Deprem sonucu Türk Milleti'nin kendine has toplumcu yapısı bir kez daha ortaya çıktı.

Deprem sonucu Türk Milleti'nin kendine has toplumcu yapısı bir kez daha ortaya çıktı.
Yardımlaşmada ve yaraların sarılmasında herkes yarış halindeydi...
Gördüğüm, ben de dahil, ruhen biz de göçük altındaydık...
Bulunduğumuz yerden "ne yapabiliriz?" sorusunu kendimize sorduk ve hemen ne yapmamız gerektiğine karar verdik...
1- Önce göçük altındakileri çıkartmak gerekirdi. Bunda;Afad, Kızılay ve TSK gereğini yapar, diye düşündük ve biz lojistik destek versek daha iyi olur, diye hemen harekete geçtik...
Gerekli olan, battaniye, su, yiyecek maddeleri, hijyen malzemeleri, uyku tulumu gibi acil ihtiyaç için ne varsa toplanmaya başlandı... Hiç ummadığımız kadar çabuk organize olundu. Yerel yönetimler tüm imkanlarını seferber etti.
Bizim devletten beklentimiz, bu yardımları ihtiyaç sahiplerine ulaştıracak bir sistemi devreye sokmalarıydı... Bu konuda ilk iki günde sıkıntılar olduğunu bağımsız medya aracılığıyla görmüş olduk... İşler, halkın beklentisine uygun yürümüyordu. Hava, çok soğuktu. Evi yıkılanların kalacağı bir yer de yoktu. Üçüncü günden sonra işler düzelmeye başladı. Onuncu günde ise dağlar gibi malzeme geldi. Bir yandan kurtarma çalışmaları yapılırken bir yandan da hayatın devamı için tedbirler alındı. Bu arada, yağma, talan faaliyetleri görüldü... Yine, nebbaşlık yapmak isteyenler görüldü... Vefat sayısı hep az ifade edildi. Ama, zaten toplu ölümler ilk üç gün içinde olmuştu. Bunları enkaz altından çıkartmak gerekirdi. Havaların soğuk olması ağır bir kokuyu önlüyordu. Bunu fırsata çevirip
 hızlıca hareket edip vefat edenleri gömmemiz gerekiyordu... Bunda da yeterince dikkatli ve
 hızlı hareket edemedik...
Açıklanan, vefat eden kişi sayısı kadar da hâlâ enkaz altında kalan olduğu ifade edilmektedir ki bu yüreğimizi burkan bir olaydır... Devletin, afet bölgesine yeni "vali ve belediye başkanı" görevlendirmesi akıllıca bir uygulamaydı. Bu görevliler dördüncü gün işe hakim oldular... Yaralıları ve sağ kurtulan insanlarımızı hızlıca tahliye etmek için deniz yolu kullanılabilirdi. Bunda pek başarılı olunamadı...
Yıkılan yolların bakımını da yapacak olan şirketleri de ilk üç gün hiç göremedik. Devlet, bu şirketlere yaptırım uygulamalıdır...
Ayrıca, çadır meselesi daha ilk günde çözülmeliydi. Bu konuda yeterli stoğumuzun olmadığı ortaya çıktı. Burada ihmali görülen kamu görevlileri için derhal işlem yapılmalı ve adaletin önüne  çıkmaları sağlanmalıdır...
Kızılay'ın üçüncü gün aktif olması da yanlıştır. Daha ilk gün orada tüm varlığını göstermeliyiz hem de köylere kadar... Bu problem daha depremin olduğu ilk saatlerde çözülmeliydi... Vatandaşa, üç dört saat sonra sıcak çorbasını verebilmeliydi. Burada da geç kalındı... İlk gün en az otuz bin asker sahada olmalıydı. Bunu da geç gördük. Bu da yanlış bir uygulamaydı...
2-  Bence, vatandaş olarak, herkes üzerine düşen görevi yaptı. Hem aynî hem de nakdî yardımda bulunuldu... Devletin organizasyonuyla iyi bir bütçe ortaya çıkmış oldu... Şimdi, sıra, bu bütçenin en verimli şekilde kullanılmasına geldi... İnşallah kimse mağdur edilmeden gereken yapılır...
3-Depremden hemen sonra, kamu ve tüzel kişiliklerin zamanında deprem bölgesinde görülmemesi "kendimiz olamadık" duygusunu geliştirdi.
Burada, yardımlaşma ve enkazdan hayat kurtarma konusunda tüm kamu otoritesinin ve siyasi parti liderlerinin günlerce vaka yerinde olmasını beklerdik ki, bunların bir kısmını göremedik... Yine, Türkiye'de devletçe de desteklenen yardım kuruluşlarını ilk iki gün alanda göremedik... Bunlar, kendilerine verilen krediyi de boşuna harcamış oldular... Daha sonra araziye geldiler ama, iş işten geçmişti.
3-Depremde, iletişim faciası yaşadık. Haberleşmenin özelleştirilmesinin yanlış olduğunu acı bir gerçekle öğrenmiş olduk. İletişim şirketleri de vahşi kapitalizmin uygulayıcısı olarak halka pahalı hizmet sunmada yarış halinde oluyorlar;ancak, haberleşme alt yapısına yatırım yapmada sınıfta kalarak halk nezdinde itibar kaybettiler...
Yine, twitter uygulaması kötü haber veriyor, siyasi otoriteyi sarsıyor, diye yasaklanması tam bir faciaydı. Enkazdan insan kurtarmak için en önemli haberleşme vasıtası olan bu uygulama aynı zamanda ihtiyaç sahiplerine ulaşmada da kullanılıyordu... Bunu, görememek de yönetim zaafiyeti oluşturdu ki, sonra bu karardan vaz geçildi, iyi de oldu.
Benim, en çok kızdığım olay ise habercilik yapan ve yurtdışı bağlantısı olan bir televizyon kanalı ise"evet, seyircilerimize duyururuz ki, bu enkazın altında, buraya çalışmak için gelen Kürt arkadaşlarımız yatmaktadır, buraya da acil yardım gerekir "diye yayın yapması beni düşünceye sevk etti. Çünkü, enkaz altında kalan insandır. Onun ırkı, dini, dili bizim için önemli değildir. Kim olursa olsun, derhal enkaz altından çıkarılmaları gerekir. Burada bile bölücülük yapmaları, bu kişilerin iflah olmayacaklarını göstermektedir... Devletin, bu tür bölücü yayınlara karşı tedbir alması gerekmektedir... Bu faciada bile bölücülük yapılması yanlıştır, derim...
4-Deprem sonucu yaraları sarmak için  yardım gönderen başta Türk ve Akraba toplulukları olmak üzere katkı sunan herkese çok teşekkür ederim...
5-Aklı selimle hareket ederek, derhal enkaz kaldırma işlemi yapılmalı. Sonra, fay hatları dışında yeni yerleşim alanları tespit edilerek önce alt yapı çalışmaları yapılmalı daha sonra üç katı geçmeyen bir yapılaşmayla şehirler tekrar inşa edilmelidir. Daha sonra o illerin tarihi binaları da elden geçirilmeli ve daha sağlam olarak yeniden yapılması sağlanmalıdır... Deprem bölgesindeki yaralar sarılmalı ve devletin eli daima orada olmalıdır. Bir Bakan, daima orada olacak şekilde görevlendirilmelidir, derim.
6-Biz, Turan Kavimlerinden birisiyiz... Türk'üz... Ortaşark'ın "bana ne?" tavrı biz de yoktur...
Ülkemizin her tarafı bizi ilgilendirir... Her alanda biz, "Kendimiz olmak istiyoruz!" Biz, Arap veya Acem değiliz... Biz, Türk'üz! Bencil olmayıp Türk gibi davranmalı ve tüm vatandaşlarımızı kucaklamalıyız...
Son söz:
Asıl problem şimdi başlıyor...
Sağ kurtulan insanlarımızı, ailesi parçalanmış insanlarımızı ve anne, babasını kaybetmiş çocuklarımızı şefkatle bağrımıza basmalı ve onları geleceğe hazırlamalıyız...
Asıl gerçek yardımlar şimdi başlamalı ve fasılasız devam etmelidir...
Yardımların devam etmesini temenni ederim.
Ayrıca, mensubu olmaktan gurur duyduğumuz Türk milletine  baş sağlığı dileklerimi iletirim...
Yaşasın! Yardımsever Türk Milleti!
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...