Telefon dolandırıcıları bu gidişle dokunmadık adam bırakmayacak. Koin dolandırıcıları da yakında çığ gibi büyüyebilir.
Dolandırıcılar rahmetli Sülün Osman’a rahmet okutuyorlar. Bir fark var. Sülün Osman kimseyi dolandırmıyor, millete kendini kazıklatıyordu. Yanlış da değil. Milletimizin menfaate balıklama atlama huyu bitmek tükenmek bilmiyor. Kolay kazanç, kısa sürede köşeyi dönme merakından yararlananlar da eksik olmuyor. Gerçi dolandırıcılar sürekli yeni taktikler geliştiriyorlar ama yine de uyanık ve dikkatli olmak gerekiyor.
Son zamanlarda iyice artan dolandırıcılık vakalarının saadet zinciri modellerinin hala etkili olduğu dikkati çekiyor.
Banker Kastelli, Jetpa başta olmak üzere yüzlerce örnek, milletimizin köşe dönme ve emeksiz yemek yeme hırsını ortadan kaldıramıyor.
Bundan beş altı sene önce Giresun'un Yağlıdere ilçesinde başlayan ve İstanbul ile Amerika Birleşik Devletlerine kadar uzanan TankerBank vakası gündeme düşmüştü. Uzun süre muhatap aramaya çalışan mağdurlar, nihayet olayı basına açıklamak zorunda kalmışlardı. Mağdurların iddiasına göre, tanker işletmeciliği işi adı altında para toplayan ve işi yürütenler her ay düzenli olarak hisse sahiplerine güven sağlamak için anlaşma yaptıkları kadar parayı elden kurye vasıtasıyla ödemişti. Bu işe bankadan kredi çekip para yatıranlar bile olmuştu. Faizin iki üç katı paraya para kazandırıyorlardı.
Aynı tarihlerde benzer bir dolandırıcılık hikâyesi de İstanbul’da ortaya çıkmıştı. Enerji içeceğine yatırım yapacaklarını anlatan dolandırıcılar, yine onlarca insanı kandırıvermişlerdi. Şebekeden parasını isteyen mağdurlara ilginç cevaplar vermişlerdi. Trump’la kavga ettiklerini bile söyleyen dolandırıcıların arasında emekli polislerin de bulunması içler acısı bir durumdu.
İtibarlı siyasilerin, bakanların açılışlarını yaptığı Çiftlikbank vakası bile örnek olmamıştı. Daha eskisinde Titan saadet zinciri örnek olmamıştı. Ofisi, maliye ve ilgili bakanlıklardan çalışma izni bile bulunmayan böyle organizasyonlar, daha çok arkadaş ve dost çevreleri kullanarak gerçekleştiriliyordu. Nitekim geçenlerde havaalanında yakalanan dolandırıcılar akrabalarının kendilerine zorla borç para verdiğini söyleyiverdiler.
Yine bir kuyumcu esnafımız müşterilerine altın fonu açıverdi. Altın üç beş lira artarken, on onbeş lira katkı payı alırken kulaktan kulağa yayılan altın yumurtlayan tavuk bütün mahallenin yatırım alanı oluverdi. Neticede esnafımız pılını pırtısını toplayıp kaybolmaya çalıştı. Yakalandı ama nafile. Paralar gitti.
Bankacı hanımefendinin ve topçuların dolar serüvenini bilmeyen yok artık. Yedi yirmi dört haber bültenlerini dolduruyor. İşin ilginci son zamanlardaki dolandırıcıların çoğunun eski içişleri bakanı ile fotoğrafları çıktı ama kimse tınmadı.
Hatırlı güvenilir insanları kullanan dalkavuklar, ne yazık ki milletimizin alın terini, emeğini çalmaya devam ediyorlar.
Her ne kadar açıkça suç işliyorlarsa da, burada Sülün Osman’ı unutmamak lazım. Milletimizin içinde hala emeksiz yemeğin, kısa yoldan köşe dönmenin peşinde olanlar az değil.