Ulus bilinci gelişmiş ülkelerde hükûmetler daima kendi uluslarının çıkarlarını düşünürler, adımlarını buna göre atarlar, hedeflerini buna göre koyarlar, planlamalarını buna göre yaparlar...
Ulus bilinci gelişmiş ülkelerde hükûmetler daima kendi uluslarının çıkarlarını düşünürler, adımlarını buna göre atarlar, hedeflerini buna göre koyarlar, planlamalarını buna göre yaparlar... Uluslarına en iyi, en ucuz, en kaliteli hizmeti sunmayı gaye edinirler. Onca kaliteli hizmete karşılık gelir seviyesine göre en düşük vergiyi bu uluslara mensup insanlar verir, en yüksek gelire de yine bunlar sahiptir. Ulus bilincine sahip ülkelerde gelirle gider arasında uçurum olmaz. En ucuz benzini gelişmiş ülkelerin insanları kullanır. Teknolojik ürünler başta olmak üzere her şeyde en az vergiyi de bu ülkelerin insanları öder... Özel şirketler, ürün satan dükkânlar, mağazalar tüketiciyi aldatma yoluna gitmeyi akıllarından bile geçirmezler. Aksi takdirde bu davranışlarını çok pahalıya geri öderler... Güvenlik, eğitim, sağlık, sosyal hizmetler devletin teminatı altındadır. Her türlü devlet işinde insanlar arasında ayrımcılık yapılmaz... Buna karşılık yöneticilerin en küçük kusurları affedilmez. Kusurlu görülenlerin kendiliklerinden istifa etmesi sıradan bir olaydır.
Ulus bilincine sahip ülkelerde insanlar ulusunun kimliğinden, dilinden genel olarak hoşnuttur. Bu yüzden Rusya'da sıkça çekik gözlü Ruslara, İngiltere'de siyahî veya Hint kökenli İngilizlere rastlanır. Yazı dilleri yüzyıllara meydan okuyarak değişmeden gelebilmiştir. Dillerinin tek bir kelimesinin, hattâ imlâsının bile üzerine titrerler... Meselâ bir sesi yazmak için neden üç harf yazıyoruz, "sch" şeklinde yazmak yerine "ş" yapıverelim gitsin, demeyi bir türlü akledemezler. Kolaycılığı nedense hiç sevmezler... Geri kalmış ülkelerin insanları, sosyal paylaşım sitelerinde, bu sebeple "Nietzsche böyle mi yazılır, ha ha..." filan diye gelişmiş ülkelerin insanlarıyla alay ederler...
Ulus bilincine sahip ülkelerin insanları gelecek nesillere miras bırakmayı çok severler... Ülkelerinin bitki örtüsünü, tabiî kaynaklarını bu amaçla korurlar... Ülkelerinin böcekleri, çiçekleri de koruma altındadır. Asırlık binaları uluslarının kimliğini üzerlerinde taşır... Bu ülkeler sık sık kaldırım yenilemeyi de bilmez. Şehirlerini rant amaçlı çukur-şehirlere döndürmezler... Kaldırımlarının bile yüz yıllık olduğunu söyleyip dururlar...
Ulus bilinci olan ülkeler talimatlarla yönetilmez, kanunlarla yönetilir... Ulus bilincine sahip ülkenin yöneticileri halklarına karşı kibirli görünmekten hicap duyarlar... Bu yüzden talimat vermeyi sevmezler, işlerin kanunlara göre yürütülüp yürütülmediğini kontrol ederler sadece... Ayrıca onları da yargı ve basın sıkı denetim ve gözetim altında tutar. Milletin malını ona buna peşkeş çektirmezler. Ulus bilincine sahip ülkelerde kuvvetler ayrılığı ilkesi ve ifade hürriyeti tamdır... Herkes ulusun bir ferdi olarak görüldüğü için her fikir değerli kabul edilir... Ulus bilincine sahip ülkelerde özel hayata asla müdahale edilmez... Özel hayatla kamu hayatı kesin hatlarla birbirinden ayrılmıştır ve korunmuştur....
Velhasıl gelişmiş ülkelerde ulus bilincine yönelik işler, basit gelebilir, kolay görünebilir ama, yine de zor işlerdir bunlar; geri kalmış ülkelere göre işler değildir...