Bilim üretme merkezleri olarak beynimizde yer etmişlerdir...
Bilim üretme merkezleri olarak beynimizde yer etmişlerdir...
Sayısal verilere göre, üniversitelere gidebilecek genç sayısının %9'u üniversiteye gidebilmekte...
Bu rakam ABD'de %6 ve Almanya'da %3.7 kadardır... Bu durum bize bazı olumsuzlukları da göstermiş oluyor... Yani, Türkiye'de, üniversite öncesi eğitim, iyi bir eleme yapamıyor... Bunun sonucu olarak da, yığılmaları önlemek için puanları düşürdük ve vasat öğrenciler de, iyi bölümlere girmiş oldu...
Benim tespitim, bundan 25 yıl önce, üniversiteye gelen bir öğrenci, okuduğu bölümün alt yapısını ancak, üçüncü sınıf ikinci dönemde yapabiliyordu ... Bu bizi çok düşündürtüyordu... "Gelecek nasıl olacak?" diye sorduğumuzda, karamsar bir tablo karşımıza çıkıyordu...
Üniversite demek, akademik personel demektir...
Bizde, 30 bin profesör, bunun yarısından az docent ve bunun kadar da doktor öğretim üyesi vardı... Yani, akademik kadro piramit şeklinde olması gerekirken bizde kum saati gibiydi...
Bu, hiç de makul bir yapı değildi...
Son yirmi yılda, çok şey değişti... Gördüğümüz kadarıyla üniversiteler hem aydın hem de entelektüel akademik kadro yetiştirememiş...
Bizim üniversitelerimizin 21 tanesinin uluslararası faaliyeti yok...
Yine, 21 üniversitemiz sosyal problemler üzerine hiç çalışma yapmamış...
32 üniversite, uluslararası endüstriyel proje yapmamış...
22 üniversite, e yayın yapmamış...
160 üniversite, arge çalışması yapmamış...
Üniversite öğrenci sayısı 20 misli artmış ;ama, öğretim üyesi sayısı aynı oranda artmamış.
2006-2012 yılları arasında 80 üniversite açıldı.
Bu dönem içinde profesör sayısı 26 000'den 30 000'e çıkmış... 4 000 artış var... Bu artış için nitelikleri tekrar gözden geçirmek gerekir, derim...
Bizde, öğretim üyesi başına 41.5 öğrenci düşmektedir...
İyi üniversitelerde bu sayı 20 öğrenci kadardır...
Bilim üreten üniversitelerde bu durum 8-9 öğrenci kadardır...
Yukarıdaki rakamlarda göstermektedir ki, nicel olarak büyüyen üniversitelerin nitel olarak çok geriye gittiğini söylemek mümkündür...
Bence, acil üniversite reformu şart...
Yoksa, geleceğimiz çok daha karanlık olacaktır, derim...
Burada, obskürantizm( cehalet ideolojisi) bazı şeyleri söylememe, saklama, halk cahil kalsın... Yapılan yanlışları halk öğrenmesin tavrı mı geliştiriliyor?
Yine, yanlışı yapanlar "yanlış yaptıklarını saklayıp bunu dile getirenlerle düelloya girebilir mi? Böyle bir cesaretleri var mı? Yoksa, doğruyu yiğitçe söyleyenlere pusu kurup onları yok etme zaferi mi kazanıyorlar?"
Peki, sonucunda Türk Milletinin geleceği bu gidişle aydınlık olur mu?
İşte bu soruya cevap verme zamanı daha gelmedi mi?
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...