var.
Sonsöz,biz islâmı anlayarak,bilerek yaşayalım.
Bize bu konuda yardım etmeye çalışan ve hâlâ anlaşılmayan Mustafa Kemal' e de teşekkür edelim. Bizim gerçek müslüman olmamızı istediği için.
Fatr Suresi,38. Ayeti Kerimeyi bir kez daha okuyun derim.
Düşünmeye devam.