.
Buraya çok zor şartlarda çıkmıştık...
Tepenin en üst tarafında...
Çok dik bir yokuş... Tırmanmak çok güç... Daha otuz metre gitmeden yorulduk... Yol yok... Biz bilmiyoruz... Biraz dinlendik... Ne tarafta olacağını olsa olsa metoduyla tahmin etmeye çalışıyoruz... Bir grup arkadaş boğaz tarafından yürüyor, diğer grup daha dik yokuşa tam anlamıyla tırmanıyor... Her taraf çalı çırpı, fundalık ve ağaçlarla çevrili...Vahşi bir orman yapısı... Çalı, çırpı elimizi, yüzümüzü yırtıyor... Ben arka taraftaki cephanelik için batı yönünde gittim... Ağaç sıklığından geçemedim... Tekrar Boğaz tarafına yöneldim... Çok dik... Soluğum kesildi... Kısa bir süre, oturdum ve dinlendim... Tekrar tırmanmaya başladım... Diğer arkadaşlar da kanaat getirmişler ki, tabya, tam zirvede... Onlar da kısa bir moladan sonra, Palanga Sırtını görüyorlar... Bunlar, bir sütre... Arkada toplar varmış... Ben tam zirveye yaklaştığımda beni telefonla arayarak zirvede ve tabyanın içinde olduklarını söylediler... Ben de batı tarafından geldiğimi ve cephaneliği gördüğümü söyledim... Hala önümde dik bir yokuş vardı... Son bir gayretle tepeye ve tabyaya ulaşmış olduk... Elimin üstü, diken ve çalıların çarpmasıyla kanıyordu... Mendille temizledim... Orada, bir şeyler yemek için mola verdik... Fotoğraflar çektik ve bu tabyayı terk ettik...
Mersin Tepe'deki Kilye Poyraz Tepe Tabyası'nı ise daha zor şartlarda ve üç mola sonucu tesadüfen bulduk... Yanlış yerden gitmiştik... Eğer oradan gitmeseydik tabyayı bulamayabilirdik... Bizim yanlış işimiz, doğru iş yapmamızı sağladı... Sütre sırtını keşfettik ve ağaçlar arasında kaybolan boneti çok zor ve sadece tahminle bulmuş olduk...
Bazen tesadüfler de işe yarıyor...
Bu yürüyüşlerimizde ilk defa bilinmeyenleri yerinde görmüş olduk...
Tarih;emek, güç, sabır, sebat ve devamlılık istiyor...
Katılan tüm arkadaşlarımıza çok teşekkür ederim...
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...
İstanbul Kanalı...
Bu gemi hemem hemen her hafta Çanakkale Boğaz’ından geçmekte... Su çeker bölgesi dalgalı havalarda 35 metrelik bir derinlik istiyormuş...
Yani, İstanbul Kanalı'nda böyle bir gemi göremiyeceğiz!
Bence, İstanbul Kanalı Projesi yeniden gözden geçirilmeli ve bu gemilerin geçişini de sağlayacak şekilde yapılmalı...
Yoksa, amaç hasıl olmaz...
ABD' den MMM Finans kurumu Türkiye ne kadar isterse para veririz, diyormuş... Aynı şeyi Çinliler de söylemiş...
Yaparız ama, siyasi hak isteriz, diyorlarmış...
Yani, kanal ve çevresi bizim toprağımız olacak, diyorlarmış...
Milletin ağzı torba değilki büzesin...
Her kafadan bir ses çıkıyor...
Bu durum hayra alamet değil...
İktidar, çok düşünüp bir adım atmalı...
"Karaman'ın Koyunu sonra çıkar oyunu" durumuna düşmemeliyiz...
Benden söylemesi...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...