Daha önce yaptığım bir paylaşımda, (Abdülhamit ve Mustafa Kemal Atatürk için söylediklerimize), bir dostumuz 'Abdülhamit ve Mustafa Kemal karşılaştırılamaz
Daha önce yaptığım bir paylaşımda, (Abdülhamit ve Mustafa Kemal Atatürk için söylediklerimize), bir dostumuz "Abdülhamit ve Mustafa Kemal karşılaştırılamaz; Abdülhamit istibdatçı birisiydi,diyerek eleştirmektedir... Bir de Talat Paşa'nın cenazesine ağladığı için mi? İyi adam...Demektedir...
Bu dostumuza bir cevap...
Abdülhamit olmasaydı 1878' de devlet tasfiye olurdu... Kıbrıs, Tunus, Mısır, Sudan, Romanya, Bosna- Hersek, Batum,Sırbistan ile Teselya Bölgesine kadar topraklar da Rumlara kaybedildi...
İstibdat doğru... Hafiye sistemi doğru... Ama, 19. Asrın İngiliz, Alman, Rus, Avusturya- Macaristan, Yahudi ,Rum, Ermeni ve ABD projelerini gördükçe iyi idare etmiş,diyoruz.
Bizim donanma, o dönem teknoloji geliştiği ve ileri gittiği için biz buna ayak uyduramadık... O dönemde zırhlı gemiler yapıldığı için bizim donanma kadük oldu...Yine, yeni donanma kurmak için para gerekliydi; bu da biz de yoktu...
Abdülhamit de, bizde bir donanma var ,diye göstermek amacıyla Donanmayı Haliç'e çekti...
Böylece, Osmanlı' da görev yapan yabancı devlet büyükelçilerine bu donanmayı sürekli gösterdi... Bu bir blöftü...Zaten bizim donanma da kof bir güçtü...
Yine ,donanmayı Haliç'e hapsetmesinde, Donanma Subay ve Askerlerinin kendisini hal etmesinden de çekinme payı vardı...
Abdülaziz'e yapılanları ve yapanları iyi takip etmişti... Donanma'dan korkan bir tavrı ,vehmi vardı...
Buna rağmen,zaman içinde sessiz sedasız, donanmayı güçlendirmek için savaş gemileri aldı veya mevcutları güçlendirdi. Toplarını yeniledi...
Bu gemilerdeki yeni model topları da biz daha sonra gemilerden sökerek Çanakkale Boğazı sahillerine batarya olarak yerleştirdik... Bu yüzden"Abdülhamit hiçbir şey yapmadı "demek hata olur...
Yine, boğaza yapılacak bir saldırıyı daha önce gördüğü için , Çanakkale' de;Tabya ve Bataryaları savunma amaçlı olarak kurdurdu. Asaf Paşa'yı Çanakkale' ye gönderdi. İşte bu çalışmalar , zaferi getiren bir adım oldu... Alman Krup Firmasında üretilen neredeyse iki toptan birisini satın alarak topçu sınıfını güçlendirdi...Şu an ,Çanakkale' de arazide gördüğünüz topların büyük çoğunluğu Krup Firmasına ait ve yapım tarihleri hep Abdülhamit dönemidir...
Yine, 93 Harbi'nden sonra ,maliyesi iflas eden devleti yönetmek için çok gayret sarfetti...
Ekonomik olarak hiç güçümüz yoktu. Bizden alacaklı olanlar da;Düyun-u Umumiyye Teşkilatı kurarak her şeye el koymuştu...
Abdülhamit çaresizdi...
Bu yokluklar içinde;askeri okulları kurdu ,geliştirdi...
O okullar olmasaydı ve sadece medreseler olsaydı, Atatürk de okuyamaz ve sıradan bir "Balkan Çocuğu" olarak ,Balkan Komitacıları (Sırp, Bulgar, Rum )tarafından öldürülen binlerce Türk Çocuğu'ndan birisi olurdu...
Biz ,ikisini de karşılaştırmıyoruz...
1918' de ölen Abdülhamit'in bu kadar olumsuzluk içinde 19. Asrın en büyük Devlet Adamı olduğunu söylüyoruz...
Mustafa Kemal Atatürk'ü ise kimseyle karşılaştırmam...
O da 20. Asrın en büyük Devlet Adamı ve Mareşalidir...
Abdülhamit'in gericilikle beslendiği de şüpheli... Çocuklarını batı tarzda yetiştirmiştir. Bir de,oto didaktik özelliğe sahiptir... Yaparak yaşayarak öğrenmektedir...
Günümüz politikacıları da öyle değil mi?
Talat Paşa'nın cenazesinde ağlamış olması mümkün değil...Abdülhamit 1918 yılında vefat etti... Talat Paşa daha sonra15 Mart 1921 tarihinde Teileryan Adlı bir Ermeni Komitacı tarafından Berlin'de şehit edildi...
Sizin söylemek istediğiniz herhalde,Mithat Paşa olsa gerek...
Ha!
Talat Paşa, Abdülhamit'in peşinden ağladı ,diyorsan o cenaze törenine katılan tüm devlet ricali onun peşinden ağladı...
Bu ,büyüklük için doğrudan bir ölçü olamaz...
Ama, daha sonra yapılanları görünce,Abdülhamit'i çok aradığımızı hayıflanarak ifade edebiliriz...
Neyse...
Bir de bugünün şartlarıyla o günleri ve şahsiyetleri yargılamamak gerekir ,derim...
O dönem toplum yapımızı iyi öğrenirsek daha doğru kararlar veririz, derim...
İlgine çok teşekkürler,gönülden selamlar...