Uzun süre bu konuda bir şey yazmak istemiyordum ama, Fransa'nın horozlanmasına dayanamadım...
Uzun süre bu konuda bir şey yazmak istemiyordum ama, Fransa'nın horozlanmasına dayanamadım...
Biz, Navtex ilan ettik ve Yunanistan'la Fransa bu ilanımızı boşa çıkartmak için ortaklaşa harekete geçti...
Biz de gerekeni yapacağımızı söyledik...
Evvelden, açık denize çıkamazdık... ABD ne derse onu yapardık...
Yine, ABD isteğiyle bilhassa Deniz Kuvvetlerimize kumpas yaptık ve milli ordumuzun yıprandığını gören iktidar bu işe engel olmaya çalıştı ve sonunda FETÖ darbesine maruz kaldık... FETÖ, Hava kuvvetleri içinde en büyük güç, Kara kuvvetlerinde eşit güç ve Deniz kuvvetlerinde ise çok az bir güce sahipti... Bu yüzden bir Celali İsyanı başlattı... Ülkeyi ABD isteğine göre dizayn edecekti...
Bu hevesi, halkın devletine sahip çıkmasıyla önlendi...
İktidar, bu dönemden sonra, daha milli politikaları uygulamaya koydu... Bunda da başarılı çalışmalar yaptı... Bilhassa Somali harekatı bizimkilere deniz gücünün önemini anlattı... Son beş yıldır, bölgesel güç olmak için çalışıyoruz... Korvetler, denizaltıları ve çok amaçlı hücuma yönelik uçak, helikopter gemisi inşa ediyoruz... Bu arada, havacılıkta sürü hücumu yapacak iha ve sihalar yaptık... Orta menzilli füzeler ve obüs topları yapıyoruz... Batının bilhassa ABD'nin her olumsuz tavrı bize yeni bir yol açmış oldu... İyi işler yapıyoruz...
İşte tam bu sırada, Kıbrıs Adası güneyinde çok büyük bir rezervle doğal gaz bulundu... Bunu çıkartıp Avrupa'ya nakil için Türkiye'nin dışarıda kaldığı bir anlaşmalar zinciri imzalandı... Doğal gaz çıkarılacak ve Akdeniz'den nakledilerek Girit ve Yunanistan üzerinden Avrupa'ya gidecekti ki, Türkiye ve Libya MEB ( Münhasır ekonomik bölge) anlaşması imzalayarak Akdeniz'de bu bölgeden bizim iznimiz olmadan geçemezsiniz, dediler... İşte, o zaman kıyamet de koptu... Bilhassa Fransa yeri göğü inletti... Yunanistan feryat figan ağababalarından yardım istedi... Kendileri MEB için haksız olarak Akdeniz'i parsellerken biz de bir güç olarak onlara, "dur arkadaş" dedik... Şimdi debelenip duruyorlar... Adaların kıta sahanlığı yoktur kuralından hareketle ve Viyana'da imzalanan ve taraf olunan "anlaşmaların ruhuna göre" hareket eden Türkiye ve Libya'ya bir şey söyleyememektedirler... Şimdi, demokratik yönetimin başkanı da Fransa'ya çağırılarak iş birliği yolları aranmakta ve Türkiye nasıl devre dışı bırakılırın hesapları yapılmaktadır...
Almanya, uzun vadeli bir çalışma ile Rusya'nın arkasında durarak hem enerji kaynağını sağlam tuttu ve hem de Rusya'nın daha fazla parçalanmasını önledi... Sonra, İngiltere 'yi ezmeye başladı... İngilizler, kibirle ezilmekten kurtulmak ve bir güç olarak kalmak için AB' den çıktı. AB, Almanya ve Fransa'nın gücüne bırakıldı... Almanya, Fransa' yı da güçsüz kılmak için Türkiye'nin dolaylı olarak arkasında durdu... Türkiye'nin Libya politikasına destek verdi...Burada hedef, Fransa'yı güçsüz kılmaktı... Şimdi bu oyun oynanıyor...
Türkiye, Libya'yla daha kapsamlı bir iş birliği yaparsa ve şimdiye kadar yaptığı yardımlarla yirmi kadar ülkeyle dostluğunu nasıl pekiştirdiyse bu sefer Libya üzerinden sahra ve sahra altı ülkeleri de bizimle temasa geçecek ve Fransa'nın eski sömürgelerini hem dini hem de ekonomik saikle kontrol edebilecektir...
İşte, burası çok önemli...
Sahra altı ve Atlas Okyanusu Körfezi bölgesinde on dört ülkeye Afrika Frankı para birimiyle merkezi Paris olarak, Fransa hükmetmektedir.Bu ülkeler:Ekvator Ginesi, Gabon, Kamerun, Kongo, Çad, Orta Afrika Cumhuriyeti, Benin, Burkina Faso, Gine Bissau, Fildişi Sahili, Mali, Nijer, Senegal, Togo'dur...
Bu ülkeler, tüm paralarını Paris'e götürüp yatırıyor. Yatırdığı paranın da %50'si kadar kredi almaktadır... Fransa her yıl bu yolla beş yüz milyar avro parayı kendisine almaktadır...
Türkiye, Libya'nın komşuları olan ÇAD ve NİJER vasıtasıyla bu gücü ortadan kaldırabilir... Zaten on dört ülkenin üyesi olduğu bu sisteme, yine Fransa'nın kontrolunda olacak şekilde sekiz tanesi ayrı bir para birimine geçerek daha bağımsız hareket etmeyi seçmişti... Bu sefer, Türkiye'nin etkin olduğu bir coğrafyada ise Fransa kovalanmış olacaktır... İşte, Almanya bu işte dolaylı olarak Türkiye'ye destek vererek, Milli geliri beş yüz milyar avro azalacak bir Fransa'yı AB'nin sıradan bir ülkesi yapacak ve AB'nin tek patronu olacaktır... 1. ve 2. Dünya Savaşlarında hedefine ulaşamayan Germenler, 1. Dünya Savaşı'ndaki müttefikleri Türkiye sayesinde AB' nin tek patronu olup önümüzdeki dönemde, Çin'den sonra ikinci güç olacak bir atılıma girebilir...
Türkiye, Türk Cumhuriyetleri ve gönül coğrafyamızdaki ülkelerle iş birliğine giderek yeni bir güç olabilir...
Burada uygulayacağı politikalar çok önemlidir...
Bunu da yakından takip edeceğiz...
Fransa'nın feryatlarının arka planı böyle...
Bu işte, ABD memnun( Fransa'yı AB içinde kendi eli gibi kullanacak) , İngiltere Memnun( Ben söyledim, sen dinlemedin ve büyük güç olmaktan çık da gör) , Çin Memnun( Afrika, Çin'e kalıyor, Türkiye yeni bir güç olabilir) Rusya memnun(kendi gücünden daha aşağıda bir Fransa olacak), İtalya memnun( eski hükümranlık sahasında başka bir güç istememektedir)Türkiye Memnun( bölgesel bir güç olacağı için)...
Peki, memnun olmayanlar kimler...
İsrail( Türkler başat güç olursa vaadedilmiş toprakları ele geçiremem kaygısı)
Yunanistan( Ege kıta sahanlığı gitti gider, 18 Adayı Türkiye bir günde geri alır kaygısı)
Güney Kıbrıs( İngiliz üsleri tartışılırsa bunun birisini Türkiye alır ve bizim işimiz biter kaygısı)
Ermenistan ( Rusya, dünyada daha güçlü olmak için Ermenistan'ın arkasından çekilirse Ermenistan tarih olur kaygısı)
En çok da PKK memnun olmaz! Çünkü ideolojilerini yerine getirecek tüm kaynaklar kesileceği için bitme noktasına gelir...
Bir de Araplar memnun olmaz!
Çünkü, halk hareketleri başlar, krallıklar biter, daha demokratik ve halkçı yönetimler iş başına gelir...
Bu saydıklarımı, günümüz şartlarına göre önümüzdeki on yılda göreceğiz.
Siyasi konjonktür değişirse bunların gerçekleşmesi belki zaman alır...
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...