Çevre faciaları üzerine daha önce çok şey yazdık...
Çevre faciaları üzerine daha önce çok şey yazdık...
Yapılması gerekenleri de yazdık...
Enerji için, Çanakkale Çevre ve Doğa Dergisi Yayın Kurulu Üyesi Sayın Prof. Dr. Doğan Perinçek Hocamızın çok yerinde teklifleri de vardı.
1-Türkiye'de var olan baraj ve kanaletlerin üzerine güneş enerjisi panellerini yaparak enerji elde etmeliyiz, demişti. Ayrıca, bu paneller sayesinde suyun buharlaşma oranı azaltılacak ve daha fazla suyun kullanılması sağlanmış olacaktır... Bu teklif, bir proje kapsamında mutlaka uygulanmalı, derim ...
2-Önümüzdeki dönemde, insanlığı bekleyen en büyük tehlike, gıda yoksunluğu ve susuzluk olarak görülmektedir... Bu yüzden her evin çatısından yağmur sonucu akan suyun depolanarak kullanma ve sulama suyu olarak kullanılmasını sağlamak gerekir.
Hocamız, bununla ilgili olarak da örnek olması için kendi yaptığı düzeneği kamuoyuyla paylaşmıştı...
Hocamızın bu konulardaki görüşleri ne genel yönetimce ne de yerel yönetimlerce duyulmamıştı...
Yazık!
Şimdi, benim de yerel yönetimlere su için bir teklifim daha var:
Yerel yönetimler, imar planlarında, mutfakta iki gözlü evye kullanılmasını sağlasın. Bunların giderlerinin birisi şehir kanalizasyon şebekesine bağlansın. Diğer evye gözü ise daha çok meyve ve sebze yıkamada kullanılmalı ve buradan akan sular, daha temiz olduğu için bunlar da ayrı bir şebeke ve depolama sistemiyle depolanmalı, park ve bahçe sulamasında da depolanan bu sular kullanılmalıdır.
Yine bu sular, yangın söndürmede, yol ve kaldırım yıkama temizliğinde kullanılabilmeli... Böylece, gelecekte oluşacak susuzluğa karşı bir nebze de olsa çare bulunmuş olunur.
Ayrıca , su savaşları için, yoklukta kullanılacak bir rezervimiz de olacaktır...
Bunları niçin yazdım?
El cevap:
Fotoğrafta gördüğünüz maden sonrası oluşan toprağımız. Burada, su tutmak mümkün değil. Yeraltı suları ya kaybolmuş ya da yön değiştirmiş durumda. Suyu tutması gereken orman da yok olmuş... İşte, Akbelen'de bizi bekleyen tehlike ve morfolojik durum budur...
Buna hangi "vicdan" evet diyebilir!
Yetkililere mesajımız, kararınızı tekrar gözden geçirin ve halktan yana tavır alın...
Bu tahribatların sonucu büyük yıkım ve göce sebep olunur...
Mazlum insanların sığınacağı bir ülke olarak Türkiye var... Ancak, Türk İnsanı'nın sığınacağı başka bir Türkiye yok!
Mazlum ve masum milletimize zulmetmeyim, derim...
ÇED Raporunu hazırlayan bilim insanları gelsinler bizi de ikna etsinler... Bence, nabza göre şerbet, paraya göre rapor hazırlamışlar, derim.
Bizim sorularımız:
1- Sirkadyen etki açısından raporunuzda ne bilgi vardır?
2-Zeeman etkisi açısından raporunuzda ne bilgi vardır?
3-Nicola Tesla dalgaları hakkında raporunuzda ne gibi bilgiler vardır?
4-Manyetik Alan değişimi veya olumsuzluğu hakkında raporunuzda ne gibi bilgiler vardır?
5- Göçmen kuşların göç yolunda olan bu bölgede, dünya yaban hayatını olumsuz etkileyecek bu durum için hangi tedbirleri aldığınızı belirleyen görüşleriniz, raporunuzun neresizdedir? Bize bilgi verir misiniz?
6- Her şey bittikten sonra yöre insanının gelir adaletsizliği üzerine raporunuzda hangi tedbirler yer almaktadır? Bilgi verebilir misiniz?
7- En önemlisi, o ormanda yaşayan, yuvası olan yaban hayatı ile ilgili ne gibi tedbirler aldınız? Bilgi verebilir misiniz?
8-Bölgenin endemik bitki envanteri çıkarılmış mıdır? Çıkarılmışsa endemik bitkilerin yaşaması için ne gibi tedbirler aldınız? Bilgi verebilir misiniz?
9-Yaptığınız, bunca tahribattan sonra, Türk İnsanına yaşattığınız bu olumsuzluklardan dolayı Türk Milleti'nden özür dilemeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda ne dersiniz?
Yukarıda saydığım sorulara ve problemlere bilimsel cevabınız varsa bu cevabınızı bizimle paylaşır mısınız?
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...