Bir ülkede demokrasinin olduğunun ölçülerinde bazıları şunlar: Bağımsız bir basın... Serbest seçimler... Geniş bir siyasi partiler yelpazesi...
Bir ülkede demokrasinin olduğunun ölçülerinde bazıları şunlar:
Bağımsız bir basın...
Serbest seçimler...
Geniş bir siyasi partiler yelpazesi...(1)
Bizde, bsğımsız basın var mı?
Biraz şüpheli... Bunu Sarı Basın ( şimdi turkuaz oldu) kartı olan birisi olarak söylüyorum...
Bir banka genel müdürüne, oradan 5 milyon gönder, yoksa maaşları ödeyemeyeceğiz, diyen gezete genel yayın yönetmeni varsa...
Serbest seçimlerde de sıkıntı var... Mart Seçimlerinde fark küçük olunca iptal ettirirsek seçimi alırız, deyip milletten lüzumsuz yere ağır tokat yemek de, bizde yaşadığımız bir olay...
Bir de, siyasi yelpazesi geniş siyasi partiler olmalı ki, biz de envaisi var... Hatta kumar oynatmak için siyasi parti kuranlar bile vardı... Yine, devleti yıkmak isteyen bir terörist illegal partinin( PKK) uzantısı legal görünümlü HDP gibi partiler de var... Bunların Genel Başkanları siyasi suç işlediği için cezaevinde... İşte bu zata destek için, Ana muhalefet partisinin Genel Başkanının Eşi, aynı partinin İl Başkanı, ve o ilin Büyük Şehir Başkanın Eşi ile, bölücü partini Eş Başkanı madam da, aynı kare içinde olabiliyorlar... Buna da demokrasi demekteyiz...
Türkiye' de demokrasimiz ne yazık ki, özürlü...
Türkiye'yi yıkma hürriyeti bir siyasi partinin hedefi olamaz... Dünyanın hiçbir yerinde de olmaz... Bu böyle değil diyenlere de, 1992 Stokholm Kongresi metnini örnek olarak veririz... Lütfen okuyunuz, derim...
İşte, şimdi yeniden demokrasimizi yeniden inşa etmeliyiz, derim...
Asıl üzerinde durulması gereken taşra basınıdır...
Taşra basını, resmi ilanlara yaşama savaşı veriyor...
Resmi ilanlarda Badın İlan Kurumu, %15 gibi bir pay alıyor... Gazete fatura keserek parasını tahsil etmektedir... Burada da%18 KDV ödemektedir... Yani, 100 liralık bir ilan parasının daha kaynağında %33'lük bir kısmı devlet tarafından alınmakta... Sonra, demokrasi için bağımsız basın şart, diyoruz...
Bu şartlarda taşra basını yaşayamaz... O zaman hem iktidara hem de yerel iktidara mahkum bir basın kalır ki, bu da demokrasinin gelişmesini önlüyor...
Mesela, yerel yönetimden beslenen basın, yerel yönetimin olumsuz uygulamalarını yazamamakta... Buna, Çanakkale Basını en güzel örnektir... Çünkü, en büyük gelir kaynağı yerel yönetimdir... Bu yüzden yerel yönetim aleyhinde çok vahim yolsuzluk, rant paylaşımı da olsa yazma cesareti olamaz, olmuyor da...
Bunu genel anlamda basının hür olması anlamında tenkit ederim... Ancak, Malyavelist tavır içinde olmalarını da hoşgörü ile karşılarım... Çünkü yaşamaları için buna mecburlar...
Ha!
Biz, hem iktidarı hem de muhalefeti yanlış bir şey varsa aynen yazıp tenkit ediyoruz...
Doğruları halka anlatmak için gayret gösteriyoruz...
Bence, devlet hangi fikirde olursa olsun (Türkiye'yi bölme fikrinde olanlar hariç) basın mensuplarına doğrudan teşvik ödemesi yapması gerek derim...
Bir de, basınla ilgili bir faaliyet yapacaksanız ayırım yapmadan tüm basın mensuplarını çağırın... Bu, hem iktidar için hem muhalefet için sözlerimdir...
Anadolu basını can çekişiyor...
Bunu da duyurmak bizim görevimiz...
******
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
(1) Amin Maalouf, Uygarlıkların Batışı, YKY, İst. - 2019,Sayfa:40