.
"İttihatçı subayları Truva Atı'na benzeten ve günümüze kadar değişik kılıklarda gelen bir zihniyet... İttihatçılar çok kötü işler yapmıştır..." Gibi, saçma sapan beyanlarda bulunan bir arkadaşa cevabımdır...
Balkanlarda biraz direnç gösteren subay varsa onlar da, İttihatçı subaylardır... Ordu, şeklen ülkesini savunabilecek yapıdaydı... Disiplinli ve lojistiği iyi olan bir tümen asker, bizim iki yüz bin kişilik ordumuzun tarumar ederdi... Sonuç da öyle oldu... Bizim ordu, Halaskar zabitan subaylarının dıngıllığından yenildi...
İşkodra'da Esat Toptani hırtını İttihatçılar mı komutan olarak atadı? Adam 400 000 franka İşkodra'yı düşmana teslim etti... Karadağlılar da iki milyon lira değerinde silahın üstüne kondu...
Selanik ise tam bir facia!Hasan Tahsin İttihatçı bir komutan mıydı? Yunan Ordusuna tek kurşun atmadan Selanik'i teslim etti...
Biz, üzüm salkımı gibi Balkanların savunmalıydık... Bizim ordu, geri çekilmeyi bozguna çevirdi... Talimli asker değildi... Geride, nereye çekileceğini bilmiyordu... Sivil halk cahil ve ne yapacağını bilmiyordu... Plevne'den dersler alınmalıydı...Bu yapılmadı... Cephe gerisi hiç düşünülmemişti... Anadolu'dan asker sevki yapılabilirdi... Bu olmadı... Hatta, bizim orduyu taşıyacak ve tahliye edecek deniz kuvvetimiz bile yoktu... Bir Averof zırhlısı Ege Denizine çıkmamızı engellemişti...
Ordunun komutanları bile açlık çekti... Tifüs, kolera Azrail gibi orduyu biçti... Biz, doktor yetiştirmeyi bilemedik... Doktor sayısı azdı... Sağlık için yaralıları tedavi edecek ne sargı bezi ne de ilaç vardı... Ordu, başıbozuk tayfası gibiydi...
Avrupalılar, bu savaşta toprak için sınır değişikliği olmayacağını ilan etmişlerdi. Biz, yenilince bu sözlerini unuttular...
Siz, daha Mora nasıl kaybedildi, bilmiyorsunuz... Mora, bize ders olmalıydı... Bunu başaramadık...
Kaliteli, iyi yetişmiş bir Türk toplumu Balkanlarda olsaydı, her şey farklı olurdu... Bizim insanımız, devletine, ordusuna güvendi;ancak, güvendiği güçlerin bir güç olmadığı görüldü... Politika, ordu içinde olduğu müddetçe ordular daima zaaf içinde olur...
Bizim askerimiz zaten ölecekti... Katliama maruz kalacaktı... Direnç gösterip mücadeleyle şehit düşseydi, her şey farklı olurdu... Anadolu'dan daha disiplinli başka bir orduyu, bilhassa"süvari ve topçu" olarak getirebilseydik yine, her şey farklı olurdu... Basireti bağlanmış komuta kademesiyle bu olamazdı...
Ali İhsan Sabis Paşa, o dönemin komutanları için sadece tören subayı, mankenlere subay kıyafeti giydirilmiş o kadar, der... "Mankenler ne kadar savaşırsa onlarda o kadar savaştı" , demeyi de unutmaz...
İttihatçı subaylar, ordumuzun yüz akı olmuşlardı... İttihatçı subaylar olmasaydı... Osmanlı, 1912' de, tarih sahnesinden çekilirdi... Onlar, Babıali Baskını'yla iktidar oldular, tarih de 1913...Sonra, istememelerine rağmen büyük savaşa girmek zorunda kaldılar... Savaşın dört yıl sürmesi de İttihatçı subayların gayretlerinin sonucudur...
Biz Çanakkale'de başarılı olduysak bu genç subayların gayretiyle ve şehadete koşmasıyladır... Çanakkale 'de 68 alay savaştı ve bunlardan 15 alay komutanı da şehit düştü... Vatanı için ölmeyi bilen Türk, Çanakkale' de destan yazdı... Balkanlar için yine öldük;ancak, düşmandan çok, açlıktan, hastalıktan ve yine, düşmanın insafına sığınanlar, insafsızca davranışlardan öldüler, şehit oldular...
Komutan - asker bütünleşmesi olmadan zafer olamazdı... Olmadığını da gördük... Neyse, Türkiye bu gün bu seviyeye gelebilmişse bunun hazırlayıcı unsuru İttihatçı subaylardır, denebilir...
Ulah Beserya Efendi'nin hatıralarını okumanızı tavsiye ederim. Yine, Ömer Seyfettin'in Ruzname'sini okuyun... Sonra değerlendirme yapın...
Ordumuzda, Yahudi- Haçlı ittifakının Truva atı söylemi, tam da İttihatçı olmayan subaylar için söylenebilir... Hele, Vatanı paramparça yaptılar söylemi de, çok saçma... İttihatçılar, olmasaydı vatan, diye bir yer kalır mıydı? Yine, İttihatçılar isim değiştirme hilesi falan yapmazlar... Onlar hasbi insanlardır... Gömlek değiştirmezler... İttihatçıların Önder konumunda olanları da, rahat döşeğinde ölmediler... Ermenilerce şehit edildiler... Çünkü, emperyalist güçlerin, emellerine ulaşmalarına engel olmuşlardı... Keşke, günümüzde de böyle vatan fedaileri olan" İttihatçılar" olsa da, evimizde huzur içinde uyusak...( 15 Temmuz 2016 unutulmamalıdır. ) Bana," böyle İttihatçılar nerede?" bir gösterseniz de, onlara" şimdiye kadar nerede kaldınız" diye serzenişte bulunsak...
Ha! İttihatçıların hiç mi hatası olmadı? Tabii ki de, hatalarından yüzlercesini sayabiliriz.. Ancak, İttihatçı olmayanların hatalarının binlercesini saymak mümkün...
İttihatçılar dürüst ve iyi adamlardır... İçlerinden bazı olumsuz kişilerin çıkması onları karalamamız için yeterli sebep değildir... Karşı mahallenin elle tutulur tarafı yok... Yapmayın! BEN Türk'üm, diyenleri karalamayın ;ancak, bilimsel verilerle eleştirin... Biz de, bunlardan dersler çıkartmış olalım... Şimdiden iyi okumalar...