Dünyamız tatlı su kaynakları açısından hızla kirlenmekte ve bu kirlilik insan hayatını olumsuz etkilemektedir.

Dünyamız tatlı su kaynakları açısından hızla kirlenmekte ve bu kirlilik insan hayatını olumsuz etkilemektedir... Amerika kıtasında Missisipi, Amazon...Afrika'da Nijer, Kongo ve Nil... Asya'da Ural, Obi, Yenisey, Lena, Amur, Gökırmak, Sarıırmak, Mekong, Ganj, İndüs, Dicle Fırat... Avrupa'da Tuna, Dinyeper, Dinyester, Volga, Sen ve Ren nehirleri önemli tatlı su kaynaklarıdır.
Türkiye'yi yakından ilgilendiren nehirler ise Karadenize akan nehirler ve Basra'ya dökülen nehirlerdir... Tuna, tüm Avrupa'nın pisliğini Karadeniz'e taşır... AB, Tuna Nehrinin temizliği için bir proje kapsamında temizlik yaptı ve %58 olan kirlilik oranını %45'e çekti... Daha da temizlemek için çalışmaları sürdürüyorlar...
Bizde vahşi  bir sanayileşme olduğu için Trakya'da Ergene, Ege'de Gediz, Marmara Bölgesi için Sakarya, Orta Karadeniz için Kızılırmak ve Yeşilırmak kirlilik arzetmektedir... Dicle ve Fırat ise standart suyu hem Suriye'ye hem de Irak'a göndermektedir... Bu politika yanlıştır... Bizim barajlarımızı iyi kullanmadığımız görülmektedir... Bu konuda devletimiz su politikasını değiştirmelidir... Akdeniz Bölgesinde ise ırmak ve çaylarda kirlilik pestisitten kaynaklanmaktadır...
Yine, Türkiye'de tatlı su rezervlerini kullanmada tarımsal sulama ilk sırada ve termik santrallar ikinci sıradadır... Su açısından termik santral sevdasından vaz geçmeliyiz...
Çanakkale açısından ise Boğaz'a akan Şahinli, Umurbey  Yapıldak, Musaköy derelerini madencilik ve  pestisit kirletmektedir... Bu derelerde ağır metaller normal değerlerin üzerindedir...
Sarıçay ve Kepez çayı ise Çanakkale ve Kepez Belediyeleri arıtma tesislerinin kirliliğiyle baş edememektedir... Sarıçay'a, ayrıca Kurşunlu, Dörtyol, Işıklar, Saraycık, Sarıcaeli, Kayadere köylerinin pisliği akmaktadır...
Yine, Sarıçay suyunu en fazla Çanakkale Belediyesi kirletmektedir... Sarıçay'ın adı Çöpçay olmuştur...
Çocukluğumuzu geçirdiğimiz Sarıçay, şu an her türlü kirlilikle karşı karşıyadır... Çöpler, inşaat artıkları ve toprak döküm alanı olarak kullanılan Sarıçay, çay olmaktan çıkmak üzeredir... Çanakkale'de çevreciyim diye geçinenlerin Çanakkale Belediyesi'nin, Sarıçay'ın suyunu kirletmesine ses çıkartmayan çevrecilerin  kirliliğe ortak oldukları unutulmamalıdır... Hem bu çevreciler, nerenin çevrecisidir? Sormak gerekir...
Yine, Karamenderes Pestisit kirliliğine maruz kalmaktadır... Tuzlaçayı da JES'lerin kirliliğine maruz kalmaktadır... Yüzey kirliliğini ise tüm termik santraller yapmakta ve bu kuruluşlara herkes göz yummaktadır...
Çanakkale 'de var olan beş termik santrale ilave olarak on bir tane daha termik santral yapılması için ÇED çalışmaları sürmektedir... Yine Kazdağı körfez tarafı, CHP' li belediyelerce hem imar açısından hem de su kirliliği açısından tehdit edilmektedir... Yine, bu konularda, Platform, Yaşam Savaşçıları, Yeşil Savunucuları adı altında toplanan Çevreciler ise bu konularda suskundurlar...
Bu saldırılar devam ederse on yıla kalmaz Çanakkale 'de denize girilecek yer kalmaz... İçme suyu için de, ağır metallerin olduğu suyu içmek zorunda kalırız... Tedbir alınmazsa, tedavisi mümkün olmayan hastalıklar, şimdiki salgından daha çok can yakacaktır, derim...
Benden uyarması...
Seçimlerde, çevre düşmanı değil, çevre projeleri olan adaylara oy verin, derim...
Bir de, tam komedi... Adam en büyük çevre düşmanı ve çevreci tavırlarda... Bizim çevreci geçinenler de bu adamı sürekli seçerek desteklemekte... Bu işte bir yanlışlık var ama, bunu Nasrettin Hoca bile çözemez...
Bilimi önceleyen çevrecilik yaparsanız, sizi alkışlarız... Nahteli çevrecilik yaparsanız hedef tahtamız olursunuz... Şimdilik görüntünüz ikinci grup gibi... İnşallah ben yanılmış olurum...
Su, hava, toprak, fauna ve flora" imdat "diyor...
Duyun sesimizi, diyor...
Duymanız dileğiyle...
Dünya su gününüz kutlu olsun...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...