İşte, bu rezerv belirlemelerinden sonra Türkiye olarak, ekonomik değeri yüksek ve çıkarılmasında fayda gördüğümüz alanların sınırlarını çizerek, bunları ruhsatlandırdık ve uluslar arası piyasalarda ta
İşte, bu rezerv belirlemelerinden sonra Türkiye olarak, ekonomik değeri yüksek ve çıkarılmasında fayda gördüğümüz alanların sınırlarını çizerek, bunları ruhsatlandırdık ve uluslar arası piyasalarda talebe göre sattık... Bu işler için Almanyalı, Amerikalı, Kanadalı şirketler başta olmak üzere tüm çok uluslu şirketler bu paydan istediklerini aldılar...
Çanakkale özelinde, Atikhisar Barajı üst bölgesinde sekiz altın madeni ruhsat alanı var...
Lapseki, Şahinli bölgesinde üç tane ruhsat alanı var. Yine, Ağı Dağı bölgesinde de, üç tane altın madeni ruhsat alanı var. Bir tane de Biga Dağları, Balaban - Kirazlı arka sırtta olmak üzere toplam on beş altın madeni çıkarılacak saha vardır...
Bu sahalardan, Şahinli'de bir şirkete ait altın çıkartma işlemi, siyanür kullanılarak beş yılı(şimdi yedi yılı aşkın) aşkın süredir devam etmekte... Bu şirket, başka bir şirkete ait olan alanı da kendi bünyesine alarak altın çıkartmaya devam etmektedir...
Balaban- Kirazlı bölgesindeki altın madeni çıkartma ruhsatını alan şirket, devlete ödemesi gereken ödemeleri yapmış ve yüzey sıyırması yapmak üzere mevcut ağaçların kesimini temin için Orman Teşkilatına baş vurmuş ve Orman teşkilatı çapı yirmi santimetreden büyük olan 14300 ağacı keserek gelir elde etmiş.
Bu dönemde, yüzey sıyırmasının yapılmasıyla çıplak arazinin görüntüsü, kamuoyu tarafından tepkiyle karşılaşmış ve yoğun protesto sonucu, devlet ruhsatlı altın çıkartma işlemi için ruhsat süresini uzatma işlemini yapmamıştır.
Böylece Kanadalı şirket olan Alamos Gold'un yerli şirketi, "Doğu Biga Altın Madeni Şirketi" bu yörede uzaklaştırılmıştır.
Yabancı bir ülkenin şirketi olduğu için, yatırımları karşılığı ödediği parasını almak üzere de afı geçen şirket Türkiye aleyhine, bir milyar dolarlık bir tazminatı almak için uluslararası tahkim mahkemesine dava açmış ve bu dava devam etmektedir... Halen bu dava devam etmektedir.
Tahkim mahkemeleri de yurt dışında olduğu için biz bu parayı ödemek zorunda kalabiliriz...
Aslında, iyi düşünmeden, kar - zarar dengesini gözetmeden,
"ben yaptım oldu" düşüncesiyle hareket edenlerin, sonunda , ödeyecekleri bir bedelin olduğunu da bu olayda görmüş olduk...
Ha!
Çanakkale 'de bazılarının ifade ettiği gibi, Kaz Dağları' nda altın çıkartmak için ruhsatlandırılmış hiçbir maden alanı yokmuş... Bunu resmi bir yazıyla sorduğumuz, ruhsatları veren kuruluş olan, İl Özel İdaresi Genel Sekreterliği'nin bizim yazımıza verdiği cevaptan öğrenmekteyiz... Yani, biz bir algı yaratmak için böyle bir uygulama yapmışız... Aslında, yalan söyleyerek algı oluşturacağımıza salt doğruları söyleyerek hareket etsek, daha değerli bir mücadele etmiş olmaz mıydık?
Yumru Dağları, Kaz Dağları'ndan çevre açısından "daha az önemli mi ki?" algı yaratma peşinde koşuyoruz... Bunlar tür söylemler ve uygulamalar, çevre mücadelelerine de zarar vermektedir...
Biz, daima doğrunun ve bilimin peşinden gitmeliyiz...
Yine, bu dönemde, Çanakkale dışında, Balıkesir, Uşak, Bilecik, Erzincan, Artvin, Ordu gibi illerde de metalik madencilik çalışmaları hızla sürmektedir.
İşte, bunlardan birisi de Erzincan'ın İliç İlçesi'ndeki ABD şirketidir... Şirketin Türkiye'deki hissesi %80, Türk ortağının ise %20 hissesi vardır...
Bu ABD'li şirket dört milyar dolarlık sermayeye sahip bir şirket... Yerli ortağı ile Türkiye'de altın çıkarıyor...
Liç sistemli altın çıkartma döneminde şimdiye kadar kullandığı kimyasal miktarı 120 000 tondur...
Siyanür, Sülfürik asit ve daha kırk farklı asit de kullanılmaktadır... Şimdiye kadar, 140 ton altın çıkartılmıştır. Şirketin maden çıkartma süresi, arazi genişletilerek, Tunceli, Malatya ve Sivas illerinin bazı ilçeleri de dahil edilerek, 2044 yılına kadar uzatılmıştır... Çıkarılacak altın miktarı da, 269 tondur...
Bu miktar altının çıkarılması için Samsun Limanı'ndan her gün 20-30 tankerle kimyasallar buraya taşımaktadır.
Devam Edecek..