Yıllar önce okuduğum bir hikâye...
Yıllar önce okuduğum bir hikâye...
Bunu Fakülte'de öğrencilerime de anlatmıştım...
Erdemli olmak zor iştir, diye...
Neyse, hikâyeye gelelim...
******
Almanya'da çalışan bir Türk işçisi,ailesiyle birlikte Türkiye'ye yaz tatiline gelir...
Memleketi Kayseri'de tatilini geçirir...
Artık, dönüş zamanı gelmiştir...
Tüm hazırlıklarını yapar ve altı tane de halı alır...
Bunun iki tanesi kendisi için ,diğerlerini de kârlı satarak tatilini bedavaya getirmek ister...
Bizim gümrükten küçük bir rüşvetle çıkar...
Bulgar sınırını küçük bir rüşvetle geçer...
Romanya sınırını da küçük rüşvetle geçer...
Macaristan'dan da aynı takdikle geçer...
Avusturya'dan da geçer ve Alman sınırından ,çalıştığı ülkeye, girecek...
Alman gümrük memuru ,"beyan edilecek bir şey var mı?" diye,sorar...
Bizimki :
---Yok der!
Alman, tam geçiş evrakını imzalayacak içine kurt düşer ve arabayı kontrol etmek ister...
Bizimki,rahat bir tavırla arabasının arka kapısını açar...
Gümrük Memuru,altı halıyı görünce" bunlar ne diye" ,sorar...
Bizimki:
---Ev eşyalarım, der...
Gümrük Memuru:
---- Tamam da,ancak iki tanesine izin var,diğer dört tanesine izin yok, der.
Bizimki,çok çaresizdir... Yalvarır yakarır,geçmek ister. Alman :
---Nuh der! Peygamber, demez?
Katiyyen almam ,der...
Bizimki,ya dört halıyı bırakacak ve zarar edecek ya da başka bir formül bulmalı...
Gümrük Memuru:
--- Başkaları da var,lütfen kalabalık yapma ve halıları çıkarıp geç ,der...
Bizimki,düşünür ve bir fırsatını bulup geçmek ister... Ama fırsat bir türlü olmaz...
Bizim Almancı,gümrük binasının etrafında bekler bekler...
Akşam üzeri; diğer Gümrük Memurları, bizimkinin işlemini yapmayan arkadaşlarını tebrik ederler ve küçük hediyeler verirler...
Meğer,bizimkinin işini yapmayan Alman'ın doğum günüymüş...
Bizimki ,bunu duyar...
Kafayı çalıştırır ve hemen kıymetli bir hediye alıp Alman Gümrükçüye verir...
Alman ,önce almak istemez...
Bizimki:
--- Bizde adettir,mutlaka hediye alıp veririz...Sizi tanıdım,sevdim... Dost gibi gördüm...Doğum gününüzmüş ,lütfen hediyemi kabul edin ,der.
Alman,alıp almamakta kararsız kalır...
Bizimki,ısrar eder ve Alman hediyeyi alır...
Yine, bizimki bir yere büzüşür ve bekler...
Hediyeyi alan Alman,her dışarı çıktığında bizim masum ve iyi insanı görür...
Nöbet değişimine de az kalmıştır...
Alman bizimkini çağırır...
Bizimki, seğirterek gider...
Alman, evrakı alır, imzalar ve haydi geç, der...
Bizimki büyük bir temennayla birlikte teşekkür eder ve daha sonra ne zaman nöbetçi olduğunu sorar...
Alman bir ay sonra, der...
Bizimki teşekkür edip süratle Almanya'ya girer...
Dört halıyı büyük parayla satar...
Tatil bedavaya gelmiş ve para da kazanmıştır...
Birden aklına şeytanca bir fikir gelir...
Bu sefer,bir minibüsle Türkiye'ye gelir...
Minibüsü ağzına kadar halıyla doldurur.
Hediye verdiği Alman'ın nöbet gününe denk gelecek şekilde, Alman sınırına dayanır...
Yaş gününü kutladığı görevli oradadır...
Yine, büyük bir pişkinlikle Alman'ın yanına gider ve hediyesini verir...
Alman :
---Bu ne der?
Bizimki:
----Ben seni çok sevdim! Gelecek sene doğum gününü kaçırırım,diye gelecek sene olacak doğum gününün hediyesini getirdim,buyur al,der...
Alman şaşkın ne yapacağını bilemez...
Bir yandan da ,ne iyi insan benim gelecek yılki doğum günümü bile düşünmüş ,diye aklından geçirir...
Bizimki,derhal geçiş belgesini uzatır...
Alman, gayri ihtiyari belgeyi imzalar...
Bizimki ,binbir teşekkürle sınırdan geçer...
Halıları satarak ,büyük bir voli vurmuştur...
Dolayısıyla biz Almanları bile rüşvete( hayır hayır hediyeye)alıştırmış bir milletiz...
******
Hediye! Hediye!
******
Neyse...
Biz yine;düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam edelim, vesselam...