Merkez Bankası Başkanımız yıl sonu enflasyon oranını güncelleyerek %12,5 olarak revize ettiklerini ifade etmiş...

Merkez Bankası Başkanımız yıl sonu enflasyon oranını güncelleyerek %12,5 olarak revize ettiklerini ifade etmiş... 2022 hedefi %7,5 ve 2023 hedefini de, %5 olarak belirlediklerini basın toplantısı yaparak kamuoyuna duyurdu...
Tabii ki, biz devletimize inanırız... Devletimizin aldığı kararların da doğru olduğuna inanırız...
Bu arada, cep telefonuma kredi kartı hesaplarında uygulanacak faiz oranlarının güncellendiğini belirten bir mesaj geldi...
Buna göre, mayıs ayından itibaren aylık faiz oranı %1,98 ve geçikme faizinin de %2,28 olacağı bildiriliyordu...
Bu rakamlar, ilk bakışta insana bir şey ifade etmiyor gelebilir...
Yıllık faize baktığımızda ise %27,36 gibi bir faiz oranına tekabül ediyor... Ayrıca ödenmediğinde ise, faizin de faizi  bu işe eklenmesiyle yani, bileşik faizle neredeyse %30'lara varan bir faiz ortaya çıkmaktadır...
Bankalar, mevduata %18 seviyesinde faiz vermekte... Halkın parasıyla da %12 gibi bir kar elde etmekteler...
Yine, bankalar genellikle  enflasyonun iki puan üstünde faiz uygulaması yaptıklarına göre gerçek enflasyon %25,36 seviyesindedir... Mevduata verdikleri faiz ise - %7,36'dır...yani tasarrufa verdikleri faizden bile kar elde etmektedirler...
Şu ara bankalar, bilançolarını açıklıyorlar...
Türkiye'de diğer şirketler zarar ederken bankalar yine, büyük karlar açıklıyorlar...
Siyasi otorite, bankaları güçlendirerek ekonominin ayakta durmasını sağlarken halkın yoksullaşmasına sebep olmaktadır...
Yine, Türkiye'deki bankaların işlem hacminin %70'i yabancı sermayeye aittir... Bu da, bankalar vasıtasıyla Türk Halkı'nın zenginliği dışarıya taşınmaktadır, demek mümkündür... Siyasi otorite, küresel güçlerle bu anlamda iş birliği yaparak Türk Halkı' nın aleyhine ve küresel güçlerin lehine bir iş birliğini gerçekleştirmektedir...
Aynı durum 1929-1932 dünya ekonomik krizi döneminde de yaşanmıştı... Türkiye, bu dönemi denk bütçe ve tasarruf yaparak geçirmişti... Yine, Meksika, Brezilya, Güney Afrika gibi ülkelerde, ürettikleri tarım ürünlerini satarak bu krizden çıkmışlardı...( Dönemin Kadro Dergilerinin okunmasını tavsiye ederim.)
Günümüzde, salgının etkisiyle oluşan ekonomik krizden çıkış için de, bizim tarım ve hayvancılık üretiminden elde edeceğimiz gelirle borçları ödemeliyiz ve böylece fiyat istikrarına kavuşmalıyız...Yine, siyasi otoriteden talebimiz, halkı bankalara soydurtmayın, olur ...
Peki, neler yapmalıyız?
1-Avrupa, ısınma için doğal gazın, bin metreküpüne 120 dolar ve biz de, aynı miktara 280 dolar ödüyoruz... Bunun sebebini açıklamalılar ve bizim de, Rusya'ya Avrupa gibi ödeme yapacağımızı ilgili ülkelere bildirmemiz gerekir...
2- Halkın ürettiği tarım ürünleri için tohum, gübre, yakıt desteği verilmelidir...
3-Hayvancılık için yem desteği verilmelidir...
4- Deniz ürünleri için Mavi Vatanı kirleten her şeyi engelleyip" temiz deniz projesi" geliştirmeliyiz...
5- Saniyi üretimi yapan tüm kuruluşların atık sıvıları için ileri arıtma sistemi geliştirilmelidir...
Derelerimizin ve ırmaklarımızın kirlenmesinin önüne geçmeliyiz...
6-Enerji üretimi için fosil yakıt kullanımından vaz geçilmelidir... Hes, Jes, Res, Ges gibi enerji üretim tekniklerinde, çevreci bir tavır alınmalı... Çevreye ve doğaya zarar veren her türlü enerji üretim şirketlerinin faaliyetlerine engel olunulmalı cezai müeyyide uygulanmalıdır... Böylece, doğaya zarar vermeleri önlenmelidir... Yenilenebilir enerji, diye yol verilen bu enerji şirketlerinin doğa ve çevre yıkımlarına engel olunmalıdır...
7- Üretim seferberliği ilan edilmeli...
8- Eğitimde ve öğretmen yetiştirmede reformlar yapılmalı... Adalet sisteminde yeni reformlar yapılmalı... TSK yeniden düzenlenmeli ve hücum  sistemine göre yapılandırılmalıdır...
9-Üniversiteler gerçek anlamda bilgi üretmeli... Tam özerk olmalı... Üretilen bilgi dünya ile entegre olmalı...Diyanet Teşkilatı açısından da, milli bayramlarını gözardı edenlerin dini bayramlarını kutlama şansı olmaz bilinciyle hareket etmesini salık veririz... Camilerin neden boşaldığını da, bir kez daha düşünmeliler... Bence, camiler de, çevreleriyle birlikte yaşamayı öğrenmeli... Cuma hutbelerinin konusunu Diyanet Teşkilatı yine versin ;ama, hutbeyi imamlarımız, kendileri hazırlamış olsun, derim ...
10- Kamunun yaptığı tüm ihaleler şeffaf olmalı... Tasarruf yapılan bir beş yıllık kalkınma planı yapılmalı... 11. Beş Yıllık Kalkınma Planı yeniden gözden geçirilmeli... Kamuda atamalar, Doktora ve Yüksek Lisans yapanlardan başlayarak sırasıyla yapılmalı... Mülakat sistemi kaldırılmalı...
11-Siyasi Partiler kanunu değiştirilerek, her siyasi makam için tüm üyelerin katıldığı ön seçimle aday belirlenmeli... Siyasi liderler, partilerinin başında en fazla on yıl kalmalı ve böylece yenileşme sağlanmalı... Siyasi oligarşi ortadan kalkmalı... Siyasi liderler, her yıl kamuoyuna duyuracakları bir mal beyanında bulunmalı... Buna birinci derecede yakınları da dahil edilmeli... Belediye Başkanları da, iki dönem toplam on yıl görev yapmalı ve yeni yüzlerin siyasete girmesi sağlanmalı...
12-Dış politikada daha etkin olunmalı... Türk Cumhuriyetleriyle siyasi birlik oluşturacak şekilde yeni yapılanmaya gidilmeli... Çatışmacı üsluptan uzaklaşılmalı... Ülkemizde misafir olan kişilerin misafirliği bitirilmeli... ABD ve saz arkadaşları için daha dikkatli bir politika izlenmeli... Türkiye'de yabancı ülkelerin üsleri olmamalı... Bu yüz yılın sonunda en kalabalık kıta Afrika olacağı futuristlerce ifade edilmektedir... Afrika politikalarına önem verilmeli... Yakın coğrafyamızda oluşacak fırsatları da, iyi değerlendirmeliyiz...
Bu bakış tarzına sizler de bazı katkılar yapabilirsiniz...
Demokrasiyi içselleştirmiş, daha katılımcı, daha çevreci, daha toplumcu bir siyasi otoriteye kavuşmamız dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...