Bir arkadaşımız ' Enver Paşa, tüm cephelerden gelen şehit haberleri karşısında hiç üzülmezmiş gibi hareket ediyormuş hatıratlar öyle yazıyor' demektedir. Bu arkadaşımızın söylemine bir cevap...
Enver Paşa, ordu komutanıdır, tüm cephelerden gelen kayıp haberlerini okur ve buna üzülür. Bir asker olarak mücadele azmi içindedir... "Biz öldük bittik" diye inhitat içinde olmaz... Bunu dışarıya göstermez...
Enver Paşa, Balkanlarda komitacı kovalarken iki yüz kadar çarpışmaya girer. Selanik'te, İkinci Meşrutiyet ilan edilince, Resneli Niyazi Bey, Ohrili Eyüp Sabri ve diğer genç subaylar övülürken Enver de çok övgüye mazhar olur. Bu övgüler karşısında yüzü kızarır, susar... Mahcup bir kişilik içindedir... Yaptıkları işin büyüklüğü karşısında, övgülere de sessiz kalır...
Ordu, durumu hakkında, Irak Cephesi'nden gelen Yüzbaşı Selahattin( Yurtoğlu) sözleri üzerine de bir şey demez, sadece dinler... Cephenin ne olduğunu en iyi o bilir... Çünkü tüm cephelerin bilgileri ona gelir. Bu yüzden cepheleri en iyi bilen de odur... Duygularını dışa vurmamaya çalışır. Bu bir askeri eğitimdir...
Hatıralar, bizi bir duygu verebilir ama, tam tarih değildir... Günlükler daha doğru bilgi verir... Onların da, nesnel olup olmadıkları konusunda, başka kaynaklarla doğruluğunu inceleyip daha sonra karar vermek gerekir, derim...
Ben, 1897 'de yaptığımız Yunan Savaşı döneminde, bizim tüm şair ve yazarlarımızın bu savaşla ilgili yazdıkları ne kadar metin varsa tamamını inceledim. Tevfik Fikret'i bu savaşla ilgili olarak" bir savaş var ve bu konuda bir şiir yazmamış" diye tenkit ettim. Bunu, bir yüksek lisans dersinde sevdiğim bir Hocamıza sordum... Bana "tüm eserlerini inceledin mi? "diye sordu. Ben de" kitap halindeki tüm eserleri incelediğimi söyledim."
Bana" dönemin başka yayınlarını da incele, sonra karar ver" dedi.
Ben de, dönemin gazete ve dergilerini tedarik edip araştırmaya başladım. Tevfik Fikret'in, Servet-i Fünun Dergisi'nde şiir kitaplarına alınmayan beş tane daha şiiri olduğunu tespit ettim. Meğer, Tevfik Fikret toplumu heyecanlandıran bu savaşla ilgili olarak şiirler yazmış... O zaman, ilk verdiğim karar olan, "toplumu savaş halindeyken bu savaşa duyarsız kalmış bir aydın tipi örneği, Tevfik Fikret" yargısından vaz geçtim...
Tarihi bir olayda da, olayın tüm yönleri incelenmeden, dönemin tüm kaynakları görülmeden böyle bir karar verilmesi bence yanlış olur, derim.
Günümüz olaylarına da bu gözle bakabilmeliyiz...
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...