5 Haziran Dünya Çevre Günü...

5 Haziran Dünya Çevre Günü...
1972 yılında, İsveç'in Başkenti Stockholm' de her yılın 5 Haziran'ı, Dünya Çevre Günü olarak kutlanması için Birleşmiş Milletler Çevre Konferansında karar altına alınmıştı...
Türkiye'de o zaman önemli kirlilik olarak Haliç, İzmit Körfezi, yoğun yük faaliyeti olan Liman içleri ve Termik Santral kirlilikleri vardı... Yine, kalitesiz kömürün ısınmada kullanılmasıyla başta Ankara, Erzurum, bizim Çan İlçemiz dünya rekorları kırarak kirlilikte ön sıralarda yer alıyordu...
Çanakkale 'de ilk defa, Sümerbank Fabrikası atıkları ve Askeri Birliklerin kanalizasyon atıkları Sarıçay' a( Çöpçay), salınmasıyla ilk kirlilik başlamış oldu... Daha sonra, doğrudan kanalizasyonların Çanakkale Boğazına verilmesi de, büyük kirliliğe sebep oldu...
Bu dönemde, zaman zaman Yatağan Termik Santralı, Elbistan Termik Santralı gündeme geldi... İzmir Körfezi kanalizasyon atığından kirlendi... Marmara Denizi de, derin deşarj ve sanayi atıklarıyla kirlendi...
Çevre meseleleri için Bergama Altın Madeni bir dönüm noktası oldu...
Tema Vakfı, her alanda umut oldu...
Sonra, yurt dışı bağlantıları olan çevreci hareketler başladı...
2002'den sonra, tüm Türkiye maden işleri açısından pazarlandı... Bu kadar maden arama ve çıkarma aynı anda olsa Türkiye'de kazılmadık tek karış toprak kalmayacaktır... Neoliberalizm, yerli işbirlikçileriyle ülkemizi talan projelerine başladı... Enerji için vahşi imalatlar gerçekleşti... Termik Santrallar başta insan sağlığı ve tarım alanları kirliliği konusunda önünde hiçbir engel tanımadan faaliyetlerine başladı...
Şimdi, faal olan tesislerin olumsuz etkilerini de önümüzdeki yıllarda, sağlık harcamalarında rekor artışları görerek pişmanlık göstereceğiz ama, iş işten geçmiş olacaktır...
Bu dönemde, güdümlü çevrecilikte önde olan sözde çevrecileri görünce biz de, arkadaşlarımızla birçok çevre derneği kurarak, Türkiye'de ilk defa bir çevre dernekleri federasyonu kurmuş olduk... Federasyonumuzca, Çevre ve Doğa Dergisi çıkararak kitleleri çevre meselelerine yöneltmek istedik... Dergimizde, Türkiye'nin alanında en önemli uzmanları makaleleriyle bilgi vermiş oldu... Günümüzde en popüler gündem, müsilaj ve etkileri konusunda da en doğru bilgileri kamuoyuna sunduk ve konuyu ilk defa Türk kamuoyuna biz aktarmış olduk... Bu alanda dergimizin yayın kurulu üyesi de olan  Hidrobiyolog Sayın Levent Artüz'ün makaleleriyle Marmara Denizi kirliliğini de gündeme taşımış olduk...
Gerçek bilgilerin aktarıldığı televizyon programlarında konuşmalarıyla yol gösterici olan Sayın Levent Artüz'ü de Türk Toplumuna sunduğu doğru bilgilerden dolayı tebrik ederiz...
Türkiye'de çevre bilincinin gelişmesi için ilk ve orta okullara çevre derslerinin konulmasını acil olarak talep etmekteyiz...
Yine, tüm arama ve işletme ruhsatları verilirken total çed raporunun da, istemesinin gerekli olduğunu ve talep edilmesini istiyoruz...
Tarım, Orman, Çevre, Sağlık, DSİ ve İl Özel İdaresi teşkilatlarına işinde liyakatli olan  kişilerin atanmasını talep ediyoruz...
Temiz çevre için en az beş yıllık süreyle ormanlardan ağaç kesimini yasaklamalıyız.
Marmara Denizinde balık avcılığını on yıl süreyle yasaklamalıyız... Ne zaman ki, deniz temizlendi, işte o zaman tekrar balıkçılarımız faal hale gelmeli... Bu dönemde, işini kaybeden balıkçılarımıza karşılıksız sosyal yardımlar yapmalıyız...
Çevre ve Doğa'nın eski haline gelmesi için neler yapılmalı? Sorusu için çözüm önerilerimiz...
 
1-Çözüm, denizi temizleyecek deniz canlılarının yaşamasını sağlayacak tedbirler almak... 2-Denizi sıvı ve katı atıkla kirletmemek... 3-Gemilerin sintine boşaltmasına engel olmak...
4-Ergene Nehri'nin kirliliğini Marmara Denizine vermemek...
5-Sanayi tesislerinin denizi kirletmesine izin vermemek...
6-Sahillere Termik Santral yapmamak...
7-Pestisit atıkları için dikkatli olmak...
8-JES'ler için düzenli denetleme yapmak... 9-RES'ler için bitki örtüsüne kıymamak...
10-Arıtma tesislerinden çıkan suyu park ve bahçelerin sulanmasında kullanmak...
12-Katı atıkların da, tarımda gübre olarak kullanılmasını sağlamak...
13-Derin deşarj saçmalığından vaz geçmek...
14-Daha çevreci bürokrasi ve daha çevreci Belediye Başkanlarını seçmek...
15-Irmak ve derelerin normal akışını sağlamak...
16--İstanbul'un hiç bir pisliğini Marmara Denizine atmamak...
Bu tedbirler acil olarak alınmalıdır...
Siyasi otorite, bilimsel verilere itibar etmeli, kararlarını buna göre almalı...
STK'lar dikkate alınarak yeni çevre politikaları tespit edilmeli...
Çevre mevzuatı, çevre adına STK'ların her türlü faaliyeti denetlemesine izin verecek şekilde yeniden düzenlenmelidir...
Bunlar olursa, çevre kurtulur, yoksa hayat çekilmez olur...
Bizden söylemesi...
Ayrıca, Çevre ve Doğa meselelerine bilimsel yaklaşan, çözüm önerileri sunan STK'lara, genel bütçeden destek sağlanmalı ve faaliyetlerinde dünya ile entegre olmalarının önü açılmalıdır...
Bir de, devlet ve belediye görevlilerinin "Çevre ve Doğa konusu" nda, bilgi isteyenlere doğru bilgi vermeleri konusunda eğitilmeli ve doğru bilgi vermeyerek vatandaşı aldatan kamu görevlileri bu görevlerden alınmalı... Buna göre yeni bir kamu teşkilatlanması sağlanmalıdır...
Çevre ve doğaya zarar veren , zarar verene göz yuman, görevliler, Belediye Meclis üyeleri ve İl Genel Meclisi üyeleri de yargılanmalı ve para cezaları yanında hapis cezasıyla da yargılanabilmeli... Bu konuda hukuki alt yapılar oluşturulmalı...Çevre ve Orman Polisi ihdas edilmelidir...