Dilde sadeleşme ve 'Harf İnkılabı'nda Mustafa Kemal Atatürk, gerekenleri yaptı ve sonra bazı yanlışlar oldu saikiyle bu işten vaz geçti.
Dilde sadeleşme ve "Harf İnkılabı"nda Mustafa Kemal Atatürk, gerekenleri yaptı ve sonra bazı yanlışlar oldu saikiyle bu işten vaz geçti. Bakış tarzıma bir dostumuz, "Bunu beğenmedim, Mustafa Kemal bu işten vazgeçmedi, sadece duraksadı. " Bakış tarzına cevabımdır.
Burada kastettiğim, eldeki verilere göre, yapılması gereken yapıldı.
Bu verilere göre durdu.
Ha! Ömrü ,biraz daha olsaydı. Daha neler yapardı. Onu hayal bile edemiyoruz.
Bence ,lehçelerden kelime kazanma konusunda yeterince çalışıldığı kanaatinde değilim.
Bir milyon kadar söz varlığı ile en zengin dil birliği olan Türkçemiz,Anadolu Coğrafyası'nda kaynaklarından uzaklaştıkça yeni coğrafyasının sözcüklerini kullanmış.
Bu çok doğal.
Daha sonra yapılan sözcük derleme,tarama çalışmaları aynı hızla devam etmedi.
Şimdi de Batı dillerinin teknolojik saldırısına da hazırlıklı değil.
Bizim Dil Kurumu da çare olamadı.
Gelecek bilimciler( fütürist bakış tarzı),zaten 2300' lerde top yekün İngilizce konuşacağımızı ifade ediyor.
Buna örnek olarak da Kosova'yı gösteriyorlar.
1900' lerin başlarında ,halkın %95' i Türkçe konuşurken şimdi %3' ü Türkçe konuşuyor.
Biz gönüllü İngilizce sever tavrımızla buna koşar adım gidiyoruz.
İnşallah olmaz, diyelim.
………….
Cumhuriyet dönemi yenileşme çalışmaları, alt yapısı olmayan oldu- bittilerle yapıldı. Yargısına cevabımdır.
Bunlara farklı pencerelerden bakıldığında bazı doğruları görebiliriz.
Mustafa Kemal' in Karlsbad Hatıraları'nda bu ve yapacağı işler,teori olarak anlatılmıştır.
Mustafa Kemal,milletimiz için en iyi şeyi yaptığını düşünerek çalışmıştır.
Daha sonra bazı yanlışları görmüş ve düzeltmiştir.
Öz Türkçecilikten dönüş gibi.( veya duraksaması gibi)
Burada, asıl mesele "Toplumu kısa sürede geliştirme "meselesidir.
Ezan da acaba Türkçe okunursa daha mı iyi olur ,uygulamasıydı.
O da 1950' den sonra düzeldi. ( ortak namaza çağrı sedası,tüm islâm aleminde aynı olsun,müslümanlar bir birini tanısın mesajıydı. Halk belki tam anlamıyor,Türkçe okunursa daha anlaşılır olur ,saikiyle yapılmıştı.)
Yani, bir asker olarak kısa sürede çok iş yapma heyecanı içindeydi.
Onun penceresinden ve yaşadıklarından hareketle bakıldığında doğru olduğu görülür.
Şimdi ve alınan sonuç açısından bakıldığında bazı noksanlıkları görmek mümkün.
Ama bu kadar yaptıklarıyla da bizim baş taçımızdır.
Hiçbir şey olmasa bile,namusumuzu kurtarması başlı başına bir değerdir.
Ben bu yüzden, Mustafa Kemal Atatürk'ü sevmediğini söyleyip hakaret etme cüretini gösterenlerin,hem fikri hem de bedeni, namus yoksunlarının yapacağı bir iş olarak görürüm.
Bu meseleyi,bir de Balkanlarda,Batı Anadolu'da ve Doğu Anadolu'da iffeti lekelenmiş bizim kadınlarımızın penceresinden görülmesini isterim.
İşte o zaman doğru yargıya varırız.
Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına söyleyeceğimiz en son söz:
Durağınız cennet olsun!