Sütün fiyatı 15 TL. olmuş... Demekki, yoğurdu 25 liradan aşağı satın almak mümkün olmayacak.
Sütün fiyatı 15 TL. olmuş...
Demekki, yoğurdu 25 liradan aşağı satın almak mümkün olmayacak.
Tabii ki, bu ücretin en az on lirasını üretici alıyorsa buna bir şey demem...
Hayat pahalılığı her geçen gün artmakta...
Tarım ve Hayvancılık alanında derhal yeni düzenlemeler yapılmalı...
Yoksa, bu gidiş hayra alamet değil!
Sabit gelirlilere "Allah kolaylıklar versin..."
Ben, yetkililerin yerinde olsam, uykularım kaçardı. Bir karış bile ekilmemiş toprak bırakmazdım. Allah kimseyi açlıkla terbiye etmesin... Bizlere aç mezarı göstermesin!
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
***
Deniz Anaları...
Çanakkale Boğazı'nda sayıları hızla arttı. Biz kısmı kimyasal salgı içinde. Vücuda değdiği zaman kızarıklık ve yanma oluşturuyor. 1987 yılından bu yana gördüğümüz ikinci yoğunluk. Bunlar dalgaların ve akıntının etkisiyle kıyıları da istila ediyor. Suyun rengi yeşile dönmek üzere. Bu da, tek hücreli canlıların sayısının arttığını gösteriyor. Yine, katı atıklar, kanalizasyon atıkları, arıtma tesislerinin sularının denize boşaltılması, sanayi atıkları, gemi sintine sularının denize boşaltılması, pestisit atıkları, vahşi avlanma sonucu, deniz suyunu temizleyen, pinalar, deniz kestaneleri, midyeler, deniz yosunlarının yok olması, Ergene havasının arıtıldığı söylenen kirli sularının derin deşarj olarak denize bırakılması total kirlenmeye sebep olmaktadır.
İşte! Tam da bunların olduğu bir dönemde, deniz suyunun renk değiştirmesi bizi düşünceye sevk etti... Acaba, geçen yılki müsilaj faciası bu yılda görülecek mi?
Bu sorunun cevabı için biraz daha beklememiz gerekmektedir...
Hem yağışların artması hem de kirliliğin artması bize Marmara Deniziyle birlikte boğazların da bir tehlikeye gireceği endişesini duymamıza sebep olmaktadır...
Geçtiğimiz yıl, Haziran Ayı içinde alınan müsilajı önleme kararlarının ne kadarı gerçekleştirildi. O kararların ne kadarını başarabildik ve ne kadarını yerine getirebildik bu konularda yetkililerin verecekleri bilgilerden sonra biz de değerlendirmemizi yapacağız. Tabii ki, Marmara Denizinin ve Boğazların istenen seviyede temiz olmadığını şimdiden söylemek de mümkündür...
Biz, çevre ve doğa kirliliği ve sonuçları için şimdiden Türk Halkını uyarmayı bir görev biliyoruz...
Halkın, bu konularda daha fazla bilgi alması için de var gücümüzle çalışmaktayız...
Çevre ve doğa, bize gelecek kuşaklara ulaştırılmak için Atalardan kalan bir emanettir.
Bu emanete sahip çıkmak gerekir...
İnşallah, çay, dere, baraj, orman ve deniz kıyılarını hep temiz tutarız da, gelecek kuşaklara çevre faciaları yaşatmamış oluruz...
Temiz çevre herkesin özlemi olmalı...
Temiz çevre için kirleticilere karşı daha yoğun bir mücadele gerektiğini kamuoyuna duyururuz...