Çanakkale Çevre ve Doğa Dernekleri Federasyonu Başkanlığı olarak çıkarttığımız, Çanakkale Çevre ve Doğa Dergisi'nin üçüncü sayısını okuyan bir dostumuz İstanbul'dan aradı...
Çanakkale Çevre ve Doğa Dernekleri Federasyonu Başkanlığı olarak çıkarttığımız, Çanakkale Çevre ve Doğa Dergisi'nin üçüncü sayısını okuyan bir dostumuz İstanbul'dan aradı...
Önce, çıkarttığımız dergi için çok teşekkür etti...
Görsel unsurlarla bilimin harmanlandığı bir dergi olmuş... Böyle bir dergi şimdiye kadar görmedim, dedi... Tebrik etti... Sonra, muhteva üzerine fikirlerini iletti... Öncelikle çevre ve doğaya duyarlı bir nesil olmalı muhataplarınız;ama, böyle bir neslin olmadığını fotoğraflardan gördüm... Sizin, Sarıçay için söyledikleriniz çok güzel ama, başarılı olamazsınız, dedi... Biraz kırıldım... Ümitsiz bir vak'a gibi Sarıçay'ı anlattı... Siz, Sarıçay'ın kıymetini bilecek oraya sahip çıkacak orasıyla hatıraları olacak kişileri yetiştirmemişsiniz ki, oranın değerini bilsinler, dedi... Düşündüm, Dostum çok haklıydı... Sarıçay meselesi sadece ben ve arkadaşlarımın meselesiydi... Kimsenin umurunda değildi... Dostum devam etti...
Sarıçay'ın içinde bir Doğa Müzesi olsaydı... Sarıçay'da yaşayan canlıların bilgileri orada olsaydı... Temiz su içinde yüzen balıkları görecekti... Oradan balık kepçesiyle balıkları yakalayıp eline alacaktı... Pullarına dokunacak ve sonra suya bırakacaktı... Orada bulunan ağaçlardaki kuşların fotoğrafını çekecekti...
Onları albüm yapacaktı ve doğa dostu olarak yetişecekti...
Bu çocuklar, Çanakkale 'den ayrılsa bile çocukluk hatıraları hep canlı kalacaktı...
Tekrar şehre geldiklerinde de, bilinçli kişiler olarak Sarıçay' ı gezdikleri zaman, toprak, moloz, inşaat artığı ve ev çöpleriyle dolu Sarıçay'ı gördüklerinde, önce bir inceleme yapacaklar ve buranın denizden 3557 metre baraja doğru olan alanından Çanakkale Belediyesi'nin sorumlu olduğunu, oradan baraja kadar sorumlu olanın da İl Özel İdaresinin olduğunu görecekler, anne ve babalarına; hatıralarını yok eden çevre kirliliğinin baş sorumlusu olan Çanakkale Belediye Başkanını nasıl seçtiniz, nasıl oy verdiniz ve böylece Sarıçay'a nasıl kıydınız, diye öfkelerini naif bir üslupla ifade edeceklerdi...
Yine, Çanakkale İl Genel Meclisi'nde CHP çoğunluk partisi, yani iktidarda onlar var... Bunlar, mart ayında iki yılı dolduracak yerel parlamenterler... Bunlar, bir şey yapmamışlar...
Gündemlerinde Sarıçay hiç yok!
Siz önce, çevre bilinci olan kişileri seçmesini bilmelisiniz.... Yoksa, Sarıçay da, Çanakkale Boğazı da kirlilikten geçilmeyecek...
Siz bilinçli seçmen yetiştirin...
Programına Çevreyi almış kişileri, partisine bakmadan seçin, dedi...
Bilinçli seçmen de Doğa Müzesinde eğitimini alacak ve doğaya sahip çıkacak, dedi...
Hzını alamadı...
Birkaç sözde iktidara, dedi...
"Çevre mevzuatı rezalet...
Siz, tüm madenleri denetlemek istiyoruz, demişsiniz... Hangi mevzuatla bunu yapacaksınız... Sizin milletvekilerinin tek başlarına verdikleri, ülke yararını güttükleri bir kanun teklifi var mı? dedi...
Ben, bir milletvekilimizi hiç tanımıyorum... Birini tanıyorum... Birisiyle bir kez görüştük...Birisi de, Çanakkale 'ye gelince görüşelim Hocam, diyor ama, aramıyor, dedim...
Sizde de suç var, dedi...
STK' ları tanımayan çevre meselelerine duyarsız bu milletvekillerini niçin seçersiniz? Bunlar, sizi tanımıyorsa siz onları hiç tanımayın, dedi...
Çanakkale Milletvekilleri çevre meselesine duyarsız, yerel yönetim çevre faciasının baş sorumlusu... Siz de çevre için yırtınıyorsunuz, bir de uğraşarak dergi çıkarıyorsunuz...
Siz, Çanakkale'nin şerifi misiniz?
Sizden başka akıllı yok mu?
Siz de, adam sende, desenize...
Bir de, zır cahil trollerden, zır cahil particilerden abuk subuk tenkitlere, küfürlere muhatap oluyorsunuz...Sizin karikatürünüzü yapıyorlar, Size hakaret ediyorlar... Hele iki kadeh içip kafayı bulan kendi siyasi partisini eleştirdiniz, diye size ağıza alınmayacak şeyler yazıyorlar... Bırakın bu işleri... Hadi arkasını getirmiyeyim, dedi...
Sonra, konuşmamızı; bize, kolaylıklar dileyerek bitirdi...
Şimdi biz ne yapalım?
Yel değirmenlerine karşı savaşmaya devam mı?
Yoksa, halk bilmese de Halik bilir, deyip yola devam mı edelim?
Biz, doğru bildiğimiz yolda yürümeye devam edeceğiz... O kadar...
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...
Not: Türkiye'nin hiçbir yerinde istenilen vasıfta bir tane bile Doğa Müzesi yok...
MTA'nın müzesi de, ben beğenmiştim ama, yetersiz...
Türkiye'de gerçek anlamda çevreci işte bu yüzden yetişmiyor...
Siyasi erk, ister iktidar ister muhalefette olsun, bu işe duyarsız... Yazılanlar da kağıt üzerinde kalıyor...
Ha!
Bilgi istediğimiz bir kamu kuruluşu müdürü de, biz, her isteyene bilgi vermek zorunda değiliz, demişti...
Yazık!
Bunlar, kendilerini miletin üstünde görüyorlar... Millette bunların marabası herhalde...
Gelecek nesiller bize çevre meselelerinde hiç de hayırhah söylemde bulunmayacak, derim...
Son sözümüzde:Çevre hepimizin...