Aşıklık geleneğini sürdüren ve Türk Kültürünü zenginleştirmek için gayret gösteren Aşıklarımız çok genç denilecek bir yaşta aramızdan ayrılıyorlar...
Aşıklık geleneğini sürdüren ve Türk Kültürünü zenginleştirmek için gayret gösteren Aşıklarımız çok genç denilecek bir yaşta aramızdan ayrılıyorlar...(Ortalama ömrün , erkeklerde 79 yıl ,kadınlarda 85 yıl olduğu düşünülürse)
Aşık Veysel(1894-1973),Murat Çobanoğlu(1940-2005),Şeref Taşlıova(1938-2014), Aşık Mahzuni (1940-2002),
Neşet Ertaş(1938-2012) ve son olarak da Ozan Arif(1949-2019) aramızdan ayrılmış oldu...
Durakları cennet olsun ...
Toplumumuzun duyarlı kişileri olan ,geleneği taşıyan ve göz bebeğimiz bu Âşıklarımızın ortak özelliği bu topraklarının çocuğu olmalarıdır... Onlar, fakir halk tabakasının çocukları... Zorlu ,çileli bir hayat içinde yetişmeleri ,onları memleket meselelerine yöneltmiş ve bu yüzden ortak dertlerimizi dile getirmişlerdir...
Sömürüye,adaletsizliğe,haksızlığa,vatan severliği törpülemek isteyenlere karşı duruşlarıyla temayüz ettiler...
Hepsi toplumcu bir bakış tarzı içindeydi...
Ferdi çilelerini de anlatmaktan çekinmezlerdi...
Hemen hepsinin vefatı bizi üzdü...
Yerleri dolmadı...
Kayıpları bizim için büyük bir üzüntü kaynağı oldu. Ancak,bir şeye daha çok üzülüyoruz... Bu kültür adamları, "yaşayan kültür mirasımız" olarak görülebilinmeli ve Kültür Bakanlığımız tarafından da,masrafları bakanlıkça karşılanmak üzere tedavi ettirilmeli ve mümkünse her yıl bir sağlık taramasından geçirilmeli,derim...
Şimdi elimizde bir Musa Eroğlu kaldı...
Ona iyi bakalım , derim...
Tabii ki, Sabahat Akkiraz( Akkiray ) da unutulmamalı...
Yöresel Aşıklarımız varsa ki, var... Onlarda korunmalı...
En verimli dönemlerinde kaybettiğimiz bu değerlerimizi özlüyoruz... Onları rahmet ve minnetle anıyorum...
Kültür Bakanlığımızı da,bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum...
Bilgi edinmeniz dileğiyle ...