Devlet çiftçinin yanında nasıl duruyor anlamak mümkün değil. Çiftçinin elinde bir gram arpa ve buğday kalmayacak hepsini alacağız dediler. Koyacak yerleri yeterli değildi ama böyle bir yol izlediler. TMO’nun toprak silolar dahil 3 milyon ton depolama kapasitesi bulunduğunu herkes biliyor. Buna rağmen çiftçinin desteklemelerden yararlanabilmesi için TMO veya Tarım Kredi Kooperatiflerine teslim etmesi gerekiyordu. Neticede paraya ihtiyacı olan çiftçilerin hepsi ürünlerini tüccara teslim etmek zorunda kaldı. Desteklemesi batsın dedi gitti.

Ukrayna ve Rusya savaşıyorlar, hergün veya gün aşırı birbirlerine bomba atıyorlar. Bize 15 milyon ton hububat satıyorlar. Senede limanlarından 79-80 milyon ton mal ihraç ediyorlar. Bizde verim arttı demekten başka bir şey yok. Buğday ve arpa ekim alanı 40 milyon dekar düşmüş üretimi artırma çabası yok. Tersine çiftçi zarar etsin diye gümrük ve vergi fonlarını da kaldırıyorlar.

Toprak Mahsulleri Ofisinin çiftçinin kara gün dostu idi. Fındıktı, fıstıktı, kuru üzümdü her yere nane oldular ama bir türlü çiftçinin dostu olamadılar. İktidar zaten çiftçinin gazını almak için bu kurumu kullanıyor. Hatta birileri bu kurumun üzerinden zengin oluyor. Yoksa şimdiye çoktan satıp geçmişti.

Yanlış ithalat politikaları nedeniyle memleketin et sorunu bitmek bilmiyor. Üreticinin tam kazanacağı zamanda yapılan ithalatlar nedeniyle zarar eden üreticiler hayvan sayısını azaltma yoluna gidiyor. Et Süt Kurumu üzerinden yapılan düzensiz et ve canlı hayvan ithalatları çiftçiyi iflas ettirirken, yine aynı kurum üzerinden sözleşmeli besicilikle kazandırılacağı belirtiliyor ama pek inandırıcı görünmüyor.

Et Süt Kurumunun tam 28 kombinası geçmiş ve şimdiki iktidarlar tarafından özelleştirilmiş veya devredilmiş. Elinde kalmış 13 kombina. Bu kombinalarla nerede sözleşmeli besicilik yapacak belli değil. Bugün et sektöründe kasap, celep gibi aktörleri bir kenara koyamazsınız. Bu kurumun batıda neredeyse kombinası kalmamış. Kombinaların uzak olduğu yerlerde 600 kilogramlık bir dananın nakliye masrafı 4000 lirayı geçiyor. Alacağı destek nakliyeyi ancak karşılıyor. Yarın besleme kalemlerinin nereye gideceği belli değil. Besi yemlerinin ana materyalini ithal soya küspesi ve mısır oluşturuyor. Dolar zıplayıp duruyor.

Çiftçiyi kandırmanın alemi yok. Bugün ineğini kesiyorsa sütten para kazanamadığı içindir. Yem fiyatları ikin katına çıkarken süt fiyatları hala yerinde sayıyor.

İktidar sahipleri yıllardır planlı bir şekilde çiftçiyi batırmak için elinden geleni yapıyor. Yandaşlara ithalat lobilerine para kazandırmak için kendi çiftçisine ihanet ediyor. Çiftçinin artık aklını başına alması, ürettiği ürünü elinde tutmasını öğrenmesi, ithal ürünlerin Pazar fiyatlarını belirlemesine fırsat vermemesi ve bunun için de birlik ve örgütlerini güçlendirmesi gerekiyor.