Çanakkale 'nin tüm tepeleri işgal altında...

Çanakkale 'nin tüm tepeleri işgal altında...
Bilimsel bir çalışma olarak, Çanakkale' nin Manyetik Alanları(radyasyon) üzerine yazılan bir makaleyi Çevre ve Doğa Dergimizin Nisan ayı içinde çıkacak sayısında yayınlayacağız...
Burada verilen bilgiye göre, Kaz Dağları ana merkez olmak üzere kuzeybatıya doğru Ağı Dağı, Biga Dağları ve Yarımada'da Akbaş Bölgesi Maltepe'den Karakol Dağı ve Gökçeada'ya uzanan bir hat oluşmakta... Yine, Kaz Dağlarının güneybatı bölgesinden başlayarak Dededağ, Dikilidağ, Yaylacık Tepe ve Geyikli hattından Bozcaada'dan geçen bir hatta buradan Gökçeada'ya ulaşmaktadır...
İşte bu hatlar arasında oluşan manyetik alanlar, çeşitli çevre olumsuzlukları oluşturmaktadır... Bu olumsuzluklara iletişimde kullanılan baz istasyonları da etki etmekte... Yine nüfusun yoğun olduğu yerlerde, cep telefonlarının oluşturduğu manyetik alanlar da bu olumsuzlukları tetiklemekte... Çanakkale şehir merkezinin ağaç yoksunu olması ve bilhassa Sarıçay( Çöpçay) içinde Pazar yeri ve diğer betonlaşmalar da, şehrin ısısını artırmaktadır... Bu olumsuzlukların sağlığımız açısından ne kadar riskli bir durum yarattığının ayırdına varamayan yerel yönetimler halk sağlığını hiçe saymaktadır... Burada, bitkiler ve ağaçlar da bu olumsuzluklardan etkilenmektedir... Bizim Halk Bahçesi içinde onlarca karaağacın yerden yüksekliği on metreden sonraki bölümü kurumaktadır... Bu ağaçların on metreden sonraki bölümü kesilerek ağaçlar kurtarılmak istenmektedir... Bu çözüm, ilk akla gelen çözüm olarak uygulanmıştır... Daha önce kızılağaçlar, şimdi de karaağaçlar kurumaktadır...
İşte bu olumsuzluklara bir başka olumsuz hücum da, RES'lerdir... RES'lerin oluşturduğu manyetik alanlar, Çevre Mevzuatında hiç dikkate alınmamaktadır... Bu durum gelecekte çok daha vahim çevre faciaları yaşayacağımızı bize hatırlatmaktadır...
Biz, ormanlarla çevrili tepelerde yapılan RES'ler sonucu ağaçsız tepeler görmekteyiz... Bilhassa Biga Dağları tepeleri yabancı şirketlerin hücumuna uğramıştır... Bizim, Çanakkale'de yaşayan çevreci geçinen arkadaşlarımızın bu konularda bir tepkisinin olmaması da çok düşündürücüdür... İnsanlığın varlığı için temiz hava, temiz su, temiz toprak, temiz deniz ilkesine uyarak hareket etmemiz şarttır...
RES'lerin oluşturduğu manyetik alanlar da, bal üretimi açısından bir yıkımı hazırlamaktadır... Bir arı, kovanından beş kilometre yarı çapında bir alanı doğal manyetik alana göre bulup üretim faaliyetini sürdürmektedir... RES'lerin oluşturduğu, yeni manyetik alanların etkisiyle arılar kovanını bulamayacak ve  öleceklerdir... Bunun örneği Meksika'da yaşanmıştır ... Şimdi, her rüzgar alan tepeye RES konduruyoruz hem de gecekondu uygulamasıyla... Çünkü, bilhassa Beyçayır, Dumanlı, Çamyurt ve çevre köylerinin arazilerinin tepe noktalarında, RES'lerin imalatı devam etmektedir... Buna, biz Çevre ve Doğa Dernekleri Federasyonu olarak itiraz etmiştik... İzin ve ruhsat kesinleşmeden RES yapımı da, bizim ülkemizde görülmektedir... Bir kaba güç, ben yaparım, izin arkadan gelsin demektedir... Bu güçlü kişilerin derebeyi uygulamaları için aldıkları cesaret de, nereden kaynaklanmaktadır, bilmiyoruz...
RES'ler için düzlenen tepelerden, yağışlar sonucu, su yüzeyde tutulamadığı için, ağır metaller daha derinlere gidecek ve çevre köylerde yaşayan kişilerin içme ve kullanma suyuna karışacaktır... Bu ağır metaller de insan sağlığı için tehlike oluşturmakta ve MS, Alzheimer, Romataid Artrit, Kanser, Sindirim sistemi ve Böbrek hastalıkları gibi tıbbi sonuçlar, oluşturmaktadır...
Çevreyle oynamanın insana bir maliyeti olacaktır... Yakın dönemde yapılan bir çalışmada, Çamyurt köyünde vefat eden dokuz kişiden dördü kanserden, diğerleri de diğer hastalıklardan vefat etmiştir...
Halk sağlığını ve çevre değerlerini öncelemeyen her türlü işletme faaliyeti bize ölüm olarak geri dönecektir... Bizim istediğimiz şey, bu konularda bilim ne diyor? Buna bakılarak kararlar verilmesidir... Tıpkı ekoturizm saçmalığı gibi... Bir de, çevreci geçinen bir milletvekilimizin böyle bir işe girişmesi de, bizi üzmektedir... Şahsi çıkar için ağaç kesilmesine göz yummak da, bu politikacımıza hiç yakışmadı, derim...
10 Nisan 2021 tarihinde yaptığımız inceleme çalışmalarında, Çanakkale 'nin bir çevre talanına maruz kaldığı kanaatine vardık... Bilhasa, Karabiga - Kemer hattı arasındaki tüm koyların termik santral yapımı için tahsis edilmesi, bir facianın" geliyorum" ayak sesleri gibidir...
Biga ovaları tamamen tarıma tahsis edilmeli ve bu durumu değiştirecek hiçbir karar alınmamalıdır...
Biz, bilimi öncelemeyen RES, JES ve Termik Santralların hepsine karşıyız...
Hemen hepsiyle de hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz...
Halkımıza bir de çağrımız var...
Lütfen, Çanakkale 'nin tüm köylerini gezin ve faciaları görün...
Bizden hatırlatması...
Beyler!
Çanakkale' ye kıymayın!
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...