Çanakkale Savaşlarının yüz sekizinci ve Lozan Antlaşması'nın yüzüncü yılında, sosyal medya üzerinden ipe sapa gelmez, tarihle ve gerçekle ilgisi olmayan birçok paylaşım gördüm

Çanakkale Savaşlarının yüz sekizinci ve Lozan Antlaşması'nın yüzüncü yılında, sosyal medya üzerinden ipe sapa gelmez, tarihle ve gerçekle ilgisi olmayan birçok paylaşım gördüm. Bir anlatımda en az on, on beş yanlış vardı. Bir de bunlar kamu oyu tarafından maruf kişiler. Kişi maruf olunca attığı her yalan, sadece dinleyerek tarih ve din öğrenenlerce makbul addedilmektedir...
Biz de kuşemizde bu palavraları okuyunca çıldırmaktayız. Yok böyle bir şey, bunlar palavra dedikçe siz falancadan daha iyi mi bileceksiniz? Adam, tüm televizyonlarda, sizi çağıran mı var? Onlar, doğru söylüyor. Koca adam yalan mı söyleyecek? Gibi gibi şeyler yazıp söylüyorlar...
Daha önce, Ali Suavi üzerine de tartıştığımız bir dostumuz:
Siz, öyle diyorsunuz ;ama,  biz Lozan'da, Çanakkale'de vermediğimiz toprakları verdik. "Ben, falancadan duydum, Anzaklara ve İngilizlere dört bin beş yüz otuz dönüm arazi verdik. Buna ne diyeceksiniz?" diye sordu... Ben de, Ya Hu! Düşman, Arıburnu'na ilk çıktığında dört yüz dönüm toprak işgal etti ve savaş bitene kadar da bu toprakta debelenip durdular. Mehmetçik, düşmanın gücünü kırdı, dedim...
Fakat, bu kadar geniş toprağı vermemiz de mümkün değil. Bu işi araştırıp bilgi vereceğimi de ifade ettim...
Ama, Lozan'ın maddelerini de, verilen toprakların kullanım amacını da söyledim. Ayrıca, bizim de yurt dışında kırk üç tane şehitliğimizin olduğunu, Limni, Sardunya, Malta, Korsika, Man, Kıbrıs Adalarında, Lviv, Varşova, Krakov, Budapeşte, Bükreş, Viyana, Berlin, Seydibeşir, Nyamnar, Fransa Bask Bölgesi gibi şehir, bölge, ülkelerde de şehitliğimizin  olduğunu ifade ettim.
Bir vesileyle edindiğim, gerçek bilgiye göre:
1-Muhataplarımıza verdiğimiz topraklarda; sürekli bayrak olmayacak, sadece törenlerde bayrak kullanılacak, sahilde bulunan mezarlıklarında, iskele olmayacak, gümrük olmayacak, ithalat-ihracat yapmayacaklar, bizden gelecek ziyaretçilere pasaport sormayacaklar. Her mezarlık için bir bakıcı, bir bekçi bulunduracaklar... Bekçi, bir olay olduğunda kendisini savunması için tabanca bulunduracaktır.
2-Zaman içinde, kendi mezarlık ve anıtlarını bitiren muhataplarımız, Türklerin Atalarını, Şehitlerini ziyarete gelmediklerini ve bir tehlike olmadığını görünce bekçi işinden vazgeçtiler, bakıcı sayısını da on kadar bakıcıyla  sınırlandırmış oldular... Yani, Yarımada'nın tamamı onlara ait gibi hareket ettiler. Çünkü, Türkler Yarımada'ya gelmiyorlardı... Savaşın yetmiş beşinci yılında, Çanakkale 'de yapılan törenlerden sonra, bir vesileyle baş başa kaldığımız Rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal' a benim söylememle ve Kültür Bakanı Sayın Namık Kemal Zeybek'e talimat vermesiyle ilk şehitlikleri yapmaya başladık.
 İlk şehitliğimiz de 57.Alay Şehitliği'dir. 12 Aralık 1992 Cumartesi günü ziyarete açtık.
Törene Kültür Bakanı Fikri Durmuş Sağlar, Valimiz Sayın Hüsnü Tuğlu, Güzel Sanatlar Genel Müdürü Mehmet Özel, Ses Sanatçısı Rahmetli Hasan  Mutlucan( Estergon Kalesi ve Çanakkale Türküsünü söyledi), yine, Ünlü Hafız Rahmetli İsmail Coşar Hoca (Çanakkale Şehitlerine şiirini mevlit formunda okudu ve sonra şehitlerimiz için çok güzel bir dua yaptırdı.) ve bir avuç meraklı katılmış oldu. Ayrıca Çanakkale 'ye hizmeti geçen Rahmetli Hüseyin Uluarslan, Rahmetli Ekrem Boz, Rahmetli Mehmet İhsan Gençcan Ağabeyler de katılmıştı...
3-Daha sonra Şehitler Abidesi önündeki Şehitliği, Yahya Çavuş Şehitliği'ni yaptık. 1994 yılında, Zığındere Şehitliği'ni, 1999 yılında Akbaş Şehitliği 'nin eski halini yaptık.
Yine, Soğanlıdere, Şahindere, Kocadere şehitlikleri yapıldı. Yine, Karayürek Deresi, Çataldere, Kesikdere, Şehitlikleri yapıldı. Kireçtepe, Şehitlertepesi Şehitliği, Ağderesi Şehitliği, Karakoldağı Şehitliği, Süngübayır Şehitliği, Albayraksırtı Şehitliği, Kanlıdere Şehitliği de yakın dönemde yapıldı.
4-Bizim Kerevizdere ve Kirte Savaşları için yaptığımız şehitlik yoktur... Yine, Conkbayırı Kör Dere'de, Su Yatağı alt bölgesine ve Besim Tepe'ye de şehitlik yapmalıyız...
Yapılacak çok iş var. İnşallah yapılır...
Alan Başkanı Sayın İsmail Kaşdemir'in önderliğinde Alan için birçok güzel  iş yapılmaktadır. Daha da hızlı yapılmasını talep etmekteyiz. Ömrünü Çanakkale vakfetmiş birisi olarak, ölmeden bütün işlerin bitmesini de bekliyoruz. Bu, benim hem Alan Kılavuzlarına hem de Alan Başkanlığı Görevlileri'ne, Yüce Türk  Milleti'nin  bir ferdi olarak vasiyetimdir...
Gelelim, ne kadar araziyi muhataplarımıza verdik ?
Burada da tarihi çarpıtmayı ve yalanı yakalamış olduk...
Muhataplarımızın Yarımada'da otuz üç mezarlığı, beş tane de anıtları vardır.(İngiliz, Fransız, Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada)
Öyle, dört bin beş yüz otuz dönüm toprak, kullanma hakkı olarak verilmemiştir.
Toplamda, mezarlıklar için 216 dönüm toprak bırakılmış;anıtlar için de on bir dönüm toprak verilmiştir... Mezarlıklar için verilen topraklardan, bir mezarlık için toprağı, Harap Kale  üzerinde öldürdüğümüz  Gertrude Bell 'in sevgilisi Doughty Wlyi için  , Padişahımız, Efendimiz, Sultan Vahidettin Han  Hazretleri   toprak bağışlamıştır.
Türk Anıtları dışında, Kanada(Muhataplarımız arasında) , Macaristan, Azerbaycan ve Bosna Hersek' in de ( bizim tarafımızda) adlarına anıtları vardır.
Böylece, palavra tarihin peşinde koşanların da palavralarını ortaya koymuş olduk...
Yazı biraz uzun oldu ama, ilk defa bazı verileri araştırmacıların hizmetine sunduğumuz için okuyucu bizi affetsin...
Bilgi edinmeniz dileğiyle...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam...
Fotoğraf:Sarıkamış Şehiti Emin'in torunları Bahri(Babam), Baki(Amcam) Zeki(Amcam) ve ben... Serçetepe(Walke's Ridge  Mezarlığı duvarından) den Kuzey Plajı, Anafartalar...