Bir dostumuz,' Türkiye'de en büyük problem; eğitimsiz ve vasıfsız bir toplum olmamız ve politikacıların çapsızlığıdır',demektedir.
Bu dostumuza bir katkı.
Can Dost!
Güç elden gitmesin, diye etraflarına düşük profilli adam toplama sanatına politika diyorlar.
Siz etraflarına düşünen ve fikri olan insanlar toplayan kişilere politikacı denir, jargonuna dönelim ,diyorsunuz.
Tüm şark toplumlarında, bunu başarmak çok zor.
Türk Halkı !
Bu çığlığınızı duyarsa kurtuluş yoluna çıkmış demektir.
Bu meseleye ,şarkta bir tek Japonlar kafa yormuşlar.
Onlar da başarılı olmuşlar.
Biz bu bakış tarzına ancak yüz yıl sonra geliriz,diye düşünüyorum.
Şimdiye kadar atanan Rektörlerden hiç farklı düşünceden bir atama yapıldı mı?
Bu daha önce de böyleydi.
Şimdi de böyle...
Şu referandum meselesinde önümüze konan metni ,şöyle yapsak daha da geliştirmiş olurduk,diyen "farklı bir üniversite fikri " bile yok!
Varsa ben görmemişim,o zaman özür dilerim.
Eğitimin ana faktörü öğretmendir.
Öğrenmen yetiştirme sistemimizin çok geri olduğu kanaatindeyim.
Şimdi ,asıl soru şu;" hangi siyasi partinin programında bu konuyla ilgili bir şey var?
Ben inceledim.
Siz de inceleyin.
Bomboş!
O zaman "hayalini kurduğumuz Türkiye",daima hayalde kalacak demektir.
Şimdi bir çalışma başlatılırsa belki
üçüncü kuşaktan torunlarımız bunu görürler, derim.
İşte o zaman ,dünyaya yeniden nizam vermenin eşik taşında oluruz.
Yine, bence beyni dumura uğramış bu siyasilerden kurtularak
bir" Halk Hareketi" siyaseti oluşturmak gerekir,derim.
Tabii ki liyakat esas alınacak ve bir fikir hareketi olacak.
Düşünmeye devam.