Çanakkale Boğazı...Kepez Burnu ve Mata Dağı arası...
Çanakkale Boğazı...
Kepez Burnu ve Mata Dağı arası...
Deprem sonucu oluşan karamsar hava, kara kara bulutlar, ruh dünyamızı da karartıyor...
Siyaset kurumumuz,
Cumhuriyetçiler ve Demokratlar olarak ikiye ayrıldı...
Ülkemizin çözüm bekleyen dağ gibi sorunlarını da unutup şimdi, bir de koltuk kavgası yapılmıyor mu? Şu üç beş günü ve karşılıklı söylenenleri bir okuyup dinleyin! Evlere şenlik!
Aslında, kimin hangi makama geleceği millet iradesiyle olmalıydı...
Çıkar ilişkileri ön plana alınıp acil çözüm bekleyen sorunların göz ardı edilmesi yanlış...
Yeni umut diye bize sunulan hilkat garibesi oluşumları şüphe ile karşılıyorum.
Bunlar zaten dibe vurmuş, bundan kötü yapamazlar, yargısı yanlış...
Taraflardan umut olarak sunulan ve halka dayatılan kişi ve kişilerin ülke problemlerini çözecek çap, yetenek, bilgi birikimi ve bir projeleri yok...
Eğitim, TSK, Sağlık, Ulaşım, Sağlıklı gıdaya ulaşım, Adaletin tesisi, Vahşi madencilik, Kuraklık, Sınır aşan sular, Kıbrıs, Kerkük, Kırım, Kosova, Karabağ gibi meselelerde ne düşünülüyor belli değil... Ortaya konulan metinler de kifayetsiz...
Sporda ve gençlik meselelerinde görüşleri nedir?
Bilen varsa beri gelsin...
Anayasa Mahkemesi, YSK Üyeleri, Sayıştay, Yargıtay, Danıştay gibi yüksek mahkeme ve denetleme unsurları hakkındaki görüşleri belli değil... Olan söylemler de yetersiz...
Devlet kadrolarında liyakatsiz yapılanma konusunda ne düşünülüyor? Belirsiz...
Militan hakim ve savcılar konusunda ne düşünülüyor? Bilinmiyor veya görmezden geliniyor... Biz, Moğultay vak'alarını da biliyoruz...
Siyasi bir cinayet olan Sinan Ateş 'in şehit edilmesi olayının siyasi ayağını nasıl faş edip adalete teslim edeceksiniz? Bilinmiyor...
Sadece, biz daha iyisini yapacağız, söylemi yetmez!
Bir de, Cumhurbaşkanı o kadar kifayetsiz ki kendisine yedi tane yardımcı ihdas edeceğiz, söylemi de kabul edilir gibi değil...
Yapmayın!
Bilimi önceleyin ve bir fikir sahibi olun, derim...
Bir parti genel başkanı, Cumhurbaşkanlığı için, tarafsız olarak yemin edip nasıl tarafsız hareket eder, bu mümkün değil, biz buna karşıyız, diyen kişi;şimdi seçime giderken bulunduğu makamdan istifa edecek mi? İstifadan sonra mı seçime girecek?
Kendi parti programının kifayetsiz olduğunu söyleyen kişi, bu konuda çalışma yapıp halka sunacağız, demişti... Üçüncü yıl bitmek üzere, acaba ne zaman bu sözünü yerine getirecek? Merak etmekteyiz...
Daha, parti programını değiştiremeyen kişi, Türkiye'yi olumluya doğru nasıl değiştirecek? Benim şüphelerim ve çekincelerim var!
Aşağıdaki fotoğrafı Türkiye'nin dertlerini taşıyan bir gemi olarak düşünün... Bu dertleri çözecek bir taka içinde olan altı kişi, daha işe başlamadan takayı karaya oturttuysa yarın çok büyük bir problemde takayı tamamıyla batırırlar, diye düşünürüm...
Kaptan koltuğuna oturttuğunuz kişi daha yüzmeyi bilmiyor, söylemleri tutarsız"Rahmetli Deniz Baykal'ın evinin kapısında söylediklerini unutmadık. " ve denize atarız, kendiliğinden yüzmeyi öğrenir, diyorsanız bu da bir yöntem ama, ya kaptan bu işi başaramayıp boğulursa gemi kaptansız kalmayacak mı?
Bu işte bizi, iki kişilik
bekliyor...
1-Ya Rahmetli Ciguli olup halkın eğlencesi haline gelirsek sadece gülüp eğlenmiş oluruz ve sonra biz de devlet yönetimi için seçimimizden dolayı pişmanlığımızı
bildiririz...
2-Ya da Rahmetli Gandi gibi olunacak ve milletimizin sevgisini, saygısını kazanan bir kişiliği biz de takdir edeceğiz...
Ben, Gandi olmanızı istiyorum... İnşallah başarırsınız ...
Ha!
Rehberiniz; Atatürk, Cumhuriyet, Kurucu irade, Anayasa'nın değiştirilemez ilk dört maddesi, Türkçeden taviz vermeyen bir duruş olmalı... Bu konularda tavizkar tavırlarınız da bizi üzmekte...
(Yarın, geminin kaptanı ve dert yüklerimiz üzerine yazacağız...
Böylece tarihe not düşmüş olacağız...)
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...