Çanakkale 'nin maruz kaldığı çevre facialarını yerinde görmek için yaklaşık yirmi kadar köyde inceleme çalışması yaptık...

Çanakkale 'nin maruz kaldığı çevre facialarını yerinde görmek için yaklaşık yirmi kadar köyde inceleme çalışması yaptık...
Doğa, bu kadar tahribata rağmen hala çok güzel... Termik Santral bölgelerinde çevre kirliliği başlamış... RES' ler için tepeler tıraşlanmış... Üretime geçmek için ruhsatı olmadan imalatlar sürmekte...Ben yaptım oldu, uygulaması devam ediyor...
Biga Ovası'nda yer yer ekim yapılmamış...
Çeltik ekimi azalmış... Hayvancılık eski gücünü kaybediyor... Bazı köy yollarının Çanakkale şehir merkezi yollarından daha güzel ve düzgün olduğunu gördük... Biga Dağlarının tamamını gezdik... Yangın önleme kuşaklarında bile farklı bitkiler ve çiçekler gördük... Doğa, insan müdahalesine direniyor...
Yine, bazı tepeler, morfolojik olarak değişiyor. Çünkü taş ocakları her tarafı dümdüz ediyor...
Çanakkale 'de onlarca taş ocağı faal... Bu kadar taş ocağına ihtiyaç var mı? Bilmiyoruz...
Çanakkale, Termik santral, RES, JES ve Altın çıkartan ve faal olan Lapseki - Şahinli Altın Madeni' nin;  topraklarımızı, havamızı ve suyumuzu kullanılmaz hale getirdiğini, yerinde görerek tespit ettik... Bu gerçekler bizi üzdü... Yine, taş ocakları da işin sosu durumunda... Türkiye'de hiçbir il bu kadar vahşi hücuma maruz kalmamıştır...
Şimdilik, Kaz Dağlarında altın madeni yok... Altın madeni ruhsatı alan üç şirket de Biga Dağlarında... Bunlardan birisi faal... O da, Lapseki-Şahinli'deki şirket... Siyanür kullanmakta...Tepeleri düzlemekte...
Bizim nahteli çevrecilerin burası hakkında bir sözünün olmaması da düşündürücü...
 Diğer iki şirket üretim aşamasında değiller ve bu yüzden siyanür kullanmıyorlar...
Son sözümüz:
Dünyanın en güzel coğrafyasına sahip olan Çanakkale 'nin toprağı ve suyu ruhsat verilen bu şirketlerce yok ediliyor... Suyu, yine Çanakkale Belediyesince, Kepez Belediyesince kirletiliyor... Körfezdeki dereler de bu yöredeki CHP' li belediyelerce kirletiliyor... Denizimiz, ta! Orta Avrupa'dan gelen kirlilikle önce Karadeniz ve sonra Marmara Denizi kirleniyor... Marmara Denizini, çevresindeki Belediyelerin kirli suları denize deşarj etmesiyle kirleniyor... Yine, termik santrallar için kömür taşıyan gemilerce kirletiliyor...
 Havamız da, termik santrallar tarafından kirletilmektedir... Manyetik alan ve radyasyon kirliliği ise hiç gündeme gelmemektedir... Pestisit kirliliği görmezden gelinmektedir...
 İşte! Süreç böyle devam ederse
on yıla kalmaz, üretim için dikilecek toprak, içilecek su, soluyacak hava, yüzülecek deniz bulamayacağız...
Bizden uyarması...
Kamuoyuna durumu iletiriz...
Sonra bizim haberimiz yoktu demeyin...
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
 
Güzelim Köy Okulları...
Hemen hepsi metruk...
Yazık!
Bu binaları kullanacak bir formül bulunmalı...
Buraları ya kültür merkezi olmalı ya da Zirai Üretim ve Hayvancılığı Geliştirme Merkezi olmalı... Bir protokolla Tarım ve Orman Bakanlığına devredilmeli...
Bu konularda en yetkin kişilerden birisi de Bayramiç Ziraat Odası Başkanı Sayın İsmail Pehlivan'dır... Onun da görüşlerinin alınmasında fayda görürüm...
Bu binaları kurtarın...

Bilgi edinmeniz dileğiyle...