Hoş geldin altmış yedi...
Hoş geldin altmış yedi...
Yıllar ne çabuk geçiyor...
Daha, dün gibi bir tarihte çocuktuk...
Şimdi, ömrümüzün son çeyreğindeyiz...
Türklüğe ve Türk Milleti'ne adanmış bir ömür...
Geleceğe iz bırakmak için hala çalışıyoruz...
Tüm dostlarıma, arkadaşlarıma, öğretmen arkadaşlarıma, öğrencilerime, bizim yetişmemizde katkı sunan herkese çok teşekkür ederim...
Annem ve babam...
Var oluş sebebim...
Sizlere de binlerce çok teşekkür ederim...
Kalın sağlıcakla...
Gönülden selamlar...
Hunların Ataları Altaylılar:
C.Türkeli, “Çin Kaynaklarına Göre Hunların Ataları” adlı doktora tezinde Çin kaynaklarının 4 byö’den daha erken tarihlere kadar geri götürdüğü Hunların Altaylı atalarından bahseder.(1) Bazı kaynaklar bu tarihi 5 byö’ye götürür. Ön-Türkler, aynı zamanda 5 by’dır tek tanrıya tapıyorlardı. (2:132)
Altaylar Bölgesi’ndeki Ön-Türklerle ilgili olan İsakova, Serovo, Kitoi, Kelteminar, Afanasyeva, Andronovo, Karasuk, Tagar ve Taştık gibi isimlerle anılan birbirinin devamı kültürler kısmi kültür ve sanat bölgeleri meydana getirmişlerdi. Hun hakimiyeti, bu farklı kültür bölgelerini bir kültür ve sanat potası içine sokmuştur. Zamanla genişleyen Hun toprakları doğuda Kore’ye, kuzeyde Baykal Gölü, Ob, İrtiş, İşim nehirlerine, batıda Aral Gölü’ne, güneyde Çin’de Wei Irmağı, Tibet yaylası ve Karakurum Dağları hattına ulaşmıştır.(3:54)
Hunlara ait ölüm ve cenaze defnetme konuları ile ilgili inançlar, onların “ana-atalar” devrinde ve Ön-Türk döneminde oluşmuştur. Hatta bazı geleneklerin ve inançların daha erken devirlerden köklerini aldığı da ifade edilebilir. Zaten bilindiği gibi, Neolitik Dönem’den itibaren “kurgan” tipindeki mezarlara Bozkır kuşağında rastlamaktayız.
Asil soydan birisi öldüğü zaman, onun cesedinin bir müddet çadırda* bekletildiğini ve cesedin kokmaması için iç organlarının çıkarılarak bir çeşit mumyalama işleminin yapıldığını biliyoruz. Neticede ölünün gömüleceği bir kurganın inşası belli bir sürede tamamlanıyordu.(3:55)
*Kurikanlar> Koruganlar > Kurganlar.
Hunlarda ve genel anlamda Ön-Türk ve Türk topluluklarında çadır tipi meskenin yanında diğer türden meskenlerin de kullanıldığı anlaşılmaktadır.(3:66) Yurt tipi çadırın ön-tipleri olan meskenler Sibirya, Orta ve İç Asya’da insanlık tarihinin en erken çağlarından itibaren gelişimini sürdürmüştü. Örneğin Paleolitik Devir’de dahi bu meskenlerin ilkel şekillerinin mevcut olduğunu biliyoruz. Sibirya-Buret’te kazılar sonucunda ortaya çıkarılmış olan çadır şeklindeki meskenler ilginç örneklerdir.(3:66)
Yaşar Çoruhlu “Türklerin ataları Andronovo Kültür Devresinden beri 4 by’dır Orta ve İç Asya’nın muhtelif bölgelerinde ve bilhassa Altaylar çevresinde yaşıyorlardı.”(3:68) Derken, Türk Altay Kuramı ile Semih Güneri Üst Yontmataş’a(2018), son Ayıtaş Mağarası buluntuları ise (Orta Yontma Taş (OYT) 'a, 300 byö’ye götürür. Sonuç olarak, Altay Ayıtaş Mağarası sakinleri buzullaşma evrelerini mağarada, ılıman dönemlerde Lena ırmağı ve Kamçatka’ya kadar ilerleyerek yarattıkları kültürü erken Neolitik’e ve erken Maden Çağı’na ulaştırmışlardır.
(1)Çin Kaynaklarına Göre Hunların Ataları. Cevat Türkeli. Danışman: PROF.DR. GÜLÇİN ÇANDARLIOĞLU. İ. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı, Doktora Tezi, İstanbul 1990, s. 17.
(2)Og’dan Ogur’a. Dr. Doğu Perinçek. Kaynak Yayınları. İstanbul. 2019.
(3)Hun (Hsiung-nu) Sanatı. YRD. DOÇ. DR. Yaşar ÇORUHLU Mimar Sinan Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, İstanbul.
Harita: Bozkır'da Kurgan kuşağı.
- Semra Eyinem..