Çevre ve Doğa Dernekleri Federasyonu olarak her hafta sonu farklı güzergahlardan giderek inceleme gezileri yapıyoruz...

Çevre ve Doğa Dernekleri Federasyonu olarak her hafta sonu farklı güzergahlardan giderek inceleme gezileri yapıyoruz...
Bu gezilerimize dün de devam ettik...
Üç köyümüzün karantina altında olduğunu gördük... Jandarma Kuvvetleri gerekli çalışmaları yapıyor... Zor şartlarda çalışıyorlar... Görevlerini de layıkıyla yapıyorlar...
Geçtiğimiz yirmi kadar köyde, maske takan görmedik... Köyler, bu anlamda baskının en az olduğu yerler ve bu yüzden salgın da, en verimli çalışmasını bu yerlerde yapıyor...
Yine, bu köylerden bazılarının kesme taştan yapılmış köy okulları metruk ve yıkılmaya bırakılmış... Devlet, bu binaları muhtarların kontroluna bırakmalı ve köylü de bu binaların bakımını yapmalı... Bu binalar, kültür merkezi gibi veya tarım, hayvancılık merkezi gibi kullanılmalı...
Gezdiğimiz köylerin camilerinin tuvaletleri de pislikten geçilmiyor... Temizlik dini olan islamın inananlarının cami ve çevrelerini, müştemilatlarını, tuvaletlerini temiz tutmayı da öğrenmesi gerekir... Dünkü manzaralar bizi üzdü...
Yine, bir camimizin kapısında da fotoğraftaki gördüğünüz yazı vardı... Yani, biz camileri ibadete kapatmışız...
Geleceğin tarihçileri bu belgeden hareketle, İslamı referans alan bir iktidar döneminde, camiler ibadete kapatılmış zehabına kapılabilirler... Bu tür uygulamalar yanlış... Cami kapıları kapalı... Şaşırdık!
Camide namaz kılmak isteyene, orada görevli olan kişi kimse, gerekli yardımı sağlamalı...
Bunlar, yapılabilmeli...
Ayrıca, bazı tarım arazilerinin boş bırakıldığını gördük... Bu da bizi üzdü... Bizde, "Türkler, tarımdan da mı çekiliyor" intibaı uyandırdı...
Tarım İl Müdürlükleri, ilimizde üretilecek ne varsa bunları verilerle mukayeseli bir şekilde açıklamalı, derim...
Çanakkale'nin dağları, ormanları; kesilmiş ağaç ve odun deposu gibi olmuş... Burada, ağaç kesimlerinde ifrata kaçılmış kanaatine vardık... Orman Baş Müdürlüğümüz, son üç yılda ne kadar ağaç kesilmiştir? Sorumuza cevap verirse bunu kamuoyuyla paylaşırız... Bir de, evvelden %54'ü orman olan Çanakkale topraklarının şu anki orman durumunun oran olarak %50'nin altına düşmüş gibi olduğu görülmektedir... İnşallah yanılıyoruzdur... Belki, arazi duruyor ;ama, üstünde ağaç yok... Şüphemiz, bu yerler milli emlak birimine, yani hazineye devredilip arazi olarak satılacakmış gibi bir çalışma yapılmış izlenimi veriyor... Bence, böyle bir niyet varsa bu çok yanlış olur... Ayrıca, iklim değişikliği etkilerini en aza indirgeyecek bitki dokusuna sahip olmak ve zenginleştirmek gerekirken bunu azaltıyorsak çok tehlikeli bir iş yapıyoruz, demektir...
Ayrıca, Çanakkale 'ye bütüncül bakmayı öğrenmemiz gerekir derim... Burada görev de, siyaset kurumuna düşmektedir...
Acil olarak bir çalıştay yapıp bu meseleyi gündemimize taşımamız gerekir, derim...
Hedefimiz, her şeyi temiz bir Çanakkale...
Suyu temiz, havası temiz, toprağı temiz, denizi temiz olsun istiyoruz...
Bu konuda, görevli olan herkesi duyarlı olmaya çağırıyorum...
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...