Dün bilgisayarımı açtığımda premium virüs programım beni şu yazıyla karşıladı.

2025 için en önemli siber öngörüleri

2024 yılında dünya çapında 7,2 milyardan fazla saldırıyı engelledik:

Bu oldukça büyük bir rakam, ancak her ne kadar bunu kutlamak istesek de İşimizin daha yeni başladığını biliyoruz.

2025 yılı da pek çok büyük değişikliğin yaşanacağı büyük bir yıl olacak gibi görünüyor ve biz de önümüzdeki 12 ay içinde görmeyi beklediğimiz en kayda değer siber güvenlik trendlerini vurgulamak için buradayız.

.Bu yıldan neler bekleyebiliriz?                                                                           

*Yapay zekâ günlük hayatı şekillendirmeye başlayacak.

*Veri hırsızlığı, kimlik hırsızlığında artışa yol açacak.

*Dolandırıcılıklar hiper-kişiselleştirme çağına girecek.

*Finansal hırsızlık yeni biçimler alacak.                                         .

İşte korkunç gerçekler burada.

Yapay zekâ diyerek bandoyla karşıladığımız bu yeni teknolojik sistem, gittikçe anamızı ağlatacak diyor virüs programım.

Peki bunlar nasıl olacak?

Bizi neler bekliyor?

Açıklamış adamlar;

(yazı çok uzun kısaltarak aktarmaya çalışıyorum)

Günümüzde teknoloji günlük hayatlarımıza derinlemesine işlemiş olup, olağanüstü bir hızla ilerlemektedir.

Ancak teknolojideki tüm ilerlemeler eşit ölçüde riskle birlikte gelir.

2024'te büyük ölçekli veri ihlalleri manşetlere hakim oldu.

Tüm bunlarla birlikte 2025'in siber güvenlik alanında köklü bir dönüşümün yılı olması bekleniyor.

Yapay zekâ gerçeklik ile kurgu arasındaki sınırı bulanıklaştıracak:

Yapay zekâ daha iyi, daha akıllı, daha gerçekçi ve erişilebilir hale geldikçe, “Gerçek ile aldatmacayı” çözmek daha zor hale getirecek.

Hiper-kişiselleştirilmiş gerçeklikler

Yapay zekânın yalnızca sorularınıza cevap vermediği, ihtiyaçlarınızı da öngördüğü bir dünyayı hayal edin.

Ancak bunun bedeli şudur:

Bu kusursuz, kişisel asistan deneyimini ortaya çıkarmak için insanlar takvimler, mesajlar ve uygulamalar dahil her şeyi yapay zekaya devrediyor.

Hiper kişiselleştirmenin bir bedeli var: “Gizlilik ve özerkliğin aşınması”

Siz; Rahatlık uğruna gizliliğinizi kaybetmeye razı mısınız?

Hassas rollerde yapay zeka:

Yapay zekânın, ebeveynlik ve eğitim gibi bir zamanlar yalnızca insanlara özgü kabul edilen alanlara da sızacağından şüpheleniyoruz.

Bir çocuğa akıl hocalığı yapmak, ödevlerine yardımcı olmak veya hatta dijital bir bebek bakıcısı olarak hareket etmek için devreye giren bir yapay zekâ aracını hayal edin.

Sınırsız zaman ve sabır sunarken, insanlara hangi rollerin ve sorumlulukların bırakılması gerektiği konusunda sınırları zorluyor.

Bunun sonuçları çok derin…

İlişkileri yeniden tanımlamak: 

Yapay Zekâ, ödev yardımı ve program yönetimi veya hatta duygusal bağlar gibi rutin görevleri üstlenerek ebeveynlikten ve evcil hayvanlardan arkadaşlığa kadar aileyi dönüştürmeye hazırlanıyor. Yatma vakti hikâyeleri veya günlük konuşmalar gibi bağ kurma anları kaybolup gidiyor. Robotiklerin yapay zekâyı fiziksel dünyaya getirmesiyle, riskler artıyor: robotik evcil hayvanlar gerçek olanların yerini alıyor, yapay zekâ dadılar çocukları rahatlatıyor ve robot arkadaşlar duygusal boşlukları dolduruyor.

Genç zihinleri şekillendirmek: 

Yapay Zeka daha ilgi çekici hale geldikçe, çocuklar bakıcılardan daha güçlü bağlar kurabilir ve bu da aile dinamiklerini değiştirebilir.

Yapay Zekâ kişiselleştirilmiş rehberlik ve arkadaşlık sunarken, aşırı bağımlılık çocukların sosyal ve duygusal gelişimini sınırlayabilir ve gerçek ilişkilerde gezinmeyi zorlaştırabilir.

Aileler, yapay zekânın faydalarını gerçek insan bağlantısı ihtiyacıyla dengelemelidir.

Daha geniş toplumsal soru şudur:

Yapay zekanın gelecek neslin şekillenmesinde ne kadar etkili olmasına izin vereceğiz?

Deepfake Devrimi

Deepfake'ler (Gerçek insanları taklit etmek için tasarlanmış AI tarafından üretilen medyalar) o kadar karmaşık hale geliyor ki uzmanlar bile gerçeği uydurmadan ayırt etmekte zorlanabilir.

2025'te şunlarda artış bekleniyor.

Kişisel Saldırılar: 

Küçümsenen kişiler, sadece kişiyi doğrudan hedef alarak değil, aile üyeleri veya arkadaşları hakkında ikna edici sahte medya oluşturarak başkalarını taciz etmek veya gasp etmek için deepfake'leri kullanabilir.

Bu uydurma videolar veya ses klipleri, kurbanları duygusal olarak manipüle etmek, asılsız söylentiler yaymak veya hatta kişisel ilişkileri zorlamak için kullanılabilir ve bu tür saldırıların psikolojik yükünü artırabilir.

Siyasi Manipülasyon: Hükümetler ve kötü aktörler, toplumları bölmek, yanlış bilgi yaymak ve istikrarsızlaştırmak için deepfake'leri kullanabilir.

Dünya liderinin sahte politikalar açıklayan sahte bir konuşmasını hayal edin; bu tür içerikler paniğe yol açabilir, kurumlara olan güveni aşındırabilir ve kamuoyunu manipüle edebilir. Deepfake'ler ayrıca gazetecileri veya siyasi muhalifleri hedef alabilir, zarar verici skandallar üretebilir veya güvenilir kaynakları itibarsızlaştırabilir, medyaya olan kamu güvenini zayıflatabilir.

Bu, gerçekliğin pazarlık konusu olmadığı bir sisteme olan ihtiyacı vurgular; dijital imzalar, güveni geri kazandırmak için standart olabilir.

Finansal Dolandırıcılık: Yöneticilerin deepfake videoları veya ses klipleri, otorite figürlerini taklit etmek, çalışanları para transfer etmeye ikna etmek, hassas şirket bilgilerini ifşa etmek veya yetkisiz işlemleri onaylamak için kullanılabilir.

Örneğin, bir CEO'nun bir mali memura bir ödemeyi hızlandırması talimatını verdiği ikna edici bir videonun, algılanan gerçekliği ve yerleşik güveni nedeniyle tipik güvenlik önlemlerini aşması durumunda bir İş İletişimi Tehlikesi meydana gelebilir.

Tehdit, iç dolandırıcılıkla bitmez; deepfake'ler yatırımcıları veya müşterileri de hedef alabilir, kurumsal iletişimlere olan güveni zedeleyebilir ve uzun vadeli itibar hasarına neden olabilir.

Bu saldırılar tedarik zincirleri ve finansal sistemlere yayılarak benzeri görülmemiş bir ölçekte kaos yaratabilir.

Veri Hırsızlığı:

Dijital dünya veriler üzerine kurulu ve siber suçlular bunu bireyleri, kurumları ve toplumları hedef alan çok yönlü bir tehdit olarak kullanma sanatında ustalaşıyorlar.

Büyük ölçekli ihlaller ve kamuya açık veri kaynakları, suçlulara kurbanlarının oldukça ayrıntılı profillerini oluşturmak için ham maddeler sağlar.

Bu, yalnızca bir ad ve soyadı veya e-posta adresinin ötesine geçer.

Suçlular; hedeflerinin gerçekte "Kim" olduğunu iyi bilirler.

“Nerede çalıştığını, geçimini nasıl sağladığını, hobilerini ve alışkanlıklarını” bilirler.

2025, aşırı kişiselleştirilmiş dolandırıcılıkların şafağını işaret ediyor. Siber suçlular artık geniş kapsamlı saldırılara güvenmiyor ve birinin yemi yutmasını beklemiyor.

Bunun yerine, saldırılarını kişiselleştirmek için ihlal edilen verilerden, kamu kayıtlarından veya karanlık web parçalarından oluşturulmuş titizlikle hazırlanmış profiller kullanıyorlar.

Rastgele değiller.

Kişisel, silahsızlandırıcı ve karşı konulması zor hissettirmek için tasarlanmışlar çünkü sizin özel verilerinize, yani kendi kimliğinize güveniyorlar.

Bu dolandırıcılıklar dolandırıcılık gibi hissettirmeyecek.

Gerçek hissettirecek.

İşte birkaç örnek:

Kişiye Özel Manipülasyon:

Geçtiğimiz hafta yaptığınız bir sohbete atıfta bulunan veya bir arkadaşınızın tonunu mükemmel bir şekilde taklit eden bir mesaj aldığınızı hayal edin. Saldırganlar, en dikkatli olanları bile etkisiz hale getirecek kadar ikna edici dolandırıcılıklar yapmak için kişisel bilgileri kullanırlar.

Psikolojik İstismarlar:

Aciliyet, güven ve korku gibi bilişsel önyargılar bize karşı kullanılacaktır. Duygusal tetikleyiciler (Sevilen biriyle ilgili uydurulmuş bir kriz gibi) tereddüdün imkansız hissettirmesine neden olacaktır.

Platform Entegrasyonu:

Sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları, gerçek etkileşimlerden ayırt edilemeyen dolandırıcılıkların ön plana çıktığı başlıca savaş alanları haline gelecek.

Dolandırıcılıkların gittiği yerin gerçekliği budur. Gerçek ve sahte arasındaki çizgiler bulanıklaşacak ve tehditlere karşı nasıl kendimizi savunacağımızı yeniden düşünmeye zorlayacak.

Teknoloji, farkındalık, eğitim ve proaktif dayanıklılık, bu yeni aldatma çağında kendimizi ve topluluklarımızı korumak için kritik öneme sahip olacak.

Finansal Hırsızlık:

Finansal güvenliğe yönelik savaş, saldırganların dijital dolandırıcılık ile fiziksel zorlama arasındaki sınırları belirsizleştirmesiyle tırmanıyor.

2025 yılında finansal hırsızlık, hem teknoloji hem de taktiklerdeki yeniliklerle desteklenerek benzeri görülmemiş seviyelere ulaşacak.

Siber suçlular; güveni sarsmak ve güvenlik açıklarını istismar etmek için gelişmiş araçlar kullanıyor:

Deepfake Dolandırıcılıkları:

Güvenilir bir liderin veya ünlünün yüksek getirili bir yatırımı desteklediği bir videoyu hayal edin.

Bu ikna edici sahtecilikler binlerce kurbanı cezbedecek ve yeni bir finansal aldatmaca dalgasını körükleyecektir.

Ses Kopyalanmış Yalanlar: Dolandırıcılar, hükümet yetkililerini taklit ederek sahte gelir dağıtımları veya politika güncellemeleri duyurarak kurbanları kötü amaçlı platformlara yönlendirecekler.

Kripto Dolandırıcılıkları Artıyor:

Sahte hediyelerden uydurma ticaret platformlarına kadar, kripto para birimi düzenlenmemiş, yüksek ödüllü fırsatlara aç saldırganlar için birincil hedef olmaya devam edecek.

Anlayacağınız bu sanal ortamı kontrol etmeniz için kuvvetli bir virüs programına ihtiyacınız var.

Rahatlık bize daha çok önlem almayı gerekli kılıyor.

Hele bu yıl size gelen mesajları, telefonları, videoları daha dikkatli açın.

Sitelerin çerez önerilerini kulak arkası etmeyin.

Bilgisayarınıza veya telefonunuza yüklediğiniz her bedava program başınıza bela olabilir, onlara çok çok dikkat edin.

Atalarımız ne demiş?

“Bedava peynir fare kapanında bulunur…”

Bu sözü unutmadan şimdi gezinin bakalım sanal dünyada…

ŞİŞMANLAYIN

Moritanya'da evlenmek isteyen kadınlar 60 kilonun üzerinde olmak zorundaymış iyi mi?

Günümüzde ülkelerin en büyük sağlık sorunlarından biri olarak görülen obezite, Batı Afrika'nın küçük ülkesi Moritanya için statü ve güzellik göstergesi. Bu ülkede dünyanın en ilginç geleneklerinden biri yıllardır uygulanıyormuş meğer.

Bu ülkede zayıf olan kadınlar güzel sayılmıyor ve fakir olarak değerlendiriliyormuş.

Eş bulup evlenebilmek ve bir statü sahibi olmak için kilolu olmak gerekiyormuş.

Aileler, evlilik yaşına gelene kadar kızlarını şişmanlatmak için ellerinden geleni yapıyorlarmış.

Evlenecek genç kızlar bol keçi sütü, zeytinyağlı ekmekler, keçi eti, bazen günde 2 kez öğle yemeği ile bolca kalori alıyorlarmış.

Kendi kendilerini obez yapan genç kızlar, kilo alarak ülkenin 'güzel' kadınları arasına girmeye çalışıyormuş.

Bu kendi kendini obez yapmaya da, ördeklerin zorla beslenmesine verilen bir isim olarak 'gavaj' deniyormuş.

Batı Afrika'da dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Moritanya'da ciddi bir gıda sorunu da yaşanıyor. Moritanya'daki kadınların yaklaşık yüzde 20'si obez ve yarısından fazlası aşırı kiloluymuş.

Erkeklerin ise yalnızca yaklaşık yüzde 4'ü obez ve yüzde 20'si fazla kiloluymuş.

Ülkede yaşayan erkekler de kilolu kadınların güzel olduğunu ve evlenmek için onları tercih ettiklerini söylüyormuş.

Hal böyle olunca aileler de evlenecek yaşa geldiklerinde kızlarını Moritanya standartlarına göre çekici hale getirmek için zorla beslemeye başlıyorlarmış.

Moritanya'da aileler bu geleneği devam ettirmekle kalmıyor, bu kadar fazla yemek yemeğe itiraz eden kız çocuklarının ayak parmaklarını ezerek onları cezalandırıyormuş.

Yazıyı okuyunca içimden “Acaba?” diyerek, “Kekleniyor muyuz?” dedim.

Araştırdım ve gerçekten de öyleymiş.

Ancak daha detaylı bir açıklamada şişmanlatma girişiminin neredeyse bir işkenceye bile dönüşmüş olduğunu gördüm;

Bu durum şöyle anlatılmış:

Genç kızları zorla besleyerek geçimini sağlayan Elhacen, işiyle gurur duyuyor. “Çok katıyım… Kızları dövüyorum veya ayak parmaklarının arasına bir çubuk sıkıştırarak işkence ediyorum. Onları izole ediyorum ve zayıf kadınların aşağı olduğunu söylüyorum” diyor.

Bu çocuk zulmü, obez vücutları idealize eden Moritanya güzellik standartlarının korkunç bir ürünü.

Elhacen'e göre, bir kadının işi “Bebek yapmak ve kocasına yumuşak, etli bir yatak olmak.”

Moritanya'da kadın obezitesi bir statü sembolü ve zayıflığı ise bir kadının kocasının onu besleyemediğinin bir işareti olarak görülmüş.

Sonuç olarak da; daha 5 yaşındaki kızlar darı ve deve sütü gibi kalorisi yoğun yiyecekleri mideye indirmek için “Şişmanlatma çiftliklerine” gönderiliyormuş.

Okuduğum ve resmen işkence olan bu şişmanlatma yöntemlerini burada yazmaya kalksam içiniz kaldırmaz.

Merak ederseniz araştırın derim.

Cahilliğin geldiği son nokta olarak da bir kenara yazın…

Şu bilgi de not olarak kalsın:

“Moritanya anayasasının ilk maddesi uyarınca, demokratik ve sosyal bir İslam devletidir.”