Bundan yirmi üç yıl önce yeni bir bin yılın ilk yılına girmiştik...
Bundan yirmi üç yıl önce yeni bir bin yılın ilk yılına girmiştik...
Tarihin, İsa'dan sonra üçüncü bin yılının ilk yılları...
Tabii ki yıllar çok çabuk geçti ve biz, geçen bin yılın son yüz yılının ilk çeyreğinin son yıllarında Cumhuriyetle tanıştık... Cehalet içindeki halkın Cumhuriyet diye bir derdi yoktu. Cumhuriyet, eğitimli insanların rejimiydi... O dönemde bizde eğitim için en aydınlık iki okul vardı... Birisi Harbiye, diğeri Tıbbiye-i Şahane..
Bu iki okuldan yetişen ve 19.Asrın son çeyreği içinde doğanlar, aldıkları eğitim, bilgi, görgü açısından çok çok iyi yetişmiş, bilgili, araştıran ve okuyan bir nesil olarak temayüz etmişlerdi...
Harbiye 'den mezun olan Enver Paşa, Mustafa Kemal, Kazım Karabekir, Ali İhsan Sabis, İsmet İnönü, Cevat Çobanlı, Cafer Tayyar, Halit Karsıalan, Refet Bele, Fahrettin Altay, Ali Fuat Cebesoy ve diğerleri ile Tıbbiye' den mezun olan Tevfik Rüştü Aras, Abdullah Cevdet, Mehmet Reşit, İbrahim Temo, İshak Sukuti, Hüseyinzade Ali ve diğerleri...
Bu kişiler, devletin gidişinin iyi olmadığını ve kurtuluş için bir şeylerin yapılması gerektiğini ifade ediyorlardı... Bunların yazdıkları hatıralar, günlükler, risaleler, mektuplar ve gazete yazılarında çözüm olarak kaliteli, iyi yetişmiş nesillere ihtiyaç olduğunu, ancak kıt imkanlarla da çok çalışarak ve cesaretle hareket edilirse de başarıya ulaşacaklarına dair kendilerinde gelecek için ümitvar bir ruh dünyası ve güven de vardı...
Bunların içinde, birtek Mustafa Kemal, Cumhuriyet üzerinde daha çok duruyor ve fikir beyan ediyordu.
1909 Selanik Kongresi'nde Ordu-Siyaset ayırımı istemesi, bunun ilk başlangıç, eşiktaşı olarak düşünülebilir...
Yine, 1918'de Viyana 'da bir otel lobisinde, Paşa, Büyükelçi ve Viyana' da bulunan Türk görevliler ve eşleri sohbet ederken Büyükelçi'nin eşi, "Paşam, bizde böyle kaçgöç olmadan ne zaman oturabiliriz, bunun ne kötülüğü olabilir... Bu durum neden bizde yok?" diye sorar.
Paşa, bir gün yetkili bir konuma geldiğinde bu durumu bir seferde ve ansızın yapacağını ifade eder. Bu farklı bir toplum ve idari yapının değişmesinin de ilk kıvılcımı olmuştur...
Sonra, defalarca, değişim ve yenileşme beyanları...
Sonunda, bütün sorumluluğu üzerine alarak, Kutuluş Savaşına girişmesi ve zafer...
Sonra, toplumsal dönüşümleri yerine getirmesi...
Kadına, erkeğin yaptığı meslekler de dahil her şeyi yapma özgürlüğünü kanunlarla vermesi ve seçme seçilme hakkının verilmesi...
Kadının toplumumuzda değerinin tekrar iade edilmesiyle Cumhuriyetin süratle benimsenmesi ve temellerinin sağlamlaştırılması hep bu döneme denk gelmiştir. Sonra, arada bir sıkıntılar olsa da yüz yıl önceki yokluk ve yoksunluktan varsıllığa geçişimiz ve günümüz..
Günümüzde de çadırımızı ağzı salyalı sırtlanların geçiş noktasına kurmamızdan dolayı başımız hep belayla dertle meşgul ediliyor... Enflasyon, Sığınmacılar, Nepotizm, Fikri ve ufku olmayan siyasi partiler ve adında "adalet" olmasına rağmen, adaletli uygulamalar yapmakta zorlanan bir iktidarın kabul edilemeyecek uygulamalarını görmemiz bizleri üzmekte ve düşünmeye sevketmektedir...
Bu gün Cumhuriyetimizin ikinci yüz yılının ilk günü...
İktidarı ve muhalefetiyle ülkemizi ileriye götürecek gayret ve heyecanı siyasilerimizde göremesek bile yine de bu siyasi oluşumlarla çözüm bulmamız gerekmektedir. Çünkü, Cumhuriyet bize böyle yapın demektedir...
Gece, şafaktan önceki karanlığı yırtmak için "Ay" bile bir başka ışık yansıtmaktadır. Yine de ümitvar olmamızı salık vermektedir...
Bu gün, şafak öncesi çekilen bu fotoğraf, büyük sıkıntılar olsa da aydınlığa çıkılacağını müjdeler gibiydi... Hayata, müspet bakma, geleceği hazırlamada ilk ışık gibi gördüm...
Daha güneş doğmadı.
Hele bir de güneş doğsun...
Gör o zaman bizleri...
Türk yüz yılının ilk aydınlığı olarak gördüğüm bu pırıltıların değerini bilelim ve güneşe, aydınlığa koşalım, derim...
Paşa, diyordu ya "yorulmak bilmeden mücadeleye devam edin!"
Bu ay ışığı da bizim ilk ışığımız oldu...
Işığımız hiç sönmesin...
Artarak devam etsin...
Bu ışığın aydınlığıyla Büyük Türkiye'yi tüm haşmetiyle yeniden inşa edelim, derim...
İnşallah başarırız
Başarılı olmamız dileğiyle...
Paşa'nın yolundan gidelim...
Tek yol budur...
Yolculuğumuz hayırlı olsun...
******
Düşünmeye, okumaya, yazmaya ve konuşmaya devam....