Adamın biri, Paşa'yı kamuoyunda küçük düşürmek için aşağıdaki paylaşımı yaparak Atatürk sevgisini eksiltmek istiyor...
Adamın biri, Paşa'yı kamuoyunda küçük düşürmek için aşağıdaki paylaşımı yaparak Atatürk sevgisini eksiltmek istiyor...
Tabii, bu kadar şerefsizini ve annesi belli babası yüz elli olan puşt görmedim...
Bu itler, bizim de ahlakımızı bozuyorlar...
Ömrümüz boyunca etmediğimiz kötü sözü bize söylettiriyorlar...
Paşa'ya karşı böyle kampanya yapanlar Türk değillerdir... Bunun için ağır söz söylemekte bir beis yoktur, derim...
Başka birileri de, Paşa'nın annesi için kabul edilmesi mümkün olmayan sahte bir belge düzenlemişti...
Paylaşımdaki eserin sayfasını da yayınlıyacağım... Acaba bu kadar yalan bir üslup için paylaşımı yapan kişi utanmıyacak mı?
Her gün, böyle paylaşımlara cevap vermekten bıktık...
Bir Dostumuz" bırak, görmezden gel ki, yalanlarının bir kıymeti olmadığını görsünler" demişti...
Ama, vicdanımız el vermiyor...
Haksızlık ve yalana karşı isyanımız yanardağ gibi...
Biz, Türk'e ve Türklerin değer verdikleri ne varsa hepsine karşı yapılacak saldırılara dur demek zorundayız ki, tarih doğru öğretilsin...
Bu konuda koşum( nahte) tutmaz kişiyiz...
Ne yapalım huyumuz bu...
Bu saatten sonra da değişecek değiliz...
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
……….
BUYURMAK = EMRETMEK
Türkiye Türkçesinde birtakım Türkçe kökenli sözler, eylemler, söz öbekleri.. ağırlıklı olarak 17. y.y.dan başlayarak (itibaren) daha az kullanılmaya başlandı.
Bu sözlerden yüzlercesi “burada” unutuldu, öldü! Bu sözlerin yerlerini Arapça, Farsça, Rumca, İtalyanca.. son yüz - yüz elli yıl içerisinde Fransızca, İngilizce sözler girdi.
Bu sözlerden biri de “buyurmak” eylemidir. Yüz kişinin söyleşmesinde, yazısında en az doksanı “buyurmak” yerine Arapça + Türkçe “emretmek” eylemini kullanıyor. Bu yüzden de Eski – Çağdaş Türkçe kolları ile dil, duygu, düşünce, inanç.. dolayısıyla “ÜLKÜ” köprümüz yıpranıyor, ortak varlığımız azalıyor.
TÜRKMEN TÜRKÇESİNDE: BUYURMAK, BUYRUK
& BUYURMAK [buyurmok] (nesneli durum eyl.) (I) = Buyurmak; emretmek “Arapça + Türkçe.”
I, işl. 1. Bir işi yerine yetirmegi tabşırmak, buyruk bermek.
-- Düyäni hökman duşakla - diyip buyurdı. ? -- Deveyi kesinlikle (mutlaka) köstekle- diyerek buyurdu.
BUYURMAK [buyurmok] (nesneli durum eyl.; inanış) (II) = Tanrı’nın erki, istenci ile olmak, ülüş olmak (nasip olmak).
2. Tañrınıñ eradası bilen nesip etmek.
Çeken zähmetiñ hözirini hem buyrsa görmeli-dä.
BUYURMA [buyurmo] (nesneli durum eyl. adı) (I) = Buyurma, buyuruş.
1. iş adı Buyurmak yağdayı.
BUYURMA [buyurmo] (ad; yönetim) (II) = Buyrultu, yönerge, ta’limat, direktif. bkz. tabşırık, sarğıt.
2. Bir zadı yasatmak, becertmek, tayyarlatmak we ş.m. üçin edilyän tabşırık, sarğıt.
Edaralarıñ buyurması boyunça dürli görnüşdäki ayakgap önümleri öndürilyär. ? Kurumların buyrultusu (yönergesi) üzerine değişik türde ayakkabılar yapılıyor. (?Türkmenistan?).
BUYURMAKLIK [buyurmokluk] (durum adı) = Buyurma durumu.
iş adı. Buyurmak yağdayı.
BUYRUCI (işkolu adı; neteg.; yönetim) = İş buyuran, buyrultu (ta’limat) veren, yönetici.
at. İş buyuryan, tabşıryan; sarğıt edyän (edara, adam we ş.m.).
BUYRUK (ad; yönetim) (I) = Buyruk, buyrultu.
at. 1. Bir işi yerine yetirmek üçin tabşırık, görkezme.
BUYRUK (ad; genel konular) (II) = Öneri, teklif, ısmarlama.
2. Bir işiñ yerine yetirilmegi barada edilyän teklip, tabşırık. Ol buyruk berdi.
BUYRUKÇI (işkolu adı; neteg.; yönetim) = İş buyuran, buyrultu (ta’limat) veren, yönetici. “Buyruk, buyrultu (yönerge, ta’limat) çıkaran.”
at. Buyruk berici, buyruk çıkarıcı.
BUYRULMAK [buyrulmok] (edilgen çatı eyl.) = Birine, birilerine bir iş, yumuş, görev verilmek.
işl. Birine bir iş, yumuş tabşırılmak.
Utanmaz adam dek süyrenip yörme,
Buyrulmağan işni edici bolma! - (MAGTIMGULI).
[Utanmaz adam gibi sürünüp, sürtünüp durma,]
Buyurulmayan işi edici olma!]
? Buyrulıp yasalan yalı = Çok güzel, görkemli, olağanüstü.
örän owadan, gelşikli, nepis.
?--- --- ---