Biz, Çanakkale'de hep ön safta vuruşan ve bizim hür yaşamamız için en kıymetli varlıkları olan canlarını veren kahramanları daha çok tanırız ve severiz...
Biz, Çanakkale'de hep ön safta vuruşan ve bizim hür yaşamamız için en kıymetli varlıkları olan canlarını veren kahramanları daha çok tanırız ve severiz...
Ama, cephe gerisinin kahramanlarını pek bilmeyiz veya önemsemeyiz...
Savaş başladığında, silah temini, cephane temini ve arızalı silahları tamir edip cepheye gönderme işinde de sıkıntılar çektik...
Bu durumu düzeltmek için şimdiki Bigalı Kalesi içinde bir Silah Tamir Atölyesi kurduk...
Burada çalışacakları da tümenlerden seçtik...
Daha önce bu işlerde çalışanlar ve eli yatkın olanlar seçildi...
4. Tümen'den de Silahçı Yusuf seçilmişti...
Önce, İstanbul'a Zeytinburnu'na gönderilerek bir kurstan geçirilirler... Başarılı olanlar da, Bigalı Kalesi''ndeki Atölye'de çalışmaya başlar...
Düşmandan ele geçirilen silahlar burada elden geçirilir... Türk mermisi atacak hale getirilir...
Bu işte en başarılı olan da, Antepli Yusuf'tur...
O, her silahı ne yapar ne eder tamir ederdi...
1918 yılına kadar burada çalıştılar.
7-8 Kasım 1918 günü düşman gemilerinin elini kolunu sallayarak Bigalı Kalesinin önünden geçişlerini büyük bir teessürle izlediler...
Bir kısım asker ağlıyordu...
Bu nasıl işti...
Hemen tepelerin ardında , vadilerde, siperlerde binlerce Mehmetçik bunun için mi şehit düşmüştü?
Biz, Mondros'ta teslim olmuştuk...
Asker terhis edilmişti...
Yusuf'ta memleketine, Antep'e dönmüştü...
O, İngilizleri İstanbul'da bıraktık zannediyordu...
İngilizler ,Antep'i de işgal etmişlerdi...
Bu çok can yakıcı bir durumdu...
Herkes silahını kaptığı gibi dağlara çekilmiş ve İngilizlerle vuruşuyordu...
Bu arada, İngilizlerin makineli tüfeklerinin de bulunduğu bir cephaneliği baskın yapılarak ele geçirilmişti.
Cephane ve makineli tüfekler taşındı...
Yalnız bir problem vardı...
Bu makineli tüfeklerin cephanesi yoktu ve bizim mermileri atmakta mümkün değildi...
İşte, bu sırada devreye Yusuf girer...
Tüm namluları değiştirir... Bol cephanesi olan makineli tüfekler haline getirir...
Bu arada, ilk deneme atışı yapılacaktır...
Tenha bir yere gidilir...
Yusuf, yeni silahını kendisi denemek ister ...
Komutan buna izin vermez...
Yusuf ,önce çok üzülür...
Komutan:
--- Evladım, sıradan asker bulunur ama, senin gibi mahir ve yetkin asker bulunmaz, der...
Ona değerinin çok olduğunu ifade eder...
Makineli tüfekler artık çalışmaktadır...
Antep savunmasına böylece çok büyük katkı yapar...
O, ganimet olarak alınan ne kadar silah varsa hepsini çalıştırır...
Değişik marka silahlardan ,yeni marka silahlar ortaya çıkmıştır.
Bu silahlara, "Silahçı Yusuf Yıldırım" adı verilmiştir...
Bu çalışmalar ve gayretler, Türk'ün en zor zamanlarda neleri başaracağının örneğidir.
Hem, Çanakkale'den hem de Kurtuluş Savaşından ödülleri vardır...
Antep'te vefat etmiştir...
Torunları hâlâ Antep'te yaşamaktadır...
O bir, Çanakkale kahramanıdır da...
******
Biz şimdi, Bigalı Kalesini restore ediyoruz...
Buraya, Silahçı Yusuf'un çalıştığı bir Atölye yapalım... Silahçı Yusuf'un da heykeli yapılsın...
Yan tarafta, bir Çanakkale silahları müzesi yapalım...
Ayrıca, Yarımada' da yaşayışı canlandırdığımız bir Etnoğrafya müzesi de yapalım, derim...
İnşallah yapılır...
Bu işe Alan Başkanlığı ve Çanakkale Valiliği de sahip çıkmalıdır...
Bu kahramanın hayatıyla ilgili bir kitap da yazılmalı ve Alan Başkanlığınca bastırılmalıdır ,derim...
Bu arada, bize bunları yazmamızı ve bu kahramanımızın değerlendirilmesini isteyen Sedat Arkadaşımıza da çok teşekkür ederim...
Çanakkale Kahramanlarımızın unutulmaması dileğiyle...
Düşünmeye, okumaya ,yazmaya ve konuşmaya devam...