Türkiye'deki seçmenin siyasal, dini, ekonomik ve sosyal yapısını değerlendirmeden seçime girmek de seçim öncesi seçim tahmini yapmak da yanlış olur.
Türkiye'deki seçmenin siyasal, dini, ekonomik ve sosyal yapısını değerlendirmeden seçime girmek de seçim öncesi seçim tahmini yapmak da yanlış olur...
Seçimin, Cumhur İttifakı bakış açısıyla değerlendirirsek:
1-İktidar partisi yıpranmıştı. Seçmeninden %8'lik bir kitle ayrılma durumuna gelmişti. İşte burada seçmen, kendisine hakaret ettiği için muhalefete değil de MHP'ye gitti. MHP, Sinan Ateş cinayetiyle irtifa kaybediyordu. Ak Parti seçmeni muhalefete değil buraya giderek, yine ittifak içinde kalmış oldu...
2-Hür Dava Partisi'nin doğu ve güneydoğudaki gücünü kullanmak için ittifak yaptı. Bu bölgelerdeki oy kayıplarını Cumhur İttifakı lehine çevirmiş oldu.
3-MHP, Tayyip Bey'den daha çok Tayyipçi olarak faaliyet gösterdi. Bunun faydasını seçmenin blok halinde kalmasıyla sandık sonuçlarında gördük...
4-İktidar, ayağı yere basan vaatlerde bulundu. Seçmen bunu iktidar yapar, muhalefet yapamaz diye algıladı...
Sonuçta da, L 400, iha, siha ve savunma sanayi faaliyetleri, açık deniz sondaj araçları görsel olarak seçmeni etkiledi...
Yine, Türk Cumhuriyetleri başta olmak üzere, Putin de dahil Tayyip Bey'in kazanması için çalıştı. Toplumda bu da karşılık gördü. Muhalefetin böyle bir argümanı hiç olmadı...
İktidar da sonuç aldı... Aslında oy potansiyeli %60 olmasına rağmen %52 oy alınması, bir sonraki seçimde iktidar grubunun işinin zor olacağını göstermektedir.
Gelelim muhalefete...
1- Önce, aday yanlıştı... Kılıçdaroğlu temiz bir adam imajı verilmeye çalışıldı. Ancak seçmen Rahmetli Deniz Baykal'ın kapısındaki konuşmasını unutmuş değildi. Siyasette yalpalamak yanlış sonuç verir. Burada da bu olmuştur.
2-Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu, tüm anketlerde hep Kılıçdaroğlu'dan fazla oy alıyordu. Burada, Mansur Yavaş aday gösterilseydi seçilme şansı en yüksek seviyede olurdu. İkinci İmamoğlu, üçüncü Kılıçdaroğlu'ydu. Muhalefet üçüncü adayıyla seçime girdi ve kaybetti. Burada, neoliberal, eski tüfek solcu ve Halk TV, KRT, Tele 1, Fox TV, Artı TV, bilumum bölücü yayınlar Kılıçdaroğlu kazanacak gazını kamuoyuna pompaladı. Diğer adaylar bölücü parti için nakıs kişilerdi. Tüm
gayretlere rağmen, Kılıçdaroğlu dışında başka bir adayla seçime girilseydi sonuç alınabilir... Burada, gücü elinde tutan Kılıçdaroğlu, kendi adaylığını dayattığı. Parti içinde de kendi ikbali için çalışan iki farklı hizip bu işe destek verdi...
Sonuç olarak , parti mayına çarpmış gemi gibi oldu...
3-CHP, seçmen sosyolojisini okuyamadı... Buna rağmen yine de iyi oy alındı... En kötü olanı, CHP seçmenine, kendi adayı olmayan, iktidarın artıkları olan Fetö, başka cemaat artıkları, yüzdesi sıfıra yakın siyasi partilerin adaylarına oy verdirtildi.
Burada, hiçbir CHP'li seçmen ne yapıyorsunuz bu olmaz, diyemedi... CHP'li seçmen kuzu profilleri paylaştı ama, kendisinin dünya görüşüne ters kişileri seçtirmek isteyen genel başkan ve yöneticilerine bir şey diyemeden oy verdi. Kimin kuzu olduğu siyaseten ortaya çıkmış oldu...
4-CHP, daha başlangıçta gerçek müttefiki olacak Memleket Hareketine söylenmedik laf bırakmadı. Muharrem İnce'ye edilen laflar, yenilir yutulur gibi değildi... Programı ve insan kalitesi CHP'den daha güçlü ve milli bir yapısı olan Memleket Partisi, içinden çıktığı CHP'yi cezalandırmış oldu... Ülkenin bu hale gelmesinden sorumlu kişilerle ittifak kuran CHP, hakaretler yağdırdığı MP ile ittifak kuramadı... Muharrem İnce'ye yapılanları gören tarafsız %20'lik bir kitle muhalefete oy vermeyi düşünürken bu tavırlar sonucu ya Sinan Oğan'a oy verdi ya da sandığa gitmedi... İkinci seçimde sandığa gitmeyen %15'in en az %5-7'si Memleket Partilidir. Partisi kalmayan bu kişiler sandığa gitmemiştir...
5-Kılıçdaroğlu'nun ayağı yere basmayan, kurnaz politikacı tavrıyla seçmene verdiği vaadler komik kaçmıştır. Siz, daha parti programını düzeltememiş bir parti olarak halka umut olamazdınız.Olamadınız...
Hele, dışarıdan ekonomist getirme gayreti hiç de iyi karşılanmamıştır. Siz, topluma tasarrufu anlatmalıydınız. Seçmen, iktidarın yaptıklarını biz daha iyi yaparız, söylemini de pek inandırıcı bulmamıştır...
6-AB, Yerel Yönetimler Özerklik şartı için konulan şerhi kaldıracağım, diyorsunuz. Bu kadar isabetsiz bir söylem olamaz. Türk tarihinde, ne zaman özerk bir yönetime izin vermişsek o özerk yapı mutlaka bağımsız devlet oldu. Cumhuriyeti kuran partinin genel başkanı olarak, ülkemizin bölünmesine sebep olacak bu talihsiz beyanlarını, gerçek anlamda, Cumhuriyetçi, Atatürkçü, Türkçü ve Anayasa'nın ilk dört maddesi üzerine hassasiyeti olan kişilerde oluşturduğu hayal kırıklığını tarif etmek mümkün değildir. Anayasa'nın ilk dört maddesi değişebilir, gibi beyanda bulunan iktidar artığı partinin genel başkanına hak verir tavrınız, size olan güveni törpülemiştir...
Sonra, otuz yedi kişiyi, partiniz üyesi olmamasına rağmen parlamentoya seçtirdiniz... Partinizin seçmen iradesini başka partileri meclise taşıyarak olumsuz etkilediniz...
Bu da kabul edilir gibi değildir...
Şimdi, Türkiye'nin umudunu çöpe atan Kemal Kılıçdaroğlu'dan beklentimiz istifa etmesi ve yerine kırk elli yaş aralığında bir genel başkanın seçilmesidir...
Bu seçim üzerine daha çok değerlendirme yaparız...
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...